Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Varlığın enginliği
Holografik dünyanın bir parçası olarak biz gördüğümüz her şeyiz, yargıladığımız her şeyiz, hayran olduğumuz her şeyiz. Derimizin rengi, dilimiz, dinimiz her ne olursa olsun, biz aynı evrensel nitelikleri paylaşırız. Bu asli bakımdan tüm insanlar aynıdır. Ünlü Ayurveda doktoru Vasant Lad şöyle diyor: "Her bir damlada deniz bulunur ve her bir hücrede tüm bedenin zekâsı bulunur." Biz bunun büyüklüğünü kavradığımızda,varlığımızın enginliğini de görmeye başlayabiliriz.
Mobbing Bank Diyor ki;
İlim Bilgeliği Hikmetin bilgisi ilim ve irfana dönüşerek sır muhafızı dört büyük insanın sırları ile zırha büründü. İlim ile akan bilgi asil kanla buluşup bir bedende o gün bugündür bir başka türlü dolaşmaya başladı. İnsan ruhunun iki ışığı var; biri bilgelik diğeri delilik! Delirmeye gerek duymadı, yetti bilgelik. Sen kimsin ki şetan ile baş
Reklam
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Hangi canlı ve hissedebilen varlık, çevresindeki uçsuz bucaksız dünyanın bütün mucizevi görüntüleri arasından en çok her yeri renkleriyle, parıltılarıyla, dalgalanmalarıyla ve dört bir yanı yumuşacık kucaklayışıyla, uyandıran gün olarak neşeye boğan ışığı sevmez?
Müslümanların kavgası İsa peygamber ile değil, Hristiyan Kilisesiyleydi. Hristiyan Kilisesi pagan Yunan çok tanrıcılığına ve putperestliğe teslim olarak Rum'u esir almıştı. İslam, Tek Gerçek Tanrı'nın vahyine yapılan bu utanç verici ihanetten İbrahim'in saf dinini geri almıştı. Bir yanda Hristiyan müşrikler, diğer yanda Hindu müşrikler arasında yeninde tek tanrıcılığın ışığı parlamaya başlamıştı ve İslam'ın hayatta kalması dünyanın umuduydu.
Kendime İyi Davranmanın Sanatı: Hayatın Melodisinde Anı Yakalamak
youtu.be/cg-4ZzV77dQ?si=... Bu güzel gecede , kendime iyi davranmanın önemini anlamaya çalışıyorum. Hayatın karmaşasında kaybolmadan, kendi içime dönüyorum ve iç sesimle konuşuyorum. Anı yakalamak için yavaş adımlarla ilerliyor, her nefesi derinlemesine hissediyorum. Çünkü hayatın en kıymetli hazineleri, yaşadığımız anlarda
Reklam
“Bütün büyülerden bir şey, bir tek şey öğrendim ki büyü insandadır. Büyü insanın gözündedir. Büyü insanın kulağında, burnunda, yüreğindedir. Dünyanın en güzel büyücüsü, o sevgiyle dopdolu olan insanın gözünde, burnunda, yüreğini kökündedir. Poyraz, düşünceye dalmış, beynin daha neler olduğunu düşünüyor, kendi kendini bülendim de yüreğimden haberim mi yok, diyordu. Bir insanın yüreğinde olduğuna göre, beni yüreğimden mi vurdu? Büyü, nsanın yüreğindeki sevgi mi, acımama mı, büyü, insanın yüreğini dolduran bir tanyerinin ışığı, seher yerinin insanı sevinçten deli eden, dünyaya olan tutkusu, kara sevdası mı?”
Sokak yine sessizliğe gömülmüştü, solgun mehtabın puslu ışığında birkaç pencere belli belirsiz ışıldıyordu. Durdum ve bu ses sizliği soluğumla içime çektim, tuhaf gelmişti bana, çünkü ardında sır, şehvet ve tehlikenin uğultusu vardı. Bu sessizliğin sahte olduğunu ve bu sokağın kasvet dolu pususunun ardında dünyanın kokuşmuşluğuna dair bir şeyin yanıp söndüğünü açıkça duyumsuyordum. Ama öylece durdum, ilerlemediın ve boşluğa kulak verdim. Artık ne kenti ne so kağı hissediyordum, ne sokağın adını ne de kendi adımı; burada yabancı olduğumu, tanımadığım bir yerde her şey den müthiş bir biçimde arınmış olarak durduğumu duyum suyordum yalnızca; hiçbir amacım, mesajım, bağlantım olmadığı halde çevremdeki hüzünlü yaşamı derimin altından akan kanım kadar yoğun algılıyordum.
Her pencerenin ardında bir alınyazısının beklediğini, her kapının bir yaşantıya açıldığını hissettim yine- gözlerimi yaşartacak kadar beni mutlu eden bir duyguydu bu; dünyanın çeşitliliği her yerdeydi ve böceklerin ateşli parıltıya çürümeleri gibi en sefil köşe bile önceden belirlenmiş olaylarla doluydu.
Okumak benim için ne midir? İşte budur :
Okurken dünyanın ışığı değişiyordu, insanlar ve olaylar duru bir berraklığa kavuşuyordu, kimse beni seyredemeden, bana dokunamadan dünyayı seyredip, romanların içindeki insanlara dokunabiliyordum. Kendimi güvende ve güçlü hissediyordum, böyle hissetmek beni iyileştiriyordu. Yaşam geçici, bu nedenle de yapay gözükürken, romanlar kalıcı ve sahici gözüküyordu. Her kitapla birlikte yaşadığım çağ, bulunduğum yer, daha da önemlisi kimliğim değişiyor, bunaltıcı bir esaret duygusundan sıyrılıp hiç kimsenin sınır koyamadığı bir özgürlüğe kavuşuyordum.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Güzellik, tıpkı güneş ışığı gibi, bahar mevsimi gibi, karanlık sulara aksi vuran, adına ay dediğimiz o gümüş deniz kabuğu gibi bu dünyanın muazzam gerçeklerinden biridir.
"bu dünyanın acı gerçekliğinden ve aynı şekilde acı olan netliğinden başka bir ışığı yoktur."
Sayfa 295
Güzellik
Bir bakıma, güzellik de bir tür dehadır; hatta dehadan çok daha üstündür çünkü hiçbir açıklamaya ihtiyaç duymaz. Güzellik, tıpkı güneş ışığı gibi, bahar mevsimi gibi, karanlık sulara aksi vuran, adına ay dediğimiz o gümüş deniz kabuğu gibi bu dünyanın muaz­ zam gerçeklerinden biridir. Sorgulanamaz. Yüceliği ilahidir. Ona sahip olanlara asalet bahşeder.
Güzellik, tıpkı güneş ışığı gibi, bahar mevsimi gibi, karanlık sulara aksi vuran, adına ay dediğimiz o gümüş deniz kabuğu gibi bu dünyanın muazzam gerçeklerinden biridir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.