Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazen kafalarımıza birden birbiri ardınca bir sürü düşüncenin hücum ettiği olur. Anlatılmaları, hele edebi bir dille anlatılmaları, hemen de mümkün olmayan böyle duygu ve düşünceleri hep biliriz.
Can yayınlarıKitabı okudu
Bak dinle: Uykuda, en çok da kâbuslarda, mide bozukluğunda falan, insan bazen adeta bir sanat eseri gibi düşler görür; karışık, gerçek hayata uygun şeyler, bir sürü olay... Bunları birbirine birtakım entrikalar bağlar, içinde en ince duygularımızdan gömleğimizin düğmelerine kadar öyle ayrıntılar vardır ki, yemin ederim sana, Lev Tolstoy bulamaz bu kadarını...
Sayfa 852Kitabı okudu
Reklam
Dile Özen Göstermek
Dille ilgili kaygı, yani "dile özen gösterme", "yapay" olduğundan dolayı baştan yanlış bir şey olarak kabul edilemez, aksine son derece normal, kültür tekniği olarak dile uygun bir davranış olur. Sonuçta evlerimize, müziğimize ve başka kültür varlıklarına da özen göstermekteyiz. Birisi benim evimi grafitilerle bezerse, kimse bunun hoş görmek zorunda olduğum doğal bir olay olduğunu iddia edemez. Aslında evime yapılan bu saldırıya tahammül edebilir, hatta evimin daha fazla boyanması için başka duvar sanatçılarını da davet edebilirim. O karalamaların üzerini boyayabilir veya hepsini temizleyip başka "süslemeler" yapabilirim. Bunlar tamamen meşru tepki biçimlerinin ancak hiçbiri "doğal" değildir. Bu anlamda "dile özen göstermek" yalnızca bir engelleme çabası ya da tutuculuk olarak anlaşılmamalıdır. Yenilikçi biçimde gelişmeye devam etmek, değişken dilin özüne ve dile gösterilecek "özen"e uygundur.
Sayfa 71 - Runik Kitap, 2020.Kitabı okudu
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
Hukukun Üstünlüğü: Postal ve Dalak
Hindistan'ın siyasi birliğe ve demokrasiye İngiltere sayesinde ulaştığı şeklindeki iddianın en önemli ayaklarından biri de İngilizlerin 'huku­kun üstünlüğü' kavramını getirdikleri tezidir. İngilizler sömürgeci amaç­larını meşrulaştırırken bu teze sıklıkla başvurmaktadırlar. İngilizlerin Hindistan'da kendilerine nasıl bir
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
Reklam
Kimlik farklılıklarının en önemlisi, gerçek ya da uydurma olsun, dini ayrılıklardı. En büyük ayrışma ise Hindular ile Müslümanlar arasındaydı. Böl ve yönet tarzının en önemli aracı dindi. Din üze­rine araştırmalar yürüten Peter Gottschalk'ın çalışmaları, Hindular ile Müslümanlar arasındaki ayrışmanın İngilizlerin kasti bir projesi olduğunu
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Eğer tutsak ve ellerim, ayaklarım bağlı olmasaydı, gidip hiç bilmediğim bir dersi bana verdiği ve sözünün yaratıcılığı konusunda çok önemli bir şey bana öğrettiği için ellerinden öpecektim askerin; yaşanan gerçeklik, vuku bulan olaylar, başa gelenler ve onları tarih, türkü ve hikaye dönüştüren sözler, her yerde, herkes için aynı değildi. Veya şöyle söyleyeyim, bir olay vuku buluyor ve bazı şeyler yaşanıyor, böylece de bir gerçek oluşuyordu, fakat biz, şimdi ahırda bulunan tutsaklar, onları başka bir gözle anlatıyor, dışarıdaki askerler ise, tutsakların söylediklerinin tam tersi bir biçimde, tam tersi bir halde görüyor ve anlatıyorlardı. İran sınırında dağ köylerinde kurulan divanhaneler dinlediğimiz Dengbej anlatıları, askerlerin anlatılarına hiç benzemiyordu.
Bazen kafalarımıza birden birbiri ardınca bir sürü düşüncenin hücum ettigi olur Anlatılmayan, hele edebi bir dille anlatılmaları, hemen de mümkün olmayan böyle duygu ve düşünceleri hep biliriz.
Reklam
( Marques de Sade > Max Stirner > Nietzsche )
_Ben düşüncesizim. _Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir. _Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek hiç kimsenin üstüne vazife değildir. _Ben tamamlanmamış bir tinim ve mükemmel tin için çaba göstermeliyim.
kargo
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun. Şuraya Youtube'dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun. Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.
Sayfa 9
Mustafa Kemal Paşa, emrindeki 7. Ordu, III. Kolordu ve 41. Tümen Komutanlığı'na 5 Kasım 1918 tarihinde çekmiş olduğu telgrafla İskenderun Körfezi'nden çıkarma yapmaya kalkışacak İngiliz kuvvetlerine ateşle karşı konacaktır emrini vermiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın bu emri üzerine III. Kolordu'ya bağlı olan, karargâhı
Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.