Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?” Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: “Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
Dokuz bin bilmem kaç metre aşağıda dünya, okyanus, çalkalanan karanlık dalgalar varken sizin işte burada, hepsinin üstünde havada asılı halde olmanız, bambaşka bir günün şafağına doğru satte yüzlerce kilometre hızla ilerlemeniz. Bu zamansız zamanda, zamanın bir ölçü birimi olarak bir süre nasıl da anlamsızlaştığı, mesafenin de öyle, bir de geldiğimiz yer ile sonunda vardığımız yer arasında, kendimiz sandığımız kişi ile sonunda olduğumuz kişi arasında katettiğimiz mesafeler. Atlantik ötesi yolculuğun, en azından böylesinin kızının çağında -kimbilir- belki de söz konusu olmayacağı ve geçmişte kalmış bir devrin en grotesk yozlaşması gibi görüleceği. Her şey sonsuza dek sürecek sanıp öyle yaşıyoruz -en azından sen öyle yapıyorsun- ve geriye dönüp baktığımızda, asıl önemli şeylerden çok nadiren bahsettiğimizi görüyoruz. Bütün bu kelimeler, bu binlerce kelime, hiçbiri de asıl gerekenler değil, gerçekten anlamı olabilecek hatta bir şeyleri değiştirebilecek kelimeler bir avuç. Ve yine, bu kez daha bile acil tarafından, insanlar değişebilir mi yoksa şimdiden çok mu geç, her zaman çok mu geçtir? Yoksa her şeyin mümkün olduğu bir dar aralık daha var mıdır hep? Üstelik bunlar meselelerin sadece bir kısmı.
Sayfa 120Kitabı okudu
Dar bir patikada adımlarını sürüyen yaşlı bir adamsın. Gün doğumundan beri dışarıdasın ve şimdi akşam. Sessizlikte tek ses ayakseslerin. Daha doğrusu tek sesler, çünkü birinden ötekine değişmekteler. Her birine tek tek kulak kabartır ve zihninde onları kendilerinden öncekilerin giderek büyüyen toplamına eklersin. Hendeğin kenarında başın önde duraklar ve adımları metrelere çevirirsin. Şimdilik metre başına iki adım bazında. Şafaktan bu yana dününkilere eklenecek nice adım. Geçen yılınkilere. Geçen yıllarınkilere. Bugünden farklı günler ve öylesine benzer. Miller tutan dev bir toplam. Fersahlar. Şimdiden kim bilir kaç kat dünya çevresi. Ve bu hesaplamalar süresince dirseğinin dibinde duran babanın gölgesi. Eski yürüyüş giysileri içinde. Sonunda yanyana sıfırdan yeni baştan yola.
Dünya Kaç Metre
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?” Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: “Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
Reklam
Her zerresini çok sevdiğim kitap
İmza Tesellisi Hüznün kaynağı geçmiş,korkunun kaynağıysa gelecektir. Kur'ân-ı Kerîm'de "Allahın velilerine korku ve üzüntü yoktur" buyurulur (Yunus,62).Onların acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez.Onlar acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez. Onlar acı ve kederlerin kaynağı olan akıllarını imanla
Hocadan bir ders:
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?” Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: “Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Arkadaşlarından biri Hoca'ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?” Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: “Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..” demis.
Reklam
Pazarda dolaşırken, bir arabadan, iki metre boyunda, deniz mavisi gözleri, kısrak gibi sağrıları olan, yayla gibi bir köylü kızının atladığını gördüm. Şaşırdım. 'Hey zavallı Zorba,' dedim, 'hapı yuttun!' Ardına düştüm. Gözlerimle onu yiyordum; ama sağrıları Paskalya çanları gibi sallandığı için de doymak bilmiyordum. Kendi
Sayfa 105Kitabı okudu
Dünya Kaç Metre
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?” Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: “Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
DÜNYA KAÇ METRE Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?” Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: “Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.