Karamazovlar’ı Dostoyevski’nin zirvesine hatta cahilliğimden cüret alarak edebiyat tarihinin zirvesine koyarak başlamak istiyorum. Bu noktada Suç ve Ceza’yı öne atarak itiraz edenler olacaktır ki bana kalırsa bu iddiada bulunanlar henüz Karamazovlar’ı okumayanlardır. Ecinniler de Raskolnikov karakterini şöyle böyle içinde barındırdığından Suç ve
BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ
Yazıldığı yıl 1891’den beri okuyan herkes yaşlandı, bir tek bu roman ilk yazıldığı zamanki gibi hep genç kaldı. Her gelen yeni neslin hayranlıkla okuduğu roman –
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
Adı insan olmayan imgelerle anıldı. Kimi melek dedi, kimi şeytan. Kimi çiçek dedi, kimi kutsal.
O anki ruh halleri neye müsaitse, o sıfatı yakıştırdılar kadına. İnsan olmanın dışında, her kılığa büründürüldü kadın. Tabi ki bu sıfatlara, onlarcasını daha ekleyebiliriz ama bu kadarı bize yeter.
Melek… Şeytan… Çiçek… Kutsal…
Şimdi kadına yüklenen bu
1930’ lar Türkiyesi, genç Cumhuriyetin aydın kesimi, bireylerin kendini arayışı, o dönemlerin Türk aile yapısı, batıdan etkilenmeler ve ortaya karışık Avrupai görünümlü lâkin gelenekçi toplum içinde varolma çabası veren yitik bireyler..
İçimizdeki Şeytan kitabını başından sonuna kadar ilgi çekici bir sürükleyicilikte okudum.Kitabın dili eski
"İnsan bir kere korkunç bir deneyim geçirmeye görsün, o deneyim hiç yok olmayan bir saplantı haline geliyor."
*SPOİ
Yazarımızın çok akıcı ve sürükleyici bir dili var. Kendini güzel okutuyor. Ve yazarın eşi ile tanışma hikâyesini okuyoruz. Gerçek bir hikaye. Kitapta çoğu kişi sinir krizi geçirerek okumuş daha 60 sayfalık bir
Büyük Yürüyüş
Allah Rasulü “kuruluş”, sahabe ise “yükseliş” dönemidir. Risaletin bereketi ve sahabe olmanın feyziyle onlarca yıl, yıllara sığdı. Hicaz ve çevresi insanlığın diriliş havzası oldu. İslam önü alınamayan bir hızla yayıldı, şehirler, ülkeler İslam Devleti’ne katıldı. O günleri tahayyül edin. Sürekli yeni fetihler var. Mısır, İran ve
Kadınların hepsi çok edepli çok namuslu demiyorum ben. Aralarında edep ve hayadan yoksun olanlarda var. Ve bunlara inanıp tuzağına düşende birkaç masum kişi. Akif'ti bu oyunun masum karakteri. Dilruba idi melek görünümlü şeytan... Esad'dı Dilruba'nın yeni oyuncağı. Kim bilir kaç gönlü daha bu iğrenç aşk ile yaktı. Aşktan gözü kör olan Akif Dilruba' nın bir fahişe olduğunu bilmesine rağmen vazgeçemiyordu. Lakin bu kabul edilemez ve kesinlikle ceza gerektiren bir hataydı. Akif'te bunun için Dilruba'nın ölmesine karar vererek eski karısının nikahlandığı gün evine gitti. Önüne Esad engeli çıkınca onunda ölmesi gerektiğini düşündü. Esad ve Akif bir fahişe için birbirlerini öldürünce oğlunun intikamını almak isteyen Süleyman Kaptan'da bu olaylara sebep olan asıl etken Dilruba'yı öldürür. Ve Dünya'dan bir fahişe iki de masum insan göçer. Tabii bu Dünya'nın sadece bir derdidir. Unutmayın!!! Dünya, dertlerin dünyasıdır. İnsanlara düşen ise bu dertlere karşı ayakta durup direnmektir.
Akif BeyNamık Kemal · Kitapzamanı Yayınları · 2009691 okunma
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki eser 10/10 seviyede.
Orta yaşının sonlarına gelmiş, yoksul, hiç bir güzel kadın tarafından sevilmemiş ve hayattan hiçbir beklentisi kalmamış ve intihar etmeye karar vermiş ve tam da bu son adımı atacak iken aniden karşısına insan görünümlü şeytanın çıktığı bir adam düşünün. Ve şeytan bu adama hayatta tüm mahrum
❥ ❥ ❥_ КᎥϮᕱᎵ ӇᕱККıภᎠᕱ _
❝ ŞEYTAN TERAPİSTE GİTTİĞİNDE / HİCRAN TÜLÜCE ❞
"..İnsan ruhunun hastalıklı hırsları ve bitip tükenmeyen ihtirasları işte. Güç ve şöhret uğruna her şeyi yapabiliyor insan. Bunlar kendi türünü yok etmeye yetecek kadar büyük bir tutkuya bile dönüşebilir.."
Hicran hanimdan okudugum ikinci kitap ve kalemine bir
Bir insanoğlunun eline en büyük güçlerden biri geçiyor. Yaratma gücü. Ve insanoğlu bir şeye benzemeyen, iblis görünümlü, devasa bir yaratık yaratıyor. Hiç düşünmeden ve öylesine bir şey yapar gibi yaratılan yaratık artık insanların içinde, onlar gibi olduğunu düşünerek hayatına başlıyor.. İri yapısına rağmen henüz konuşmayı bile bilmiyor. Yaratıcısı onu yaratıp hemen ardından yarattığı yaratıktan korktuğu için onu gördüğü an terk ediyor. Yaratık kendi başına dünyaya ve insanlara alışmaya çalışıyor. Bir yandan temel ihtiyaçlarını karşılamayı öğrenirken diğer yandan üzerinde kıyafeti bile olmadan insanların arasında kendine bir yer bulmaya çabalıyor. Ve tabiki denemeleri hüsranla sonuçlanıyor. Çünkü insanlar onu görür görmez çığlık atıp iblis , yaratık gibi kelimelerle kaçıyor ya da ona zarar veriyorlar.. O ise iri cüssesinin aksine sadece sevmek için insanların arasına karışıyor. Tek isteği onlar gibi olabilmek ve sevilmek.. Fakat onun gibi bir yaratığı kim , nasıl sevebilirdi..?
•
Yarattığınız şey bir iblis, bir hayvan, bir şeytan bile olsa yarattıktan sonra sorumluluğunu alabilmelisiniz. Çünkü o sizin elinizden var olmuştur ve ona her şeyi gösterebilecek olan yine sizsinizdir.. Çok güzeldi mutlaka okuyun, keyifli okumalar ️
#seldaileoku
#okudumbitti #kitapyorumu
Uzun bir aradan sonra muhteşem bir kitabın yorumu ile aranıza döndüm.Bir annenin verdiği mücadeleye konuk olalım.Yoruma bekliyorum.
.
Yapımcı olan Laura'nın hayatı üniversitede okuyan oğlu Daniel'in eve dönmesi ile daha da güzel bir hâl almıştır.Daniel hazırlık programına girmeden Laura güzel bir