Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Değer tabiki :)
Toksik bir ilişkiden çıkmaya cesaret etmezseniz daha iyi bir yaşam şansınız olmaz zaten. Öyleyse tüm korkuları sırtlanıp, özsaygınızı da yanınıza alıp, yeteneklerinize güvenerek yola çıkmaya ve başka bir yaşam şekli denemeye değmez mi?
Değmez..
Senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken Benim gözlerim vîran; ağlamaya değer mi Her cilven bir ıstırap; her nazın kapkaranlık Yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi Gözlerim olmasaydı n'olurdu güzelliğin Ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi Bir kevser ırmağında serinlemek dururken Sellerine karışıp bulanmaya değer mi O'nun sonsuz gözleri çağırıyor kalbimi Zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi Dikenli bir rüyadır sinemde kirpiklerin Gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi
Sayfa 37 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Neşem kaybolmuş. diyorsun, sönmüş - ama ne zaman söndü? Da­marda akan kanın duyurduğu o canlı olmanın, yaşıyor olmanın se­vinci ne zaman kayboldu? Sanki dokunduğun, dokunmak istediğin şey parmak uçlarına değer değmez yok oluyor, bir su damlası -berrak, ışıldayan- sen do­kunduğun an buharlaşıyor. Yoksa canlılık dediğin bu mu, yalnızca bir duyum mu, daha dokunur dokunmaz parmak uçlarında çoktan soğuduğunu duyduğun silinen iz mi? .
Sayfa 116 - MetisKitabı okudu
Bilirim ki çocuk; ebeveynin yaşamla dansında olgunlaşmasına, kemale ermesine katkı sağlayacak en iyi öğretmendir. Unutmayalım, çocuk özümüzün özüdür. İnsanın özü, özüne hiç yük olur mu? Oldu diyelim, bu yük çekilmeye değmez mi? Bence değer.
Sayfa 45 - Kronik KitapKitabı okudu
"Seni mahvedebilirim." diye uyardım. "Ya da beni kurtarırsın." "Riske değer mi?" "Her zaman riske değmez mi?"
Sayfa 209Kitabı okudu
Sanki dokunduğun, dokunmak istediğin şey parmak uçlarına değer değmez yok oluyor, bir su damlası -berrak, ışıldayan- sen dokunduğun an buharlaşıyor. Yoksa canlılık dediğin bu mu, yalnızca bir duyum mu, daha dokunur dokunmaz parmak uçlarında çoktan soğuduğunu duyduğun silinen iz mi?
Sayfa 116 - Metis, Birinci BaskıKitabı okudu
Reklam
Minareye çıkıldığı zaman... Görüldü ki; çokkatlı binaların, bankaların ve mağazaların, tıkış tıkış arabaların arasında Hafız Yaşar'ın yorgancı dükkânı büzülüp kalıvermiş. Ama öyle bir yerde kalmış ki... O mahut ve meşhur yolu tıkayıvermiş. Eski usûl döşenmiş yosunlu kiremitlerine, ahşap gövdesine aldırmadan, planlara, plancılara, istimlâke, fırlayan emlak fiyatlarına aldırmadan; orada, görenlerin "Yahu şuncacık dükkânı temizleyip de koca yolu geçiremediniz mi buradan?" dedirtecek şekilde varlığını korumuş. Orada, yola karşı, çiçeklerini açmış durmuş. Şehirde o günlerde anlatılan ve artık hep anlatılacak olanlar: Güya yıkıma gelen dozercilerden birine felç inmiş. Makinaların dişleri toprağa değer değmez eğrilivermiş. Yol inşaatını yürüten mühendis garip rüyalar görmeye başlamış da "Beni bu işten alın" diye yalvarıp duruyormuş. İlgililer hop oturup hop kalkmış, Belediye Reisi köpürmüş. Bakanlıktan birkaç kişi gelmiş dükkânı görmeye.
"Aşk bazen.." dedim. İkimiz de aynı anda nefes aldık. "Bile bile ölüme atlamak, hastalanacağını bilerek yalın ayak yürümek değil midir? Bazen değmez mi, Ömer?" "Değmez mi, minik kuş?" dedi buna her şeyiyle inanıyormuş gibi. "Ne kadar canın yansa da aşkın her şeyine, her zaman değer. Birkaç saniye için tüm ömrünü verirsin de gıkın çıkmaz." Yutkundum. "Ama.." dediğinde devamında olumsuz bir şey geleceğini biliyordum fakat devam etmedi. Belki de "Sen âşık olma" diyecekti, diyemedi. Aşkın tüm acısını çekse de onun nazarında " Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk" olmalıydı.
Sigara.. !!!
Dur, sana ateş vereyim. Sigarayla bu mücadeleye dayanabiliyor musun? Ben epey zor dayanıyordum ama bıraktım. Sigarayı değil, mücadeleyi. İnsan günün birinde bununla da hesaplaşmak zorunda kalıyor. Kendi kendine, sigara içmeyip beş on yıl fazla yaşamaya değer mi, yoksa insanı öldüren ama o zamana kadar tuhaf bir heyecan kaynağı olan, yatıştırıcı bir maddeyle hayatı zenginleştiren bu nahoş, küçük tutkuya teslim mi olmalı diye soruyor. Elli yaşından sonra bu ciddi bir soru. Ben cevabımı kalp spazmlarıyla ve ölene kadar bu şekilde devam etme kararıyla verdim. Bu acı zehri elimden bırakmıyorum, çünkü buna değmez. Bırakmanın o kadar zor olmadığını söylüyorsun. Tabii zor değil. Ben de daha önce bıraktım, hem de birden fazla kez; o zamanlar henüz buna değiyordu. Fakat bu defa bütün günümü sigara içmemekle geçiriyordum. İnsan bununla da yüzleşmeli. Herhangi bir şeye tahammül edemediğini, bir uyuşturucuya ihtiyacı olduğunu, bunun için bedel ödeyeceğini kabul etmeli. O zaman her şey kolaylaşır. Gerçi bunun üzerine, "Sen de kahraman sayılmazsın" deniliyor. Ben de şöyle cevap veriyorum: “Peki, kahraman olmayayım ama ödlek de değilim, çünkü tutkularımı yaşayacak cesaretim var." Bence böyle.
Sayfa 130
Tekrar öne eğilerek kalçasını tezgâha koydum. İnce saten çama- şırını sırılsıklam olana kadar öpüp yaladım. Chloe kafasını geri atıp inlemeye başladı. Sessiz odada adımı fısıldıyordu. "Daha sesli söyle. Seni duymak istiyorum." "Çıkar şunu. Yala beni." Chloe'nin sesindeki istek, tüm vücuduma bir titreme gönderiyordu.
Sayfa 59
Reklam
"Seni mahvedebilirim," "Ya da beni kurtarırsın." "Riske değer mi?" "Her zaman riske değmez mi?"
Sayfa 209Kitabı okudu
Hayat hakkında zaten bir karara varamıyordum, iyi mi kötü mü, gerekli mi değil mi, değer mi değmez mi, o korkunç olaydan sonra kararsızlığım büsbütün arttı.
Sayfa 89
"Seni mahvedebilirim," diye uyardım. "Ya da beni kurtarırsın." "Riske değer mi?" "Her zaman riske değmez mi?"
Martı YayınlarıKitabı okudu
Değmez!
“Hayat bu kadar soru sormaya değer mi?”
Sayfa 228 - İş Bankası Kültür Yayınları - Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi - XV. BasımKitabı okudu
633 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.