Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Mültimilyoner, buna rağmen çok da çekici olan bir erkek, birlikte yaşadığı yoksul ve sevimsiz kadın tarafından kapıya konulduğunda, o umutsuz acıyla, paranın bütün gücünü imdada çağırıp dünyanın nüfuzunu harekete geçirir, yine de kabul edilmezse, metresinin yenilmez inadı karşısında, mantıklı bir açıklama arayacağına, Kadehin kendisini gönlünden vurup öldürmek istediğine inansa, daha iyi eder. şıkların mücadele etmek zorunda oldukları, ıstırabın kışkırttığı muhayyileleriyle boş yere tahmin etmeye çalıştıkları bu engellerin kaynağı, bazen, kendilerini kabul etmeyen kadının kişiliğindeki bir tuhaflık olabilir; kadının budalalığı olabilir; âşığın tanımadığı kimselerin kadını etkilemesi, ona bazı korkular aşılaması olabilir; kadının o sırada hayattan, ne âşığının, ne de servetinin kendisine verebileceği türden bazı zevkler beklemesi de olabilir. Sebep ne olursa olsun, âşık, kadının kurnazlığıyla gizlediği, aşkın çarpıttığı kendi sağduyusunun ise, doğru olarak tahmin etmesine imkân vermediği engellerin niteliğini anlayabilecek konumda değildir. Bu engeller, doktorun sonuçta etkisiz hale getirdiği, ama kaynağını bulamadığı tümörler gibidir; tümörler gibi sırları çözülmez ama geçicidirler. "
Sayfa 86 - Yapı Kredi Yayınları 1996 (PDF), Çeviren: Roza Hakmen Şiir çevirileri: Ahmet GüntanKitabı okudu
Cümle kurmak, aile kurmak gibidir bazen. Tek basina da güçlüsündür ama dogru sözcükle yan yana gelirsen; yenilmez olursun..! //
Reklam
... Şaşırtıcı değişiklik..
Cesur, akıllı “biz", kor­kak, zayıf "ben” oluverir, biricik av konusu olarak algıla­nan talihsiz düşman ise korkunç, tehlikeli, birlik içindeki “onlar'a dönüşür. ..saldıran ve hedefine ulaş­mış görünen askerin bazen şaşkın şaşkın çevresine bak­ması ve hedefe doğru birlikte harekete geçtiği kişileri ar­tık gözünün görmemesi, her zaman tek, zayıf ve aptal saydığı düşmanın ise kalabalık ve dolayısıyla yenilmez olması gibi şaşırtıcı bir değişiklik olur. Bunu yaşayanlar için açık olan, dışardan tahmin etmeye ve anlamaya çalı­şanlara ise gizemli ve anlaşılmaz gelen bu dönüm nokta­ sında bir algılama değişikliği olur: Cesur, akıllı “biz", kor­kak, zayıf "ben” oluverir, biricik av konusu olarak algıla­nan talihsiz düşman ise korkunç, tehlikeli, birlik içindeki “onlar'a dönüşür.
Sayfa 75 - Can Yayınları 6. BaskıKitabı okudu
" Dünyanın hangi en yenilmez çekiciliği Yükseltiyor beni Tanrı'ya doğru? Desteğini insandan alan İnsanın haline yazık! "
Sayfa 78 - Timaş Yayınları, 9. Baskı 2019Kitabı okudu
Büyük adamlığa ulaşmak için aradaki korkunç boşlukları aşabilecek miydi? Büyük adamlığa doğru giden yollar üzerinde kim bilir ne yenilmez ejderhalar yatıyordu.
Sayfa 139 - heyamola yayınları, İlk Basım Mayıs 2005Kitabı okudu
Bir kadın susuyorsa; bazı şeyleri planlıyor olabilir. Düşünüp tartıyordur kendince. Söyleyeceklerini toparlayıp hepsini bir bir dökecektir belki de… Peki sizce bir kadın neden susar konuşması gereken yerde ? Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya… En az erkekler kadar yani!
Reklam
Baskı ve kaygıların dibe çeken gücü!
Geçmişi düşündüğümde -hemen hemen yenilmez zorluklarla dolu olan geleceği düşündüğümde, sevmediğim ve kaytarmak istediğim, ya da tabiatımın kötü yanının kaytarmak istediği onca güç çalışmayı düşündü­ğümde; bana dönük, hep bana bakan gözleri düşündüğümde- başaramaz­ sam suçun nerede, kimde olduğunu bilecekler, bana ufak tefek serzenişler­ de bulunmayacaklar, ama doğru ve erdemli olan -saf altından olan- her ko­ nuda denenmiş ve eğitilmiş olduklarından, yalnızca yüzlerindeki anlam ne­ ler diyecek bana: Sana yardımcı olduk, sana ışık verdik -elimizden gelen her şeyi yaptık senin için, gerçekten dürüst bir çaba gösterdin mi? Hakettiğimiz karşılık nerede? Tüm uğraşmalarımızın meyvası nedir? Anlıyorsun ya! Bütün bunları ve benzeri bir sürü şeyi -hepsini sıralamak olanaksız- düşündükçe, tüm güçlükleri, biz yaşlandıkça azalmayıp çoğalan dertleri, acıla­rı, düş kırıklıklarını düşünüp başarısız olmak, rezil olmak korkularına kapıl­dıkça, ben de, ben de özlüyorum senin özlediğini. Keşke her şeyden uzak ol­saydım, diyorum. ...
Doktor, bahçeye çıkar çıkmaz bütün benliğini, hem de metafizik yönleriyle birlikte, masmavi esintiler içinde dalgalanır bulmuş ve aynı anda bu hüznün, yani bu ikiliklerin, bu hırsların, bu yüreksizlikler ve kararsızlıkların, sebep oldukları gaddarlıklarla birlikte sürüp gideceğini, çünkü sürüp geldiğini, bunun yani bu duyduğu avuntusuz, bu devâsız hüznün hayata eşit olduğunu sezivermişti. Kâinat hep böyle masmavi nurlar, masmavi esintiler içinde dönüp duracak, güller hep aynı enfes renkleri ve kokuları ile açacak, ormanlar şarkılarını ebediyete kadar söyleyecek, dereler, ışık oyunlarının binbir çeşidini tekrarlayacak, tekrarlayacak; aşk, insanı daima Tanrısına yaklaştıracak, Tanrı daima gönüllere ve dağ başlarına rahmetini yağdıracak, fakat insanlar, daima, daima, daima yaşadıkları sürece daima bu güzellikler için, bu aşk için ve Tanrı için gaddarlaşacak, bu zifir gibi karanlık, bu kan, kan, sadece kan kokan faciayı oynayacaklardı. Zafer çoğu zaman haksızın, kalleşin, döneğin olacak, binde bir hakka, fazilete, hakikate gülünce de haksızlar, kalleşler, dönekler çıkacak, bunları da ezmeler, gadretmeler, çalmalar, çırpmalar, ihtirasların, budalalıkların, bilgiyle akılla beslenmemiş iyi niyetlerin canavarlıkları kovalayacaktı. Doktor yenilmez hüznünün içinde bu kaderi kıyametlik görüyor, mücadelenin, iyi-kötü, doğru-yanlış mücadelesinin kıyamete kadar süreceğine inanıyordu
Sayfa 117 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Zorluklarla eğitim almış günümüz öğrencisinin iç sesi...
“Geçmişi düşündüğümde -hemen hemen yenilmez zorluklarla dolu olan geleceği düşündüğümde, sevmediğim ve kaytarmak istediğim, ya da tabiatımın kötü yanının kaytarmak istediği onca güç çalışmayı düşündüğümde; bana dönük, hep bana bakan gözleri düşündüğümde- başaramazsam suçun nerede, kimde olduğunu bilecekler, bana ufak tefek serzenişlerde bulunmayacaklar, ama doğru ve erdemli olan -saf altından olan- her konuda denenmiş ve eğitilmiş olduklarından, yalnızca yüzlerindeki anlam neler diyecek bana: Sana yardımcı olduk, sana ışık verdik elimizden gelen her şeyi yaptık senin için, gerçekten dürüst bir çaba gösterdin mi? Hak ettiğimiz karşılık nerede?”
Sayfa 252 - son sayfaKitabı okudu
Geçmişi düşündüğümde -hemen hemen yenilmez zorluklarla dolu olan geleceği düşündüğümde, sevmediğim ve kaytarmak istediğim, ya da tabiatımın kötü yanının kaytarmak istediği onca güç çalışmayı düşündüğümde; bana dönük, hep bana bakan gözleri düşündüğümde- başaramazsam suçun nerede, kimde olduğunu bilecekler, bana ufak tefek serzenişlerde bulunmayacaklar, ama doğru ve erdemli olan -saf altından olan- her konuda denenmiş ve eğitilmiş olduklarından, yalnızca yüzlerindeki anlam neler diyecek bana: Sana yardımcı olduk, sana ışık verdik elimizden gelen her şeyi yaptık senin için, gerçekten dürüst bir çaba gösterdin mi? Hak ettiğimiz karşılık nerede? Tüm uğraşmalarımızın meyvası nedir? Anlıyorsun ya! Bütün bunları ve benzeri bir sürü şeyi -hepsini sıralamak olanaksız- düşündükçe, tüm güçlükleri, biz yaşlandıkça azalmayıp çoğalan dertleri, acıları, düş kırıklıklarını düşünüp başarısız olmak, rezil olmak korkularına kapıldıkça, ben de, ben de özlüyorum senin özlediğini. Keşke her şeyden uzak olsaydım, diyorum.
Reklam
Onca mavi ,onca yeşil, onca ışığa karşı simsiyahtı. Diliyle öldürdüğü varlık sebebini gözyaşıyla diriltmeye çalışıyordu. Dibe doğru yuvarlandığı uçurumdan geliyordu sesi acılar içinde: "İnsan bağışlayarak yener yanlışı.İnsanın acısını insan alır.İyilik böyle kolay yenilmez..."
Geçmişi düşündüğümde -hemen hemen yenilmez zorluklarla dolu olan geleceği düşündüğümde, sevmediğim ve kaytarmak istediğim, ya da tabiatımın kötü yanının kaytarmak istediği onca güç çalışmayı düşündü­ğümde; bana dönük, hep bana bakan gözleri düşündüğümde- başaramaz­sam suçun nerede, kimde olduğunu bilecekler, bana ufak tefek serzenişler­ de bulunmayacaklar, ama doğru ve erdemli olan -saf altından olan- her ko­nuda denenmiş ve eğitilmiş olduklarından, yalnızca yüzlerindeki anlam ne­ler diyecek bana: Sana yardımcı olduk, sana ışık verdik -elimizden gelen her şeyi yaptık senin için, gerçekten dürüst bir çaba gösterdin mi? Hakettiğimiz karşılık nerede? Tüm uğraşmalarımızın meyvası nedir?
Yapı Kredi Yayınları, 10. baskı
Le Monde muhabiri, 1922'de Türkiye'ye gelir. Memleketin Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. Anadolu aç sefil ve perişandır. Analar dul, çocuklar öksüz kalmıştır. Muhabir, ülkeyi gezip görecek ye gazetesinde haber yapacaktır. İstanbul'dan trenle Eskişehir'e gelen muhabir, istasyonda çuvalın dibini delip başlarını, yanlarını delip kollarını
Sayfa 310 - İnsan yayınlarıKitabı okudu
“Geçmişi düşündüğümde– hemen hemen yenilmez zorluklarla dolu olan geleceği düşündüğümde, sevmediğim ve kaytarmak istediğim ,ya da tabiatımın kötü yanının kaytarmak istediği onca güç çalışmayı düşündüğümde ; bana dönük hep bana bakan gözleri düşündüğümde- başaramazsam suçun nerede, kimde olduğunu bilecekler, bana ufak tefek serzenişlerde bulunmayacaklar, doğru ve erdemli olan–—saf altından olan—her konuda denenmiş ve eğitilmiş olduklarından, yalnızca yüzlerindeki anlam neler diyecek bana: Sana yardımcı olduk, sana ışık verdik elimizden gelen herşeyi yaptık senin için, gerçekten dürüst bir çaba gösterdin mi?
Y K Y Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Geçmişi ve nerdeyse yenilmez zorlukları olacak geleceğimi düşündüğümde, sevmediğim ya da yapmak istemediğim, ruhumda, daha doğrusu kendi içimde yapmaktan kaçındığım ağır işleri düşündüğümde, beni inceleyen bakışları düşündüğümde, eğer başarısız olursam suçun kimde olduğunu bildiklerinden bana suçun nerde demeyecekler. Ancak doğru ve erdemli olan her konuda eğitimli oldukları için bana tüm gerçeklikleriyle şunu söyleyecekler: "Sana yardım ettik, ışık olduk; senin için yapabildiğimiz her şeyi yaptık. Tüm gücünle çalışıyordun. Emeklerimizin meyveleri ve mükafatları nerede?"
361 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.