Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
114 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Merhabalar, Kitabı bugün bitirdim.Kitabı yorumlamaya kapağı ile başlayacağım. Kapak fotoğrafı olarak kapağı açık bırakılmış bir buzdolabı olmasını beğendim. Parlak domatesin tarladan sofraya gelesiye kadar yaşamış olduklarını ister istemez bir empati kurarak kendim yaşamış gibi hissettim. Tezgahın altına düşen parlak domates ve orada unutulmuş olan zencefil sanki bendim. Bizim için basit görünen mutfak gereçleri, yemek yapılma ve yeme süreci sebze ve meyvelerin gözünden çok güzel anlatılmış. Özellikle insanların aç gözlüğü, o zamana kadar insanlara şifa olmak isteyen sebze ve meyvelerin yine insanlar yüzünden onlara zehir olmaya başlaması ve o günden itibaren bunun tarlalara, bahçelere yayılarak günümüz koşullarına bağlanması çok güzeldi. İsrafı sevmeyen bir insan olarak kitabı okumaya başladığım günden itibaren buzdolabını her açtığımda yada bir sebze ve meyveyi elime aldığımda diyaloglar aklıma geliyor ve onları ya çürütürsem diye korkuyorum. Çürüyen sebze ve meyvelerin hissettiği duyguların aktarımı beni etkiledi ve bakış açımı değiştirdi. İnsan olarak doğayı ve hayvanları katletmemiz yetmezmiş gibi, toprağı ve onun verdiği çeşit çeşit nimetleri de küstürmeyi başardığımızı değişik bir bakış açısından , yemeyi çok sevdiğimiz yiyecekler üzerinden gözler önüne seriyor. Yazarın kalemine ve emeğine sağlık...
Emre Turan
Emre Turan
Buzdolabı Vatandaşları
Buzdolabı VatandaşlarıEmre Turan · Fihrist Kitap · 2023134 okunma
Cinsellik
Tür, çeşit, cins, cinsel, cinsellik... Etimolojik olarak bakıldığında korkulacak bir şey değil lakin özenle yaklaşılması gereken bir mefhum. Zira kendi içinde ahlaki, sosyal, dini, kişisel ve benzeri birçok ögeyi barındırıyor. Buna değişik açılardan, geniş bir perspektifte bakmak lazım. Bunu varoluşçu psikoloji-felsefe açısından da değerlendirip, özgürlüğün sorumlulukla ve bir dolu bagajla beraber geldiğinden de dem vurup, bilumum aksettirmek lazım. Ayrıca bunu cinsel sağlık, maneviyat, izzetinefis, kişisel ideoloji ve mono-poligamik açıdan da irdelemek lazım gelmekte. Engin bir konu lakin yaptım oldu ya da yasak kardeşim denilebilecek alelâdelikte hiç olmayan bir mevzubahis bu.
Reklam
Eximenus <ya da Ksenophanes> dedi ki: Tanrı her şeyi sözle yarattı. Onlara "Ol!" dedi, oldular, ekleyip birleştirdiği diğer dört öğe (top- rak, su, hava, ateş) gibi, ve düşmanlar birbirine karıştı. Nitekim görüyoruz ki ateş suya düşman, su ateşe, bu ikisi de toprakla havaya. Yine de Tanrı onları barış içinde bir araya getirdi, ki artık dost olsunlar. Böylelikle, her şey bu dört öğeden yaratıldı, gökyüzü, taht, melekler, Güneş, Ay, yıldızlar, yer, deniz ve içindeki her şey. Bütün bunlar çeşit çeşit, benzer değil, ve Tanrı bunların doğasını değişik değişik yaptı, yaratıklar gibi.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. Günde iki defa Edirnekapı ile Fatih arasındaki yolu en uzun zaman içinde, her adımı ayrı ayrı hayaller peşinde atarak gider gelirdim.
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20213,991 okunma
Ruhunda boşluk, hüzün vardı. Çevresindeki hayal ülkesi yıkılıyor, bir iz bırakmadan yıkılıyordu. Her şey, düş gibi, gürültüsüz, sessizce gelip geçmişti. Şimdi hayallerinin neler olduğunu bile anımsamıyordu. Ama içini sızlatan yeni bir duygu, kışkırtıcı bir istek belirsiz bir yığın yeni hayal çağırıyor… Küçük odada derin bir sessizlik vardır;
Dört dörtlük bir tespit...
En az altı çeşit Müslüman vardır ama kamuoyu aralarındaki farkı bilmiyor. İsmen Müslüman olanlar vardır, bunlar öylesine dinden uzaktırlar ki, dinleri hakkında hiçbir şey bilmezler. Gelenekçi ya da gerici Müslümanlar vardır, bunlar sözümona İslami ülkelerde, politik güçlere yakınlıklarıyla bilinir, Müslümanlık adına, haksız ve totaliter rejimleri desteklerler. Sonra, güya Kuran ve şeriat adına, bu kokuşmuş rejimlere karşı çıkan devrimci Müslümanlar vardır; bazıları hedefine ulaşmak için şiddete ve teröre başvurmaktan kaçınmazlar. Fosilleşmiş İslami rejimlerle mücadele etmek isteyen ve gerçek İslami toplumu yeniden yapılandırmaya çalışan ıslahatçı Müslümanlar vardır; ama bu amaç uğruna şiddet kullanmazlar. İslam'ın bu farklı uygulamalarını ciddi biçimde eleştiren ve vahiyle gelmiş olan meşru metinleri çağdaş, insancıl ve demokratik bir dünya görüşüyle uyum içinde yaşatmaya çalışan çağdaşçı Müslümanlar vardır. Son olarak da, kelamın ötesindeki, daha doğrusu içindeki anlayışı, gizli anlamı kavramak için, dinin içine nüfuz eden sufiler vardır, öldürücü dogmalara karşı, insanı canlı kılan gizemciliği göklere çıkarırlar. İslam dünyasının şu anki en büyük sıkıntısı, bu değişik akımların birbiriyle savaş halinde olmasıdır.
“ Özelliklerine, kişiliğine dair şeylerin bir çırpıda tam olarak anlatılması zor insanlar vardır. Toplumların gerçekten de çok büyük çoğunluğunu oluşturan bu insanlara genellikle “sıradan çoğunluk” denir. Yazarlar romanlarında, öykülerinde çoğu zaman toplumda belirgin özellikleri olan tipleri ele almaya ve onları canlı, sanat değeri olacak biçimde anlatmaya çalışır. Değişik özellikleri olan bu çeşit tiplere toplumda sık rastlanmaz ama, aslında bunlar gerçeğin kendinden de gerçektir.”
Sayfa 584Kitabı okudu
Reklam
Lâtif bir nükte:Ulu Allah'ın şaşırtıcı bir hilkat cilvesi olarak hiç birininin diğerine benzememesine rağmen yedi kat göğün hepsi de dumandan yaratılmıştır. Öteyandan Allah (C.C.) gökten indirdiği su sayesinde çeşit!: rengi ve değişik tadı olan türlü türlü bitki ve meyveler ortaya çıkarmıştır. Nitekim Ulu Allah «Meyva ve bitkileri yiyecek olarak birbirinden farklı üstünlükte yarattık» diye buyuruyor.Yine Ulu Allah, ademoğullarını da çeşit çeşit tabakalarda yaratmıştır. Kiminin rengi beyaz, kimininki ise siyahtır. Kimi bilgili, kimi câhildir. Oysa ki, hepsinin kökü aynı yânı Âdemdir. Her yarattığı şeyde «Kemâl»ini isbat eden Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim!
Değişe değişe değişik bir hal alan bu değişik insanın değişik huyları olduğunu değişik bir insan olarak ben bile anlıyorsam ortada değişik bir durumun getirdiği değişik hissiyatların oluşmasını değişik karşılamakta bir çeşit değişikliktir.
• Allah (c.c) tabiatımızdaki bıkkınlık duygusunu bildiği için nimetleri de çeşit çeşit yaratmıştır: "Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki onda insanlar için şifa vardır. " {Nahl, 69} Bitkilerle alakalı şöyle geçer: "...Bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. " {Ra’d, 4} "Birbirine benzer ve benzemez... " {En’âm, 141} Cansız varlıklarla alakalı ise şöyle buyrulmuştur: "Dağlardan (geçen) beyaz, kırmızı, değişik renklerde ve simsiyah yollar (yaptık). " {Fatır, 27} Hatta günler bile durağan değildir:
168 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
kalemi kamera gibi kullanmak; bir çanakkale savaşı günlüğü..
18 mart 1915 deniz savaşı sonrası 25 nisan 1915te başlayan çanakkale kara savaşlarına dair yerli yabancı yazarlar, tarihçiler, araştırmacılar tarafından yazılmış birçok kitap var. okumuş olduğum bu kitap dışarıdan bakıldığında bunlardan biri gibi görünse de aslında tam olarak böyle değil. zira
Kıyamet Koptuğunda
Kıyamet Koptuğunda
adı verilen kitap çanakkale kara savaşında
Kıyamet Koptuğunda
Kıyamet KoptuğundaHasan Cevdet Temizkanlı · Yeditepe Yayınevi · 201527 okunma
Gözlemlerim: Bizim Arıburnu tarafındaki sahilde iki geminin biri yan yatmış diğeri kıç tarafı bacalara kadar batmış idi. Bu kıç tarafı batmış olan bir kruvazör idi. Diğeri nakliye olsa gerek. İhtimal ki bundan kimsenin bilgisi yoktu. Bu sayede bunu öğrendik. Düşmanın ihtiyatlarını göremedik. Belki epeyce ihtiyat kuvveti vardı. Fakat her halde bizim kadar kuvvete sahip olmadığı anlaşılıyordu. Para ile toplanmış asker olduğundan disiplini neredeyse yok. Yalnız daha küçük iken nişan talimleri ile meşgul olmaları dolayısıyla bazıları güzel tüfek kullanıyordu. Bunlar değişik milletlerden. Hatta İzmir Rumları bile var. Fakat çoğunluğu Avustralyalı imiş. Esasen yakalarında o işaret mevcut pek çok genç çocuklar var. Bilhassa deneyimli olduklarını anladığımız asker. Bunlar nispeten de korkak. Bunlar toplanırken ilk seferde elli lira verilmiş ve aylık 6-7 lira maaşla adeta satın alınmıştır. Bu bir esirin üstünde çıkan mektuptan anlaşıldı. Manevi kuvvet hemen yok gibi. Kıyafete gelince bizden hiç de farkları yok. Hele bazıları pek kopuk. Bu iş esnasında üç çeşit asker gördük biri piyade, diğeri gönüllü, diğerleri ise bahriyeli idi. Ekserisi Türkçe biliyordu. Hatta subaylarından birisi de hemen mükemmel denecek derecede Türkçesi vardı.
Sayfa 28 - 24 Mayıs 1915Kitabı okudu
935 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.