Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
+1
Evet, televizyonlar o zamanlar siyah-beyazdı ama hayatlar güzel, renkli ve samimiydi. Keşke yine televizyonlar siyah-beyaz olsa... Ama bizler yine o renkli yıllara dönsek diyorum. Herkes ister mi bilemiyorum... Ben çok özlüyorum...
Atatürk 1928'de ünlü Avusturyalı şehir plancısına -adı galiba Jansenn'di- Ankara'yı planlaması görevini verdiğinde, adamcağız 200 bin nüfusluk bir şehir tasarlamıştır. 80 sene sonra 5 milyonluk bir şehir olacağını nereden bilsin? Falih Rıfkı, Çankaya kitabında anlatır. Atatürk bu ünlü mimardan Ankara'nın imar planını hazırlamasını istediğinde, adam açık açık, "Tamam ben bu planı hazırlarım da siz bu planı uygulayabilir misiniz?" der. Atatürk sinirlenir, "Ben bu ülkenin insanlarının alfabesini, yemesini içmesini, kılığını kıyafetini değiştirdim. Bir imar planını mı uygulamayacağım?" der. Adamcağız, "Ben uyarımı yapayım da," der. Aradan zaman geçer, Ankara'da, daha doğrusu bir Doğu ülkesinde bir imar planını uy-gulamanın ne kadar zor oldugu ortaya çıkar. Atatürk'ün kendisi de dahil olmak üzere herkes bir Doğu ülkesinde imar planını uygulamanın, ülkenin siyasi rejimini değiştirmekten daha zor oldugunu öğrenir. Çünkü bir Doğu ülkesinin rejimini değiştirmek kimsenin, hiç olmazsa geniş halk tabakalarının fazla umurunda değildir. Çünkü rejim insanların kendi malları değildir, ama arazi insanların kendi malıdır ve o, Türkiye'de insanların en büyük bir kısmının en büyük rant, yani gelir kaynağıdır.
Sayfa 196 - Eksi KitaplarKitabı okudu
Reklam
(Kadın yok) şark milletleri kadınlarının günü miting konuşması ;
Şarklılardan olan bu şehirde, hiç olmazsa mitinge karışacak birkaç tanecik yerli kadın aranıyordu. O anda bir kenardan feraceli, yaşmaklı birkaç kadın görünse, herkesin birden yüzü gülecekti. Yollar açılacak, gelenlerin ayakları altına halılar serilecekti. Hepsi de başköşeye geçirileceklerdi. Filmleri alınacak, resimleri çekilecekti. Her şey
Sayfa 197Kitabı okudu
"İslam bir dünya saadeti vadetmez. Sen çok iyi, çok hayırsever bir Müslüman olabilirsin ama hayatının sonuna kadar tabiri caizse çile çekebilir, sürünebilirsin de. Eğer bu dünya iyi insanlara, iyi olanlara, iyi ruhlara, iyi gönüllülere mutluluk veren bir yer olsaydı, yaratılmışlar içinde mutluluğu en çok hak eden Efendimiz'di (s.a.v). Hâlbuki en çok acı çeken oydu. Ona bunu yapan dünya bize ne yapmaz, değil mi?"
Sayfa 54 - Profil KitapKitabı okudu
Aşk Resmi Geçidi
_ Birincisi o incecik, o dal gibi kız, Şimdi galiba bir tüccar karısı. Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir. Ama yine de görmeyi çok isterim, Kolay mı? İlk göz ağrısı. İkincisi Münevver Abla, benden büyük
Sayfa 173 - Can
Reklam
Di mi ama ?
İnsanlar bunca acı çekerken, İstanbul'da en iyi suşinin nerde yenilebileceğini konuşanlara dayanamıyordum.
Burası umutsuzluk çarşısı Ama her dudakta,her sabah binbir umut türküsü Bu yokuşun ölüleri ağlamaz Ayak sesleri derindedir duyulmaz. Güneşler, günler unutmak kadar uzaklarda saklanır;görülmez. Bu koskoca gürültü yaşamak mı Beklemek mi ölümü yeniden bilinmez? Sevgilerimle karışık. Sadri Alışık
Sayfa 39 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
KIZ ÇOCUKLARININ DİRİ DİRİ GÖMÜLDÜĞÜ" YALANI
Kız Çocukları ve İslam Öncesi Dönem Şimdi gelelim "kız çocuklarının, İslam öncesi dönemde diri diri gömüldükle­ ri" yalanına: Böyle bir şey gerçek olamaz, çünkü: 1- Kız çocuklarının neden "diri diri gömüldükleri", Kur'an yorumlarında, ha­ dislerde anlatılırken değişik ve çelişkili "neden"ler ileri sürülüyor:Kız
"Garip di mi? Çekip gidiyorsun ve döndüğünde insanları değişmiş bulacağını sanıyorsun, ama onlar hiç değişmiyor."
Sayfa 20 - ayrıntıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.