Tarikatlar halka İslam'ın ahlakını aşılıyor, devlet hukukun bekçiliğini yapıyordu. Yunus ile Fuzuli'nin ruhundan taşan terennüm Akif'lere kadar uzanıp geldiği halde medrese bunlardan habersizdi. Medresenin duvarları arasında ne Kur'an'ın alemlere taşan ruhundan bir tutam felsefe çıkarıldı, ne de sade kılıçlarının şakırtısı övülen Fatih'lerle Yavuz'ların Kur'an'a dem tutan ruh ve ilham dolu maceralarının manası anlaşıldı.
Sayfa 41 - Dergah Yayınları
“D em ek şiir seviyorsun. D uyguları güçlü, iç d ün yaları zengin ve zeki in san lar sever şiiri. Ç ü n k ü o n lar şiirin içinde bir yerlere saklan an d uyguları b ir b ir keşfetm eyi, yakalam ayı, b u farklı ren kteki d u y gu lan tan ım ayı bilirler. B ilim i sevm ek ise dünyaya d u ­ yulan ilgi, m erak ve heyecan dem ektir. İyi ki o gün ölm eyi becerem em işsin . H em bilim i hem de şiiri seven b u a d am a yazık o lacak m ış.”
Reklam
Dünya üzerinde bir yerden uzaklaşmanın imkânı yok. Uzakla-şılan tek şey stillerdir. Hayatta ancak stiller değiştirilebilir. Başka bir şey değil. Coğrafya, çocuklara ergenliklerini unutturacak bir derstir. Başka bu boka yaramaz. Aslolan hayat stilidir. Ve görün-mez köprüler vardır dünyada bir ülkeden diğerine giden. Aynı stil hayatı dünyanın her
Tarikatler halka İslâm'ın ahlâkını aşılıyor, devlet hukukun bekçiliğini yapıyordu. Yunus ile Fuzulî'nin ruhundan taşan terennüm Äkif'lere kadar uzanıp geldiği halde medrese bunlardan habersizdi. Medresenin duvarları arasında ne Kur'an'ın âlemlere taşan ruhundan bir tutam felsefe çıkarıldı, ne de sade kılıçlarının şakırtısı övülen Fatih'lerle Yavuz'ların Kur'an'a dem tutan ruh ve ilham dolu maceralarının mânası anlaşıldı. Üçyüz yıl ilerleyen bu ruhsuzluk ve duygusuzluk, geçen asrın içinde medresenin kapılarını birer birer kapatan maarif inkılâplarımızla sonuçlandı.
Sayfa 12 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Sadece Allah'ın Rızasındalar
O ERLER Kİ... O erler ki, gönül fezasındalar, Toprakta sürünme ezasındalar. Yıldızları tesbih tesbih çeker de, Namazda arka saf hizasındalar. İçine nefs sızan ibadetlerin, Bir biri ardınca kazasındalar. Günü her dem dolup her dem başlayan, Ezel senedin imzasındalar. Bir ân yabancıya kaysa gözleri, Bir ömür gözyaşı cezasındalar. Her rengi silici aşk ötesinde renk; O rengin kavuran beyasındalar. Ne cennet tasası ve ne cehennem; Sadece Allah’ın rızasındalar.
"Kızcağız bu sözü söylerken gözleri dolmakla beraber babası, doktor ve Râkım'ın da gözleri doldu. . . Can~ Râkım! Râkım! "Ger ber-lebem nehî leb yâbem hayât-ı bakî / Ân dem ki can-ı şirin bâşed be-leb reside" . (Tatlı canım ağzıma gelse bile, dudağıma dudağını koydun mu, ebedi hayata erişirim.) . . Bu beyit üzerine Râkım bütün bütün boşanıp adeta hüngür hüngür ağlamaya başladı. İhtiyar baba da Râkım'ı görerek ağlıyordu. Doktor ise mermer gibi kaskatı ve buz kesildi."
Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
211 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.