Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
savaşın kaybedilmesinin ardından cemal paşa :
Başımızı alıp gidiyoruz ama ne ile gideceğimizi hiç düşünmüyoruz. Benim yirmi, otuz lira param var. Tabiidir ki onları çocuklarabırakacağım. Fakat gittiğimiz yerlerde ne yapacağım
Sayfa 147Kitabı okudu
Dün geceden sonra bile ‘hayalet’ kelimesini söylerken kendimizi tutamayıp hafifçe gülümsüyoruz. Hayır, doğaüstü olayların tehlikesi çağdaş zihinlerin en zayıf olduğu noktadan saldırmalarıdır; o yerde koruyucu batıl inanç zırhımızı çıkarmış, başka bir korunma yöntemi de benimsememiş oluruz. Hiçbirimiz dün gece bahçede koşan şeyin bir hayalet olduğunu mantıksal olarak düşünmüyoruz, ama dün gece Tepedeki Ev’ de bir şeyler olup bittiği kesin ve zihnin içgüdüsel sığınağı -yani kendinden şüphe etmek- eleniyor. ‘Hayal gücümün ürünüydü, ‘diyemiyoruz, çünkü üç kişi daha oradaydı.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
“Az okuyoruz, hatta hiç okumuyoruz ve galiba hiç de düşünmüyoruz.”
Sayfa 45 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
“Az okuyoruz, hatta hiç okumuyoruz ve galiba hiç de düşünmüyoruz!”
Sayfa 45 - Dergah
Dünyada rahatlık aramıyoruz, dünyanın katılığını olağan karşılamıyoruz ve bu katılığa katılıkla cevap vermek gerektiğini düşünmüyoruz.
'Bazen çok eğlendiğimiz anlar oluyor, sadece o an için başka hiçbir şey düşünmüyoruz ama sonra aniden hatırlıyoruz... Ve aniden hatırlamak bence sürekli düşünmekten çok daha kötü.'
Sayfa 211 - Ephesus, Rilla BlytheKitabı okuyor
Reklam
Bilgiyi iyilikle, şefkatle, sevgiyle, temiz bir kalple bonkörce kullanmıyorsan, değerlendirmiyorsan ve başkalarının faydalanmasına açmıyorsan hiçbir anlamı yoktu bildiğin şeyin ne kadar önemli olduğunun ve kaç para ettiğinin. İnsanın bilgiye olan talebi kendisini bir kütüphaneye dönüştürmek için olmamalı, daha güzel bir insana dönüştürmek için olmalı. Bir tartışmadan haklı çıkmak yerine mutlu çıkmayı düşünmüyoruz bile. Etrafındaki insanları mutlu etmeyi beceremediysen kendin için mutluluk dileyemezsin ki! Bilgi her ne kadar insana aktarılabilen, öğretilebilen bir şeyse de bilgelik aktarılamaz, öğretilemez, anlatılamaz, ezberletilemez. İnsan ancak deniz kadar derinleşebilir, bilgeleşebilir ve bunu da ancak yolda deneyimleyebilir.
Hani diyoruz ya yedisinde neyse yetmişinde o. 'Arkadaş neden düşünmüyoruz, neden o? Manyak mıyız, aciz miyiz biz? Neden her yaşta aynı kişi oluyoruz? Hiç mi gelişemiyoruz?' diye soran yok!
Sayfa 162Kitabı okudu
Şu anda bir umut olsa barışı en fazla isteyen benim. Çünkü benim yaşadığım şeyleri çocuklarım yaşamasın. Başka insanlar yaşamasın. Barış için eğer barış gelecekse, yani her şeyimi feda ederim barış için. Öyle bir barış olmalı ki... Zaten Türkiye coğrafyasında bir barış olacaksa ayrılmadan da olabilir. Yani biz Türkiye coğrafyasını bir Anadolu'dan ayrı düşünmüyoruz. Ama biz dilimizi yaşatmak istiyoruz, özgürce konuşmak istiyoruz. Hiç olmazsa coğrafi bazda doktor bizim dilimizde olsun. Savcı bizim dilimizde olsun. Hâkim bizim dilimizde olsun. Artı bizim dilimizi geliştirmemiz için devlet imkânlar sunabilir.Kültürümüzü yaşatmak istiyoruz. Mesela Yüksekova'nın ismi Gever'dir. Kalkmışlar Yüksekova koymuşlar. Buna benzer. Bunlar da bizim kültür değerlerimiz. Tarihi yerlerimiz var. Bunların yaşatılması için hem devlet desteği hem kamusal bir güvenceye alınması gerekiyor. Yıllarca yapılan tahribatlann telafi edilmesi gerekiyor. Zaten dünyada artık sınırlar ortadan kalkıyor. Ben sınır istemiyorum. Ama en azından Kürtler kendini yönetebilmelidir. Artık özerklik mi olur, otonom mu olur? Böyle bir statü.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.