Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Belki de başka bir şey aramalıyız. Belki de dostluk sandığımızdan çok farklı bir şey. İyinin dostu, belki de iyi ya da kötü olmayandır.
Serüvenine felsefe kitaplarının bulunduğu raflardan başladı. Felsefe diye bir şey kulağına gelmişti ama üzerine bu kadar kitap yazılabileceğini hiç düşünememişti. Kocaman, ağır ciltlerle dolu yüksek raflar gözünü korkuttu, ama bir yandan da kamçıladı onu. İnsanın bilgi birikiminin bu kadar büyük bir hacme ulaşabileceği hiç aklına gelmemişti. Korktu. Beyni bu kadar bilgiyi alabilir miydi? Ama sonra bunu becermiş olan bir sürü insan olduğu aklına gelince tutkulu, büyük bir yemin etti fısıltıyla, onların yaptığını kendisinin de başaracağına ant içti. Kitap şekline bürünmüş hikmetlerle dolu rafları incelerken bunalımla haz arasında gidip geliyordu. Çeşitli kitapların bulunduğu bir bölümde Norrie’nin seyrüsefer kitabı Epitome’a rastladı. Saygıyla sayfalarını çevirdi. Tanıdığı bir dilden konuşuyordu. O da kendisi gibi denize aitti. Sonra Bowditch’in, Lecky’nin ve Marshall’ın kitaplarını gördü. Tamam işte, seyrüseferi kendi kendine öğrenebilirdi. İçkiyi bırakacak, çok çalışacak ve gemi kaptanı olacaktı. O anda Ruth çok yakınındaydı. Kaptan olarak onunla evlenebilirdi (tabii o da kabul ederse). Ya etmezse... her koşulda O’nun sayesinde iyi bir hayata kavuşmuş, ayrıca içkiyi de bırakmış olurdu. Bulunduğu salona göz gezdirdikten sonra gözlerini kapayıp aklına on bin kitabın görüntüsünü getirdi. Hayır, artık denize çıkmayacaktı. Bütün güç kitaplardaydı ve eğer bir şeyler başarmak istiyorsa bunu karada yapmalıydı. Ayrıca kaptanların eşlerini denize götürmelerine izin verilmiyordu.
Sayfa 52 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Bence bir insanın beyni aslında küçük ve boş bir çatı katıdır ve siz burayı kendi seçtiğiniz eşyalarla doldurmalısınız. Bir aptal, karşısına çıkan her gereksiz eşyayı odaya tıkar ve böylece ona gerekli olacak bilgiler kendilerine yer bulamazlar ya da en iyi ihtimalle diğerlerine karışıp kaybolurlar. Yetenekli bir emekçiyse beynindeki çatı katına neyi alıp almayacağı konusunda çok dikkatlidir. Ona yardımcı olacak aletler dışında hiçbir şeyi yoktur ama çok geniş bir çeşitliliğe sahiptir ve her şey mükemmel bir düzen içendedir. Bu küçük odanın duvarlarının esnek olduğunu ve genişleyebileceğini düşünmek hat olur. Üstelik edineceğiniz her yeni bilgi, bir diğerini unutmanıza yol açar. Bu nedenle gerekli olanları kovacak gereksiz bilgiler edinmemenin önemi çok büyüktür.”
Sayfa 27 - Sherlock HolmesKitabı okudu
Şirket babamındı. Şirkete Miray'ı almak iştemezse almazdı. Ama bu, bambaşka bir şeydi. Miray'a zorla imza attiracak hali yoktu ya! "Zorlayamazsın," dedim, düşüncemi basitçe dillendirerek. Tembelce gülümsedi. Elbette zorlayabilirim, dediğini duyar gibiydim. "Ben yalnızca Miray'in iyiliğini düşünüyorum," dedi. "Şirketteki hissesi çok küçük... Iyi bir evlilik yapmazsa hayat onun için çok zor olacak. Ne yapmak istiyorsun, kızım? Bir gecekondu mahallesinde yaşamak mı? Üstelik sözümü dinlemezsen,o küçük payını bile kaybedebilirsin."Ahmet Zedavengidar böyle bir adamdı işte. Sizin için büyük bir yıkım olacak şeyleri böyle kolayca dillendirir, gününūzü, hatta hayatinızı mahvederdi.
Tanrı'nın ona çok iyi davrandığını düşünüyordum;öyle ya,alışılmış cezaya kadar yaşamasına izin vermemiş,onu lüksü ve güzelliği içinde,yaşlılığa,yani satılık bir kadının bu ilk ölümüne düşmeden öldürmüştü.Gerçekten de,günahın yaşlılığı kadar hüzün verici şey mi vardır?
İyi bir şey yapma arzusu beni en pis hesaplardan daha aşağılık bir hale düşürdü: sizin geleceğinizi çaldım. Size hiçbir şey vermedim, bel bağladığınız o büyük aşkı bile; erdem olarak sahip olduklarım, bu yalanın suç ortakları oldular; bencilliğim ise kendini meşru sandığı için çok daha iğrençti.
Reklam
Politika tiryakisi!!!
Yaşadığım adanın kuzeyinde, çalışan ka­dınlar ve erkekler arasında, pub'larda son derece ateşli politik tartışmalar yaşanıyor. Kimileri bu tartışmaları ya­panların sayılarının çok fazla olduğunu ileri sürebilir. Po­litika, Kuzey İrlanda' da iyi ya da kötü nedenlerle günlük yaşamla iç içe geçtiğinde, bakkallar ve balıkçılar, bunu futboldan daha çok tartışmaya başlarlar. Gerçekten de, Kuzey İrlanda' da tanıdığım bir grup balıkçı, politika ko­nuşmaya bir son vermek için ellerinden gelen tüm çaba­yı göstermektedirler, tıpkı içkiyi ya da çayımza şeker koy­mayı bırakmaya çalışanını gibi, fakat bunu yapamadıkla­rını görüyorlar.
Güçte esas olarak doğru ya da yanlış kavramı yoktur ve onu kazanmadaki en önemli becerilerden biri, iyi ya da kötüden çok, şartları görebilme yeteneğidir. Güç bir oyundur ve oyunlarda rakiplerinizi niyetlerine göre değil, eylemlerinin etkilerine göre değerlendirirsiniz. ... birisinin niyetlerini ve hareketlerini yalnızca gücün kazanımı için bir bahane olan ahlaki yargılarla ölçmeye kendinizi kaptırmamayı öğrenmelisiniz.
İnsanlar çoğu kez ellerinde olmayan nedenlerden dolayı hiçbir şey yapamama durumunda kalırlar. Kim bilir, hangi korkunç, korkunç, çok korkunç kafesin içinde hapsolmuşlardır. Kurtuluş da vardır bir yerlerde, biliyorum, geç kalmış bir kurtuluş. Haklı ya da haksız yere yok edilmiş bir iyi ad, yoksulluk, yazgının oyunları, felaketler... İnsanları hapseden şeyler bunlar işte. İnsanı kendi içinde kapalı tutan, çevresine aşılmaz duvarlar ören; hatta sanki toprağa gömen şey nedir, her zaman bilemeyebilir, ama, yine de birtakım parmaklıkların, kapalı kapıların, duvarların varlığını hissederiz. Bütün bunlar hayal mi, kafamda kurduğum fanteziler mi? Sanmıyorum. Sonra soruyorsun kendi kendine: "Tanrım! Daha böyle sürecek mi bu? Hep mi böyle sürüp gidecek? Sonsuzluğa dek mi?" Kişiyi bu esaretten çekip kurtaran ne bilir misin? Çok derin ve ciddi sevgi. Dost olmak, kardeş olmak, sevmek... En üstün erk ile, sanki sihirli bir güçle hapishanenin kapısını açan bu işte... Bu olmadı mı insan ömür boyu hapiste yaşıyor. Duygu birliğinin yeniden doğduğu yerde yaşam yeniden başlar.
bir tek budur, bizim ilk günahımız.
Sahiden, şöyle ya da böyle iyiliğim dokundu acı çekenlere: ama daha çok sevinmeyi öğrendiğimde daha iyi bir şey yapıyormuşum gibi göründüm kendi gözüme . İnsan insan olalı beri çok az sevinmiştir: bir tek budur, kardeşlerim, bizim ilk günahımız.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.