Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazı günbatımları diyordu Wilde, Corot'nun resimleri gibi görünmeye başladı. Günümüzde, doğanın, bir kartpostal kadar güzel olmak için, kitlesel üretilen renkli reprodüksiyonları taklit etmekten başka seçeneği yok.
Sayfa 255 - KüreKitabı okudu
Tabloda İsa'nın yüzü darbelerle yaralanmış, şişmişti, kanlı korkunç morluklarla doluydu. Gözleri açık, gözbebekleri kayıktı. Ortaya çıkmış iri gözaklarında cam gibi, ölü bir donukluk vardı. Gelgelelim, çok tuhaftır, büyük acılar çekmiş bu insanın cesedine bakarken ilginç bir soru geliyordu insanın aklına: Cesedi tam böyle idiyse (gerçekten de öyle olması gerekirdi), onu böyle gören bütün öğrencileri, gelecekteki önemli havarileri, onu izleyen ve haçın dibinde bekleyen, ona inanan, tapan bütün kadınlar cesedine bakarken bunca acıya katlanmış bu adamın dirileceğine nasıl inanacaktı? Burada ister istemez şöyle düşünüyor insan: Ölüm böylesine korkunç bir şeyse, doğanın yasaları böylesine güçlüyse nasıl üstesinden gelinebilirdi bunun? Doğayı yenmiş, doğanın baş eğdiği, 'Talita kumi' dediğinde kızı ayağa kaldıran, 'Lazar, dışarı çık', dediğinde ölmüş Lazar'ı mezardan çıkaran bir insan, doğanın yasalarını şimdi yenemediyse sonra nasıl yenecekti?
Sayfa 517 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Bir köşkün alınlığında, 'In magnificentia naturae, resurgit spiritus' (Doğanın görkeminde, ruh ortaya çıkar) yazısını okuyorum.Burada durmalı işte."
Bazı ayrılıklar, seviyeler ve dereceler vardır; ama her şeyde aynı doğanın yüzü görülür.
İnsanların yoğun bakışları ve sağanak yağmur altında yolunu kaybetmiş bir berduş gibi Kolombo sokaklarında yürürken, karşıma çıkan ilk yere girip sığınmaya karar verdim. Çok geçmeden kapıları açık bir Budist tapınağına rastladım. Çekingen bir turist edasıyla yavaşça girdim içeriye. Yağmurluğumu çıkardım ve soluklanmak için köşede yer alan kilimin
Reklam
In magnificentia naturae, resurgit spiritus -Doğanın görkeminde, ruh ortaya çıkar.
° Bazı ayrılıklar, seviyeler ve dereceler vardır SMS her şeyde aynı doğanın yüzü görülür. °
Sayfa 20 - İş bankasıKitabı okudu
Artık yalnız değildim. Burada dünyanın önündeydim , kendi çevreme yansımıştım , evreni kendime benzer biçimlerle dolduruyordum. In magnificentia naturae , resurgit spritus Doğanın görkeminde , ruh ortaya çıkar.*
In magnificentia naturae, resurgit spiritus: Doğanın görkeminde, ruh ortaya çıkar.
Reklam
Bir basamak daha aşağı inildi mi, yabancılık başlayıverir: dünyanın yoğun olduğunu fark etmek, bir taşın ne denli yabancı, bizce kavranılmaz olduğunu, doğanın, bir görünümün bizi ne büyük bir güçle yok sayabileceğini sezinlemek. Her güzelliğin dibinde insandışı bir şey yatar ve bu tepeler, gökyüzünün bu tatlılığı, bu ağaç dizileri kendilerine yüklediğimiz düşsel anlamı hemen o dakikada yitiriverir, yitirilmiş bir cennet kadar uzaktırlar bundan böyle. Bin yıllar ötesinden dünyanın ilkel düşmanlığı yükselir bize doğru. Yüzyıllar boyunca onda yalnız kendisine önceden verdiğimiz biçimleri ve çizgileri anlamış olduğumuza göre, bundan böyle bu yapmacıklığı sürdürmeye gücümüz yetmediğine göre, bir saniye için onu anlamaz oluruz. Yeniden kendi kendisi olduğuna göre, dünya bizce anlaşılmaz olur. Alışkanlıkla maskelenmiş bu dekorlar ne iseler gene o olurlar. Uzaklaşırlar bizden. Bir kadının alışılmaz yüzü altında, aylarca ya da yıllarca önce sevilmiş kadını bir yabancı gibi bulduğumuz gibi, bizi birdenbire böylesine yalnız kılıvereni bile arzulayabiliriz belki. Ama zamanı gelmemiştir daha. Bir tek şey: dünyanın bu yoğunluğu ve yabancılığı, uyumsuz budur işte.
Sayfa 25 - Can YayınlarıKitabı okudu
Biz insanlar öteki yaratıkların ne üstünde ne altındayız. Bilge der ki, göklerin altındaki her şey, aynı kanunun ve kaderin buyruğundadır. Bazı ayrılıklar, seviyeler ve dereceler vardır; ama her şeyde aynı doğanın yüzü görülür.
Nora'nın yüzü insanları seven bütün insanların ki gibiydi eleştirmenlerden sevmenin ihanete uğramak olduğunu anlayınca seytanlaşacak bir yüz. Herşeyi sevenler herşey tarafından aşağılanırlar, tıpkı şehri derinden sevenlerin, kaçıkların, kafadan kontakların,fakirlerin o şehrin utancı olmaları gibi; yok olan ihtiyaçların insan vücudundaki kalıntıları misali,gelişmiş yaşamın içindeki gelişmemiş bir organ kadar yenik anlaşılmazdır faydaları. Bu durum Nora'nın evinde bile kendini gösteriyordu,doğanın her türlü kaprisiyle onu çevreleyen yıkık bahçesinden,konuklarından belliydi.
Sayfa 54 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Preseren'in imgesi,her Slovenyalının ruhunda kazılıydı. Kitap harici Not:Slovenlerin sonradan meşhur olacak şairi,France Preseren,yarım asırlık ömründe,ancak 33 yaşına geldiğinde o aşk ateşini hisseder tüm benliğinde.Prag yakınlarındaki Trnova Kilisesi’nde rastladığı 16 yaşındaki kıza ilk görüşte aşık olur.Tutkuyla aşık olduğu kız için şiirler yazıp,onunla evlenme hayalleri kurar doğanın tüm güzelliklerini bahşettiği Bled Gölü’nün kıyısında çoğu zaman düşüncelere dalar.Ne var ki kız,devrin üst sosyete tabakasından zengin bir tüccarın kızıdır,bir türlü kıza yaklaşamamış, en azından cesaretini toplayıp haykıramamıştır aşkını.Hem büyük yaş farkı hem o devirdeki sınıf farkı bu aşkı zaten imkansız kılmıştır.Yıllar boyunca Preseren,Julija'yı sever fakat hiçbir zaman ondan karşılık görmez.Julija'nın annesi başta olmak üzere,çoğu kişi onun gibi zengin bir kızın Preseren ile bir arada olmasına karşı gelirler.Zaman içerisinde Preseren de pes eder ama hiçbir zaman Julija'yı unutmaz Hüzünlü bir hayat hikayesine sahip olan Sloven Şair France Preseren en güzel şiirlerini asla kavuşamadığı aşkı Julija Primic’e yazmıştır... Bir binanın ortalarında duvara yapışık,ışıklandırılmış halde ve yüzü Preseren heykeline dönük Julia'nın figürü,Preseren’in heykeli ise bakışları karşılıksız aşkına dönük olarak yer almaktadır,Preseren Meydanında.
Sayfa 39 - Slovenlerin sonradan meşhur olacak şairi,France Preseren,yarım asırlık ömründe,ancak 33 yaşına geldiğinde o aşk ateşini hisseder tüm benliğinde bir görüşte ve tanışmasında Prag yakınlarındaki Trnova Kilisesi’nde rastladığı 16 yaşındaki kıza. Tutkuyla aşık
Modernliğin Arka Yüzü
Modernliğin gerçek bir kültür yaratamamasının nedeni yaşamı parçalamasıdır. İnsanın iç doğası ile dış doğanın birbirlerine karşıt kılınması, hiçbir içselliğin bir dışsallığa ve hiçbir dışsallığın bir içselliğe tekabül edememesine yol açmıştır; hatta içsellik ile dışsallık birbirlerine karşıt kılınmıştır; "İçi olmayan bir dışın, dışı olmayan bir için karşıtlığıdır bu"
Sayfa 73 - Ağaç YayınlarıKitabı okudu
429 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.