Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu sefer dürüst olacağım sana. Dinle: Mide bozukluğundan ya da başka bir hastalıktan bazen insan öylesine karışık, gerçek hayattan farksız; birbirine, insanın en yüce düşüncesinden tutun da gömleğinin düğmesine varıncaya dek ayrıtılarla bağlı bir sürü çapraşık olay dolu düşler, özellikle kabuslar görür ki, yemin ederim, Lev Tolstoy da beceremez bu kadarını.
Sayfa 787Kitabı okudu
Yüzer… Dalar… Çıkar!.. Birinci Dünya Savaşı sonrasında, yeni bir oyuncak görürüz çocukların ellerinde. Bu oyuncak, ilk kez Birinci Dünya Savaşı'nda gemilerin korkulu rüyası olmaya başlayan denizaltıdır. 1930'da, Sutdiffe Pressing şirketi tarafından üretilen "Undawunda" adlı oyuncak denizaltı kısa sürede gözdesi olur erkek
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Öyle ise dinle dedi. Bu işi yapan eğer ben olsaydım. Çaldığım şeyleri aldığım gibi, doğrudan doğruya tenha bir yere götürür, gizlice gömerdim. Burası mesela bir avlu veya bir taşın altı olabilir. Belli bir zaman bekler olay unutulmaya yüz tuttuğu zaman ortaya çıkarırdım.
Sayfa 112 - Karanfil YayınlarıKitabı okudu
Beynimdeki tek soru, gözlerimi açtığımdan beri "Neden böyle bir yaratık haline geldim ?" sorusuydu. Zaten hepimiz kendimizi sorduğumuz sorulara göre belirleriz. Tercihlerimiz sorularımızdan gelir... "Nasıl?" sorusunu soranlar gerçek hayatın gerçek uğraşlarını en iyi öğrenenlerdir. Bilimle, sanatla, dünyayı
Yabancı Böylelikle ne kadar çok düşünürsem, hafızamdan da yanlış bellemiş ya da unutmuş olduğum o kadar şey çıkarıyordum. O zaman şunu anladım ki, bir tek gün dışarıda yaşamış olan bir kimse, hiç zahmetsiz yüz sene hapiste kalabilir. 5/5 Kitaba başlamadan önce sanırım konusu bakımından daha farklı bir olay bekliyordum fakat arka kapaktaki
Hayatın bana öğrettiği yeni bir ders olan ve nehrin öfkesiyle tanıştığım o olay sırasında her şeyimizi yitirmiştik. Ne kitap ve defterlerimiz, ne para pulumuz, ne de yiyecek ve içeceğimiz vardı. Buna rağmen eğer biz hayallerimize hükmetmek istiyorsak, yolumuzdan ayrılmamalıydık. Kör kuşun yuvasını Allah yapıyordu. Bizim için de kuşkusuz, Allah kerimdi.
Reklam
Yarın," dedi Meryem. "Öğlen. Tam burada buluşalım. Tamam mı? Yarın?" "Gel buraya," dedi babası. Çömeldi, kızı kendine çekti, uzun, çok uzun bir süre, sıkı sıkı tuttu. ... Saate baktı. Bire gelmek üzereydi. ... Bacaklara uyuşuncaya kadar bekledi. ... Celil Han'ı görmeye geldim. Ben Meryem. Kızıyım." Kızın
Bazen kafalarımıza birden ardınca bir sürü düşüncenin hücum ettiği olur. Anlatılmaları, hele edebi bir dille anlatılmaları, hemen de mümkün olmayan böyle duygu ve düşünceleri hep biliriz.
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okudu
kargo
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun. Şuraya Youtube'dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun. Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.
Sayfa 9 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Beynimdeki tek soru, gözlerimi açtığımdan beri “Neden böyle bir yaratık haline geldim?” sorusuydu. Zaten hepimiz kendimizi sorduğumuz sorulara göre belirleriz. Tercihlerimiz sorularımızdan gelir... “Nasıl?” sorusunu soranlar gerçek hayatın gerçek uğraşlarını en iyi öğrenenlerdir. Bilimle, sanatla, dünyayı “Dünya” yapan her branşla ilgilenirler. Siyasetçiler buradan çıkar. Çünkü kendilerinden öncekilerin nasıl yaptıklarıyla ilgilenip meşgul olmuşlar ve akıllarına başka bir soruyu getirmemişlerdir... “Kim?” ya da “Ne?” ile başlayan sorular ise fail arayan, yaratıcı, yok edici kişi ya da olay araştıran insanların hayatlarını çizer. Alın yazısı varsa bunu bir de yazan vardır. Doğa varsa Tanrı vardır. Çocuk varsa anne ve baba vardır. Ve bu insanlar dinle ilgilenirler. “Nasıl?” diye soran ve dünya burjuvazisini oluşturanların aksine gerçek hayattaki işlerle ilgileri asgarî düzeydedir.
500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.