‘’Kıyıya vuran her dalga ardındaki dalgaya onun son olmadığını söyler,
Ve her kumarbaz bilir, kaybetmektir orada olmalarının asıl sebebi.’’ — U2 - Every Breaking Wave
Kemerlerinizi bağlayın, istikamet Roulettenbourg!
Bu kitap hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki… Ezel dizisine bile konuk olmuş bir kitap
William Shakespeare in en uzun tiyatrosudur. 29.551 kelimeden oluşur. Bu trajedi belki de dünyadaki en popüler trajedidir. İntikam konusuyla ilgili yazılan en önemli eserlerden de aynı zamanda biridir. 1600 yılında yazılmıştır ve günümüze kadar ünü artarak gelebilmiştir.
İngilizce dilinde yazılan en iyi, en etkili, en güçlü, en unutulmaz eser olarak
“Ve Hasan Hüseyin, Kızılırmak adlı yapıtından ötürü, «komünizm propagandası yapmak» suçuyla, 142. maddeye göre tutuklandı: 30 Ocak 1967. Ertesi günkü gazetelerden bazıları başlık çektiler: «Kızılırmak dondu!» Kızılırmak gerçekten donmuştu. Oysa çağıl çağıl akıyordu beriki Kızılırmak, kızara köpüre akıyordu. Ve alacakaranlıkta bir çift angıt,
SADECE ADEM İLE HAVVA'NIN GÜNCESİ ÖYKÜSÜNÜN YORUMLAMASI
Öncelikle bu yazıyı okurken arka fonda, aşağıda ilişik olan şarkıyı dinlemenizi hatta sonrasında klibini izlemenizi öneririm.
SOKO - First Love Never Die : youtu.be/-_Y2jfK06pY
---------------------------------------
Havva anamız Adem babamız veya Eva anamız Adam babamız dünya
Dünya Edebiyat tarihinde belki de en çok tartışılan , tartışılacak olan ve tartışılmayı da hak eden bir kitap. Kitabın hem övülecek ve hem de eleştirilecek o kadar çok özellikleri var ki; işte bütün bunlardan dolayı bence de çok tartışılmalı ve çok konuşulmalıdır bu kitap.
Kitabın yazarı Boris Pasternak , aslında usta bir şairdir ve
"Bir insanın başka bir insana okumakla ilgili verebileceği tek tavsiye, hiçbir tavsiyeye kulak vermemesi gerektiğidir."
"İçgüdülerinizi dinlemenizi öneririm. Kendi sebepleriniz olmalı ki kendi sonuçlarınıza ulaşabilesiniz. Özgürlük, bir okurun sahip olabileceği en önemli niteliktir, bunu asla kaybetmemek gerekir. Hepimizin sevdiğimiz yemekleri seçmemizi sağlayan bir damak tadı var. Ne tür kitapların hoşumuza gittiğini ise ancak her tür kitabı okuyarak bulabiliriz. Bizi etkileyen, besleyen ve geliştiren kitapları bulmanın yolu, tarihi ve biyografik eserlerle romanlar, şiirler, oyunlar, klasikler ve modern eserler gibi çeşitli kitapları aynı anda okumaktan geçer."
Ayrıca
"Edebiyat sevgisi iyi kitaplar değil, kötü kitaplar sayesinde kazanılır çoğunlukla."
Aşıklar Bayramı'nı okurken tekrar tekrar dinlediğim iki türküden biri olan "Şifa İstemem Balından" türküsünü buraya bırakıyorum. Bu muhteşem türküyü mutlaka dinlemenizi öneririm.👍📚
youtu.be/IyDhyor2Q4w
Keşke tüm çocukların eşit şartlarda doğup büyüyebildiği bir dünya mümkün olsa diye düşündürten bir kitaptı. Barış’ın sorduğu sorular , kendince yaptığı çıkarımlar yüzümüzde buruk bir tebessüm bırakıyor. Barış’ın benim kalbimi en çok burktuğu cümlesi ise ‘hiç çiçekli bir dal görmedim ben’ demesiydi. Düşününce ne kadar basit ve sıradan bir şeyin ne kadar değerli bir kazanım olduğunu fark ettiriyor insana. Yolda yürürken gördüğümüz sıradan çiçekli bir ağaç bile özlem duyulan bir nesne olabiliyor. Barış’ın minik kuş ile özdeşim kurması da yine etkiliyici bir diğer anlardan biriydi benim için.
‘Uçma zamanı gelince gitmesi gerekirmiş , kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar İnci ? Onlar tutsak yaşayabilirler mi ?’
Dilerim ki hiçbir çocuk tutsak yaşamak zorunda kalmasa , kuşları da uçurtmaları da vurmasalar keşke.
12 Eylül dönemini yaşayan kişilerin daha iyi hissedecekleri bir kitap olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda meşhur bir filmi de var kitabın. Ben de naçizane Grup Yorum’un kitapla aynı isimli şarkısını dinlemenizi öneririm.
Hakan Günday'dan okuduğum 3. Kitaptı ve yine yine yeniden bayılarak okudum. Kalemine hayran bir okur olarak; Az'ı, Piç ve Zarganadan daha sakin bir o kadar da komplike buldum. Yan hikayesi, ana hikaye kadar derin ve birbirine güzel bağlanmış.
Herkesin bu kadar tesadüf olur mu yahu diyebileceği bir kurgu, ama ben katılmıyorum.
Kitabın iki karakteri Derda ve Derdâ.. (ki her ikisi de ayrı bir roman konusu olabilecek derinlikte)
Kız karakter olan Derdâ'nın küçük yaşta başına gelenleri okumak ne kadar güçse, erkek karakter Derda' nın da çocuk yaşta maruz kaldıları bir o kadar ağırdı.
Oğuz Atay'la ilgili olan kısımlar ise, hele ki Tutunamayanları okumuş biriyseniz, sizi daha da derinden etkileyecektir. Kitabın son kısımlarının kurgu olup olmadığını merak ediyorum, araştırıcam. Zira Oğuz Atay'ın Londra'da hastanede geçirdiği birkaç günü öyle bir katmış ki yazar, gözlerim doldu. Oğuz Atay'ın hala hayatta olduğu bir ana tanık olunca heyecanlandım. Kurguysa da değilse de ben çok etkilendim.
Tutunamayanlardan sonra bu kitabı okumamı öneren arkadaşıma teşekkür ediyorum..
İlk Sayfası Podcastlerinden 2.sırada olan Hakan Günday'ın röportajını bu kitabı okuduktan sonra dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Harikaydı. Link bırakıyorum
ilksayfasi.com/episodes/e63e5b14
Yeni başlayacak olanlara Az'ı öneririm. Kalemine alışmak için güzel bir başlangıç olur.
Okuru bol olsun, kralsın
Cengiz Dağcı'nın 1988 yılında kaleme aldığı kitabı Anneme Mektuplar. Kızıltaşlı yaşlı bir adamın, ölen annesine yazdığı mektupları içeriyor. Kitapta toplam 15 mektup mevcut. Mektupları da ne yazık ki yanıtsız... Ama yanıt bulmak için yazmamış. Nedenini sayfa 356'da şu sözlerle ifade etmiş:
"... Zaten mektupları yazmaya başlamamın başlıca
Oğuz'cum Atay'dan okuduğum üçüncü şaheser.
Kaldı dört kitabı. Hem hepsini okumak, bitirmek istiyorum hem de bitirirsem naparım, derin nefes al ve yıllara yay ki tadı tazeliğini yitirmesin diye kendimi teskin ediyorum. Öyle bir yaklaşma kaçınma çatışması.
Bir tiyatro metni. Muazzam bir toplum-aydın eleştirisi. Okurken kahkahalar attım yer yer. O zeka pırıltılı ince göndermeleri yok mu, beni benden aldı. Çok keyif aldım.
Aralardaki Selim ve Turgut göndermelerinde gözlerim nemlendi, bir garip oldum devam edemedim okumaya.
Hâletiruhiyemde tesiri en kuvvetli yazar..
Okumadan göçüp gidenlerden olmayın. Kendinizi akışa bırakın savursun sizi, olay silsilesini takip ederek okunmamalı. Bilinç akışı tekniğine alışıksanız mutlaka öneririm.
Deniz Yüce Başarır'ın "Ben Okurum" podcast serisindeki Tutunamayanlar bölümünü dinlemenizi ısrarla tavsiye ederim. Hakan Günday, Atay'ın nasıl idrak edilebileceği konusunda şahane tespit ve önerileri var. Günday'la aynı yollardan geçmiş olduğumu bilmek çok başka bir duygu yarattı bende. Mutlaka dinleyin.
Atay'la ilk defa tanışacaklar için "Korkuyu Beklerken" doğru bir tercih olacaktır.
Her türlü başlayın ve kendinizi kaptırın.
Işıklar içinde uyu gözümün nuru..
Kızın Özge Atay'ın yerine ben doğmak isterdim ben..
Ahh bee....
Uzun zamandır takipçisi olduğum ışıl ışık tarzını, duruşunu, konuşmasını vs. çok beğendiğim bir insan ve ilk kitabı da bir o kadar kendini yansıtıyor. 2. Kitabı olan Tünelden Önceki Beyaz Ev ile art arda okumak için uzun zamandır bekletiyordum Paranormal Hikayeler'i. Pişman da değilim açıkçası bitmesin diye yavaş yavaş okudum resmen...
Bu tarz içerikleri seviyorsanız hikayelerden 1 2 tanesini en azından duymuş ya da araştırmış olabilirsiniz. Ancak hepsi çok ürkütücü ve gerçeklik payı olması da insanı çok daha fazla ürkütmüyor değil. Okunması çok rahat ve eğlenceli bir kitap- hele benim gibi korkutucu içerikleri seviyorsanızz- Kitap 3 ayrı bölümden oluşuyor ve işler gittikçe daha garip ve korkutucu bir hal alıyor :). Kitabımızın yazarını da takip etmenizi öneririm. Hikayelerin bazılarını youtube kanalından kendi ağzından dinlemenizi öneririm.
Son olarak kitaptan bir alıntı yapacağım.
Geceleri odadan odaya koşarak geçmeye hazırsanız okumaya başlayabilirsiniz... ;)
"Bir insanın başka bir insana okumakla ilgili verebileceği tek tavsiye, hiçbir tavsiyeye kulak vermemesi gerektiğidir."
...
"Içgüdülerinizi dinlemenizi öneririm." dedi Woolf, "Kendi sebepleriniz olmalı ki kendi sonuçlarınıza ulaşabilesiniz."