Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun
1 Mayıs'ta bahar şenlikleri yapılması dünyanın en yaygın gelenek­lerindendir. Avrupa'da alaylar halinde yeşil dallar ve çelenkler taşınma­sı, mayıs kral ve kraliçesi seçilmesi, mayıs ağacı çevresinde dans edilmesi bu bahar ve bereket bayramının ortak öğelerindendir. Örneğin İn­giltere'de 16. yüzyılda 1 Mayıs ormanlar kralı Robin Hood'la sevgilisi Lady (Maid) Marian'ın buluşma günleri olarak kutlanan bir festivaldi. Avrupa'da yakın yıllara kadar yapılan bahar şenlikleri 1889'da Il. Enternasyonal'in I. Kongresi'nde aldığı kararla bütün dünya işçileri­nin birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kabul edilmesiyle ye­ni bir kimlik kazandı. Amerikan İşçi Federasyonu'nun sekiz saatlik işgününü kabul ettirmek için verdiği mücadelede ilan edilen genel grev sırasında, Chicago'da 1 Mayıs 1886'da polis işçilere yaylım ateş açmış, katlİamın sorumlusu olarak da dört işçi idama, dördü de ağır hapse mahkum edilmişti. Federasyon sekiz saatlik işgünü kabul edi­linceye kadar her 1 Mayıs'ta gösteriler yapılmasını kararlaştırmış ve Enternasyonal bu kararı uluslararası düzeye taşımıştı.
Kadın ile erkek arasında aşkla kutsanmamış, doğal olmayan her türlü birlik fuhuştur. Kıskançlık ise, aşkın meyvesi olmaktan ziyade, erkeklere seks tekeli kurmayı sağlayan bir bahanedir... Teizm insan zihnine bir hakaret, ateizm ise hayatın, güzelliğin ve insan bilincinin en güçlü biçimde ve ebediyen onanmasıdır. Vatanseverlik, dünyamızın her biri demir parmaklıklarla çevrili, küçük parçalara bölünmüş olduğunu ve bazı özel parçalarda doğma şansına sahip olanların, üstünlüklerini başka parçalarda yaşayanlara göstermek için onlara savaş açma ve onları öldürme hakları olduğunu öngörür. Anarşizm insanın ufkunu açıp onu özgürleştiren bir güçtür; insanlara kendi yeteneklerine güvenmeyi, herkesin eşit ve güvenlikte olacağı bir hayat uğruna mücadele etmeyi, tek birimiz bile tutsaksak hiçbirimizin özgür olamayacağını öğretir.
Reklam
"Ona göre sıcak bir temmuz günü yapılacak en güzel şey, çayırlara gidip çimenlerin üzerine uzanmak, havada uçuşan arıların ninniye benzer vızıltısını, tepemizde şarkı söyleyen bülbülleri dinlemekmiş. Masmavi, bulutsuz bir gökyüzü, ışık saçan parlak bir güneş... Ona göre cennet buymuş. Bense batı rüzgarının esintisinde yaprakları hışırdayan bir ağacın dalında sallanmak istiyorum. Gökyüzünde hızla gelip geçen bulutlar olsun. Yalnızca bülbülleri değil, ardıç kuşlarını, karabakkalları, keten kuşlarını ve guguk kuşlarını da dinlemek istiyorum. Upuzun çimenler rüzgarın esintisiyle dalgalansın, ormanın kokusu burnuma çalınsın, akarsuların hışırtısını dinleyeyim... Bütün dünya cıvıl cıvıl olsun. Linton, huzurlu bir sakinliğin içinde kendinden geçmek istedi, bense ışıl ışıl parlamak, sevinç içinde dans etmek istedim. Onun cennetinin yarı ölü olacağını söyledim, o da benimkinin yarı sarhoş olacağını söyledi. Onun cennetinde uyuyacağımı söyledim, o da benimkinde nefes alamayacağını söyledi... "
Sayfa 366
Kampta birkaç avarenin dışında fazla kadın yoktu. Kafkasya' daki askeri üslerin yakınlarına yerleşecek cesareti gösteren az sayıdaki subay eşi, zaten bu bölgelerde dünyaya gelmişlerdi. İki ya da üç kuşaktır garnizonda bulunan Terek ya da Grebenski Kazaklarının kızlarıydılar. Çoğu, Tiflis'ten öteye geçmemişti ve dağların kuzeyinde nasıl
Her şeyin bizim zevkimiz için ne kadar titizlikle tasarlandığını, böyle harika bir armağandan , yani her gün duygusal zevklerle dolu bu engin cennette dolaşmama izin verilmesi armağanından vazgeçmek üzere olduğumu o an fark ettim. Dünya çeşit çeşit görkemli şeyle tıka basa dolu muazzam bir pazar yeriydi; ağustos güneşinin eğik ışınlarında dans eden böcek sürüleri; karla kaplı bir çayırda dizlerine dek gömülmüş kafa kafaya duran üç siyah at; soğuk bir güz günü , turuncu turuncu parlayan bir pencereden rüzgara binip gelen haşlama etin kokusu…
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
Reklam
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Odamdan bir kasap bıçağı aldım; annemle babama, üzgün olduğumu özetleyen bir not yazdıktan ve Gilbert için âşık oldum, bu yüzden mutlu gidiyorum gibisinden birkaç satır karaladıktan sonra, porselen çanağın üzerinde bileklerimi vahşice kestim. Akan kanın bolluğu ve çanağın beyazlığı üzerindeki çarpıcı kırmızılık karşısında midem bulandı, başım dönerek yere oturdum. Biraz utanç verici ama söyleyip kurtulayım: Fikrimi değiştirmiştim. Bütün bunların anlatılamaz ölçüde güzel olduğunu ancak o zaman (tabiri caizse tam kapıdan çıkarken) fark etmiştim. Her şeyin bizim zevkimiz için ne kadar titizlikle tasarlandığını, böyle harika bir armağandan, yani her gün duyusal zevklerle dolu bu engin cennette dolaşmama izin verilmesi armağanından vazgeçmek üzere olduğumu o an fark ettim. Dünya çeşit çeşit görkemli şeyle tıka basa dolu muazzam bir pazar yeriydi: ağustos güneşinin eğik ışınlarında dans eden böcek sürüleri; karla kaplı bir çayırda dizlerine dek gömülmüş, kafa kafaya duran üç siyah at; soğuk bir güz günü, turuncu turuncu parlayan bir pencereden rüzgâra binip gelen haşlama etin kokusu...
_Sümerler, Türk'tür. _Tarih 5500 yıl önce Sümer’de başlar. _Sümerce kesinlikle Türkçedir. Prof. Atakişi Kasım _MÖ 2400 yıllarına ait çivi yazılı belgelerde Türk adları bulundu. _Sümerce, Türk, Fin ve Macar dillerine akrabadır. Asurolog Jule Oppert _Atatürk demiş ki: Bırakın şu Asurları! Asurlar Arap cinsinden. Bu Sümeroloji olacak demiş.
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.