Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
— Demek annen seni daha çok severdi? — Ben onu üzmezdim ki, bakın buraya bile o istemediği için bir süre gelmedim. — Sen anneni üzmüyorsun, bu doğru. Ama hiç farklı bir şeyler yapmak istediğin olmadı mı? — Negibi? — Bilmem, bir arkadaşınla dışan çıkmak filan gibi. — Benim pek arkadaşım yoktur, insanlar beni sevmiyor galiba. Zaten onlarla ne
— Amaapartmankomşularınıçiledençıkaracakkadarçokkavga etsinler, birbirlerini yesinler. — Ya da kavga etmezlerse başka türlü ilişki k u r m a y ı bilmedikleri için, duygularını yüreklerine gömüp iki yabancı gibi olsunlar. — ilişki kurmayı bilmiyoruz ha? — Bilmiyorsunuz. Kavga da bir ilişki biçimidir ama bunun çok daha sağlıklı yolları var. —- Evet
Reklam
Bir gün evde yalnızken ağır bir kalp krizi geçirmiş. Yerinden kal­ kıp hemen yardım bile isteyememiş. O zaman karar vermiş bura­ yagelmeye. Okumayı seven, özelliklefelsefe ve tasavvufa düşkün bi­ ri... Bu okumalar kurtardı beni diyor. O da buraya geldiğinde na­ maz kılmayı bilmezmiş. Cemil Bey öğretmiş. Cemil Bey’e gelince, hani demiştim ya, ağır ceza hâkimiymiş di­ ye. Adamcağız odasında yalnız yatıyor Her gün yemekten sonra ya­ nına gitmeye başladım. Bizimkiler yemekten sonra bir saat kadar odalarına çekilip kestiriyorlar, işte ben de o arada Cemil Bey’in ya­ nına gidiyorum. Sandalyeyi çekip oturuyorum yanına. Beni görün­ ce seviniyor. Evet, seviniyor. Beni görmek bu dünyada birini sevindi­ riyor. Ne kadar önemli benim için, siz bunu biliyorsunuz değil mi? Yıllardır insanlar beni görünce kaçacak delik arıyorlardı. Oradan, buradan konuşuyoruz. Konuşkan bir adam Cemil Bey... Hep merak ediyorum, ceza vermek nasıl bir iş diye. "Ceza vermek insana göre bir iş değil,” diyor. Hele büyük cezaları vermek korkuturmuş hâkimleri. Versen bir türlü, vermesen bir türlü diyor, insanların bir kısmı, daha hâkim kesmeden kendi kesermiş cezası­ nı. Hâkim bunu mahkûmun gözüne bakınca anlarmış. En çok bu tiplere ceza vermek zor olurmuş, iyi ki ben hâkim filan olmamışım. Belki o zaman kötü cezalar verirdim insanlara. Şimdi olsa vermem ama o zaman verirdim.
"Mesela ben dayak yedim diye karakola gitsem, biriniz şahitliğe gelmezsiniz, niye? E aile meselesi ne olsa, yarın öbür gün ben kocamla iyi olurum, hatta size, "Sana ne be, kocam değil mi döver de sever de," bile derim de, siz kötü olursunuz di mi? Siz karışmazsınız. Bana üzülürsünüz tabii ama taraf tutmazsınız... Öyle de bir tutarsınız ki: Ben zulüm çekerken susuyorsanız, kocamın tarafındasınız. Siz, erkek tarafısınız. Amaaan, benim babam bile özbeöz babamken, kız tarafı değil erkek tarafıydı."
Miki’li külot :)
Geçen gece yatağım ıslanmıştı yine.Annem kızdı. ‘’ Koca herif,utanmıyor musun yatağa işemeye!’’ diye azarladı beni. Ama ben işememiştim ki! Hani Miki’li bir külotum var ya.İşte o Miki işemişti.Annem bana iftira etti, di mi İnci?
Sayfa 34 - Can YayınlarıKitabı okudu
Di mi ama:))
Ruth, eğer açlığı ve susuzluğu, sıcağı ve soğuğu hissediyorsa, aşkı da hissedebilir, yani bir adama âşık olabilirdi. Eh, Martin de bir adamdı. Neden o adam olmasındı.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Birincisi o incecik, o dal gibi kız. Şimdi galiba bir tüccar karısı. Ne kadar şişmanlamıştır kimbilir. Ama yine de görmeyi çok isterim, Kolay mı? İlk gözağrısı. ………………… çıkar ………………. dururduk mahallede
Çektiği bütün sıkıntı ve eziyetlerden sonra bari biraz neşelenip keyfine bakmak için ellerine buyurup kotarılan insanı hayatın içine salmadan kendisine göstermelerini iste­ di. Saklambaç oynayan çocuklar gibi dönüp dolaşıp soru­ yordu: "Bitti mi?" Ama sorusuna yanıt olarak her seferin­ de balçığı yoğuran ellerinin sesini işitiyor ve
"Abi bir gün geçecek di mi?" -Sancı kan, morarmış gözaltlarımdan değil. Üzgünlüğümden bu kadar, kırgınlığımdan bahsedeceğim, lütfen dinle. Sana anlatamadığım çok şey var, diye kaçmayacağım bu sefer. Nasıl acıdığını da anlatmayacağım. Klasik cümleler istemiyorum ben abi. Bitsin istiyorum artık. Melankolik uyanmaktan bıktım fazlasıyla. Sadece, diyorum, sadece normal bir hayatımın olmasını istedim. Tek derdimin harçlığımla nasıl sigara alacağım olmasını isterdim. İsyan etmiyorum, kızıyorum ama fazlasıyla. Neden böyle oluyor? Neden hep beş dakika sonra geçecek diye kendimi avuturken, bir dakika olsun geçmiyor? Neden sevemiyorum kendimi? Ben şanssız doğdum belki bu dünyaya. Belki benimle birlikte, belki benim yüzümden. Çok üzmüşümdür annemi belki. Kabul. Ama boğazıma oturan bu filin suçunu kime atayım, sen söyle bari. Bari sen anlat, sen bilirsin. Sende çok şikayet ederdin içindeki boşluktan. Bazen sana benzetiyorum kendimi. Bazen de diyorum, tek ben miyim bu kadar şanssız olan bu dünyada? Cevabını bulamadığım her saçma soru için biraz daha üzülüyorum. Abi, bir gün geçecek di mi?
Sayfa 93 - Dokuz yayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 761 ile 770 arasındakiler gösteriliyor.