Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
.... ne konuşabilir ne de susabilirdim, daha doğrusu sussaydım bile konuşmuş olurdum, çünkü şimdi tek bir sözcükten başka bir şey değilim.
Korkunç bir manevi değerler buhranı içerisinde bocalayan halkın, gerçeğin önünde saf bağlaması için bir sebep gerekti.... Unutulan, daha doğrusu unutturulan tarihin önünden kara perdenin kaldırılması için bir sebep gerekti...Yalanın gidip doğrunun gelmesi için, sahtenin yıkılıp gerçeğin dikilmesi için, karanlığın yırtılıp aydınlığın parlaması için sebep gerekti...
Reklam
Belki de hayal gördün... İnsan cama uzun süre bakınca hep böyle olur, mutlaka bir yüz görür. Daha doğrusu herkesin, asla göremeyeceği halde görmek istediği kayıp bir yüzü vardır.
“bir şeylerin dışındayım, biliyorum. daha doğrusu bir şeyler bensiz sürüp gidiyor.”
Hayat
Hayatın tek doğrusu yoktu,hayatın birkaç ya da birçok doğrusu da yoktu, hayatın sayısız doğrusu , sayısız yanlışı vardı, her hayat tekti, benzersizdi.
172 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
herkes biraz otomatik portakal
Fazla popüler olması nedeniyle hep erteleyip insanların rahatsız edici olarak nitelendirmeleri nedeniyle de okumama kararıma sadık kalamayıp başladığım bu kitap. Bu kitap benim en sevdiğim kitap. Ama en çok neresi biliyor musunuz? Alex'in sonsuz kinini kustuğu, yaparken hiçbir duygu hissetmediği günahların güzelleştirilerek, kanı memeden yeni
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
Reklam
"SÜT LEVREK"
Merhaba gençler! Nasılsınız bakalım? Bendeniz iyiyim. Akşam annemlerde leziz bir çupra yersek daha iyi olacağım inşallah. Akşama doğru Metro'ya gidip bakacağım. Bu kış çok az balık yedim. Açıkçası endişeleniyorum zekâ geriliği olacak, bağışıklık sistemim çökecek diye. Neden böyle oldu bilemiyorum. Bir iki defa balık haline baktım. Canlı
“bir şeylerin dışındayım, biliyorum. daha doğrusu bir şeyler bensiz sürüp gidiyor.”
-Onun doğru kişi olduğunu nasıl anladın ? "Onu tanıdığımda daha doğrusunu ya da daha iyisini arama ihtiyacı hissetmedim. Çünkü benim için en doğrusu oydu.Sadece ona ihtiyacım vardı..."
Bu kureyi-ərzdə mən, müxtəsər, Müxtəlif əlvan görürəm, qorxmuram. Xarici mülkündə də hətta gəzib Çox tühaf insan görürəm, qorxmuram. Leyk, bu qorxmazlıq ilə, doğrusu, Ay dadaş, vallahi, billahi, tallahi, Harda müsəlman görürəm, qorxuram!.. Bisəbəb qorxmayıram, vəcgi var, Neyləyim axır, bu yox olmuşların Fikrini qan-qan görürəm, qorxuram Qorxuram, qorxuram, qorxuram!..
Mirze Elekber Sabir
Mirze Elekber Sabir
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Apartheid ırksal ayrımcılık ve bunu savunan sistem. Aslında kitabın ana konusu ve çıkış noktası gelişen tüm olaylar Apartheid'in etrafında meydana geliyor. Öncesi ve sonrası, önceki ırkçı yönetimin sonraki yaşam üzerinde ve sosyal hayata etkileri, kişiler üzerindeki baskısı sonucu ortaya çıkan etkisiz tepkisiz bir toplum, henüz o baskıcı
İyi Doktor
İyi DoktorDamon Galgut · Yapı Kredi Yayınları · 2022112 okunma
Doğrusu ben anlamarn ama Bir türlü insan vardır, der Stepan Her yerde yalnız olan Bir türlü insan vardır.
Hayat bazı insanlara çok acımasız davranıyordu doğru­su; kendisi de çocukluğu boyunca bu acımasızlıktan payını almıştı. Okuldaki varlıklı aile çocuklarının yanında bir türlü rahat edemeyişi ve içine girdiği zengin çevrelere karşı hala duyduğu derin çekingenliğin sebebi bu olmalıydı...
Sayfa 105 - Doğan KitapKitabı okuyor
hissedişi olmayan birinin dini de olmaz
Felsefe: Akılla akletmek. Sanat: Akılla hissetmek. Din: Hislerle akletmek. Tasavvuf: Hislerle hissetmek. Felsefe yaparken sadece akıl kullanılır, bu açık. Felsefeye duyguları karıştırmak felsefenin yozlaşmasına sebebiyet verir. Sanat yaparken, akıl hislere önderlik eder. Aklın dizginlerini kaybettiği bir sanat delice hezeyanlara dönüşür. Aklı olmayan birinin dini olamayacağı gibi hissedişi olmayan birinin dini de olmaz. Fakat çıkış noktası bir akıl yürütmeye dayanmaktadır; görülen güçlerin arkasında görülmeyen bir güç olmalı. Bu akıl yürütme o görülmeyen gücü hissetmeye yönelir. Yine de din, -en azından İslam- akla davet eder. “Akletmez misiniz?” Tasavvuf hissetmekle başlar ve hissetmeye yönelir. Çünkü sufi görülmeyenin ardındaki gücü hisseder ve aklederek ulaşamam der. Daha doğrusu bunu bile diyemez. Çekilir ve kendisini çekene teslim olur. Din daha kuşatıcı bir akla teslim olmakken, tasavvuf kuşatan bir hisse teslim olmaktır. Akılla ilişkisinden dolayı din, kendisini felsefeye müracaat etmeden savunamaz. Ne kadar felsefikse o kadar güçlüdür. Yani ne kadar aklî ise… Tasavvuf ise ancak sanata müracaat edebilir. Akla müraccat etmeyen bir din nasıl yozlaştırıcıysa, sanat dışında anlaşılmaya çalışılan tasavvuf da maksadından o kadar uzaklaşmaktadır. Felsefe kendinden geçirmez, bunu sanat yapabilir. Filozofun ve din adamının işi kitaplarladır, sanatçının ve sufininse duyularla… Gibi geliyor bana…
İnsan cani de olsa, ona saygı gösterilmeli, değil mi? Çünkü efendim, insan cani olunca kendine saygısını kaybediyor; daha doğrusu, kendine saygısını kaybedince cani oluyor.
Sayfa 284
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.