Hz. Mevlana der ki,
"Dert; Allah'ı anmana vesile olacaksa, tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua, soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir” (Mesnevi, Cilt 3)
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir:
"...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
"𝑺𝑶𝑵 𝒀𝑨𝑵𝑮𝑰𝑵"
Benim değil o eski ateş semazenleri
Şimdi viraneleri ağlatıyor tenleri
Dalgın ırmaklarını kuruttum acıların
Rengi değişti sevda ikliminin, suların
Geçmişini arayan o divane köprüler
Akşamın kollarında yıkıldı birer birer
Yağmuru anlamayan bulutlar benim değil
Günbatımına mahkûm umutlar benim değil
Âşikâr olmuş meğer tende
Merhaba arkadaşlar. Dorian Gray, Oscar Wilde okurlarının en beğendiği eserlerden biridir. Bunun bir çizgi romanı olması ve bir de epey uzun yıllardan sonra NTV tanıtımı gördüğümde, başlamak için sabırsızlanıyordum. Bir insanın yayımladığı tek romanın aynı zamanda onun en iyi eserlerinin de başında gelmesi çok önemli bir başarıdır. Bu başarının
Bu konuda Ömer İbn-i Abdulaziz (rahimehullah)'ın şu duasına bir kulak ver derim:
"Rabbim! Bana bir düşman musallat ettin ki, onu göğsüme ve damarlarıma yerleştirdin. Bir kötülüğe niyet etsem, beni ona teşvik ediyor. Bir iyiliğe azmetsem, ona engel oluyor. Şayet gaflete düşsem, o gaflet etmiyor. Unutacak olsam, o unutmuyor!
Şehvetleri önüme dikiyor, şüphelerle bana saldırıyor. Eğer Sen onun tuzağını benden def etmezsen, ayağımı kaydıracaktır.
Allah'ım! Onun benim üzerimdeki hâkimiyetini, Senin onun üzerindeki hâkimiyetinle yok et ki kurtulanlarla birlikte ben de kurtulayım. "
Sabır bir duadır : " Dikene baksan da gülü hayal et ..."
...
“Sabretmek öylece oturup beklemek değil, ileri
görüşlü olmak demektir. Dikene bakıp gülü, geceye bakıp
gündüzü hayal edebilmektir” Şemsin sözlerinde sabretmek zamanın sahibine dua etmektir. Biliriz ki gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
Çok etkilendiğm bir sahebe hikayesi
Arıların koruduğu şehit
Âsım b. Sabit r.a Medineli ilk müslümanlardandır. Hicretten sonra Hz. Peygamber onunla Abdullah b. Cahş arasında kardeşlik bağı kurdu. Bedir Savaşı’nda müşriklerin elebaşılarından Ukbe b. Ebû Muayt’ı öldüren Âsım, Uhud Savaşı’nda müslümanlar dağıldığında Hz. Peygamber’in yanında kaldı.
"AŞKIN NURU"
İhlas ve aşk ile sana geldim, al tozumu
Kaldır ki kalbimdeki mührü,
Gönlüme Aşk süzülsün,
Süzülsün ki senin bendeki Nur'un gözüksün.
Yazdıran sen ol Allah'ım, bense boş bir kağıt,
Yazdır hak olanı, gönüllere şifa olsun.
Rabbime niyaz ile selam ve dua ile.
Besmele ile başlayıp "Allah en doğrusunu bilir"
Ey Evlâd! Hepimiz, Allah için yaratıldık ve hepimiz Onun huzûruna çıkacağız. Siz oğlumuz sabr ederek, bizden önce gidenlere, sadaka ile ve düâ ile ve istigfâr ederek yardım etmeli, imdâdlarına yetişmelisiniz! Çünki, dirilerin yardımına ölülerin çok ihtiyâcı vardır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki,(Ölü, suda boğulmaküzere olan biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden ve arkadaşından gelecek olan bir düâyı hep beklemekdedir. Ona bir düâ gelince, dünyâya ve dünyâda olanların hepsine kavuşmakdan dahâ çok sevinir. Allahü teâlâ, yeryüzünde olanların düâları yardımı ile, kabrde olanlara dağlar gibi rahmet gönderir. Dirilerin ölülere olan hediyyesi, onlar için istigfâr etmekdir). Nasîhatların sonuncusu, hep zikr yapmak ve hep Allahü teâlâyı düşünmekdir. Çünki, elimizde bulunan zemân çok azdır. Bunu en lüzûmlu yerde kullanmak lâzımdır. Vesselâm.
Ölüm bir köprü gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavuşdurur. Ölmek, felâket değildir. Öldükten sonra, başına gelecekleri bilmemek felâketdir.
~
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki:
(Ölünün mezârdaki hâli, imdâd diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de, babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duâyı gözler. Kendisine, bir duâ gelince, dünyânın hepsi kendine verilmiş gibi sevinmekden daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşıyanların duâları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de, ölülere hediyyesi, onlar için duâ ve istiğfâr etmekdir.)