Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsmail Talha

296 syf.
·
Puan vermedi
·
36 günde okudu
Kadınlar ve Farklılıklar
Bu savaşta çağın en büyük vezirleri kadınlardan çıktı, çağın en değerli imparatorlarını kadınlar verdi lakin bu çağ sizleri yavaş yavaş bir piyon haline getirmeye devam ediyor… Kadınlar erkeklerden daha kolay birbirleriyle arkadaş olabiliyor ve daha kolay bir ortama adapte oluyor. Günümüzde, çıkarlar zelzelesinin içinde bireysel yaşamların içine
Kadından Kentler
Kadından KentlerMurathan Mungan · Metis Yayınları · 20082,425 okunma
Reklam
488 syf.
10/10 puan verdi
·
114 günde okudu
Edebiyat camiasının fertleri tarafından gözde bir kaynak olan eserimiz, Eski Türk Dili’nin tüm dönemlerine akademik bir bakış sağlamak isteyenleri kucaklamaktadır. Köktürk, Uygur, Harezm, alfabeleri hakkında bilgi vermekle kalmıyor. Dönemin tarihi meselelerine de özgün bir seyahat etmenizi sağlıyor. Hunlarla ilgili tarihi bilgiler müthiş, Çin seddinin arkasındaki entrikalar müthiş, Mete’nin serüvenleri, savaşları vs çok güzel bilgiler mevcut. Bu bilgiler, ayrı bir yere not edilecek bol bol altı çizilecek bilgiler. Destanların oluşumu hakkında da değerli bilgiler mevcut. Meraklıların sevgiyle öğrenmesi dileğiyle.
Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi
Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili TarihiAhmet Bican Ercilasun · Akçağ Yayınları · 2000270 okunma
188 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Aldığın kararların kararlılığını sağladıkça kararlar karar olacak.
Bizlerin dünyasında olduğu gibi Santiago’nun dünyasında da para, aşk, şan şöhret için kendi fikirlerini satan düşüncelerini bir kenara atan insanlar var. Bu insanlar nasıl insanlar bilir misiniz? Dondurma almaya çıkıp lolipop alanlar. Bunlar için en iyi dileğim türünün son örneği olmalarıdır. Sürekli sürekli sürekli sürekli tekrara düşen
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
407 syf.
9/10 puan verdi
Nazım Hikmet ve Süreyya Aydemir Moskova sokaklarında
Şevket Süreyya ve Nazım Hikmet’in Moskova sokaklarında içip gezme hikâyesini de bizzat birinci ağızdan okuyoruz. Nazım Hikmet o zamanlar da atarlı giderli bir abimiz hatta Süreyya Aydemir’e başımıza ne geldiyse senin gibi köylülerden geldi demesi falan tartışmalarda hep öne atılıp sosyalist pencereden bir şiir savurması mı dersin, votkayı içip
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,473 okunma
584 syf.
9/10 puan verdi
Ne kadar insan olabildik?
Aeden sadece dördüncü boyutta yaşayan canlıların, zaman algısını aşıp kendi oluşumunu yenileyen varlıkları göstermekle kalmıyor. Aden bizlere medeniyetin ileriye gidememesindeki en büyük engelin yine kendimiz olduğunu gösteriyor. Yaşadığımız coğrafyalarda kurduğumuz sistemlerin sorgulanması gerektiğini Aeden gezegenini tanıdıkça öğreniyoruz.
Aeden
AedenAkilah Azra Kohen · Everest Yayınları · 201812,7bin okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
52 günde okudu
Edebiyata Dair
Eski Edebiyata ilgisi olan arkadaşların faydalanacağı bir eser. Akademik bir anlatıma sahip olsa da değindiği konuların üzerinde durulduğunda anlaşılmaması olanaksız. Fuzuli zaten Eski Edebiyatın mihenk taşıdır. Onun meşhur ‘Su Kasidesi’ sadece Eski Edebiyata ilgi duyanları değil şiir sever tüm insanlığı kucaklar niteliktedir. Onun eserlerindeki
Su Kasidesi Şerhi
Su Kasidesi ŞerhiMustafa Güneş · Hoşgörü Yayınları · 20148 okunma
131 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
İDAM NEDİR? YASAL MI OLMALI?
İdam edilmen için gereken sadece bir suç işlemen değil! Senin öldüğünü görmeleri gerekir. Onlar öldüğünü görmeden idam edilmiş sayılmazsın. Kim peki onlar? Onlar senin ölmen için neden çaba gösterdiklerini bilmeyen, kendilerini senin ölmene adamış kişilerdir. Bu insanlar benimsedikleri idam fikrinin yeterliliği ve doğruluğu hakkında bilgi sahibi olmayanlardır. Bunların içlerinde adalet arayışından ziyade karşı tarafa acı çektirme, onları ölümden daha kötü bir hale büründürme, sadece idam edilene değil idam edilenin ailesine de ölüm acısını yaşatma isteği, idam edilenin ailesinin de acı çekmesini uman bir zihniyettir idamı savunan zihniyet! Bu zihniyet adaleti arayan değil acımasızlığı isteyen zihniyettir! Giyotinin keskin bıçakları arasına girmiş bir kafanın gövdeden ayrılışıyla beraber kanların giyotinin keskin bıçaklarında kalması ve bıçaklardan damla damla akan kanın gövdeden ayrılmış kafanın üstüne damlamasını izliyor ve bundan zevk alıyorsan sen insan değilsin hiç insan olmamışsın olamayacaksın! Sen hayvanların en aşağılık mahlûkatısın. Victor Hugo, öyle bir yazıyor ki öyle bir esiyor ki tek nefeste okutuyor satırları. Savaşır gibi yazıyor sanki ölüme gider gibi tutunuyor davasına, ölüme meydan okurcasına sallıyor kalemini, Hugo’yu okurken ben kitap mı okuyorum yoksa 1832 yılının Greve Meydanında mı dolaşıyorum inanın çözemedim. Hugo olayı bizlere o kadar yumuşak şekilde aktarıyor ki biz farkında olmadan olayın ortasında kendimizi buluyoruz. Hugo’yu okuyun okutun dostlar böyle değerli kalemler bir daha gelmeyecek.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,7bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yaşarken Ölmek Nedir?
Yaşarken ölmek tabiri vardır ya, işte oraya doğru gidiyoruz. Hayattayız lakin en sevdiklerimiz bizi öldü biliyor. Bir gün çıkıyorum ortaya, diyorum ki; ne ölmesi ben yaşıyorum. Mezardan çıktım diyorum, bana hortlamışsın diyorlar. Hortladım evet. Sizlere cehennemden selam getirdim. Albay Chabert evli bir asker. O adaletsizliğin dünyasında kendini kaybetmiş bir adam. Lakin adaletsiz dünya ona vız geliyor. Onu asıl yaralayan en sevdiğinin onu hiçe sayması. Nefret ediyor, intikam düşünüyor, inanıyor, seviyor her şeye rağmen en ufak bir tebessüme aldanıyor. Evet! Aldanıyor. İnsan aldanır demi çok kolay aldanır. İnsan sevdiklerine karşı daha kolay aldanır. 1830 yılının Parisinde öyle kadınlar var ki şan şöhret için tüm zorbalıkları yapabilecek düzeye gelmiş, tüm kadınsal benliklerini hiçe sayıp, sadece şöhret için kendi bedenlerini yine kendileri başka ayaklar altına almış kadınlar. Günümüzde de var demi böyle kadınlar. İşte Rosine böyle bir kadın. Ahh rosine! Dinsizin hakkından imansız gelir, diye bir söz var ya işte Rosine seni böyle biri bulmalı.
Albay Chabert
Albay ChabertHonore de Balzac · Varlık Yayınları · 2019461 okunma
724 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
OĞUZ ATAY'IN GİZLİ TARAFI MI VAR?
Doğanın gizemini çözmek gibiydi itilmiş kenar mahallelerde, yıkılmış, çatısı çarpık evlerde büyüyen çocukların zihinlerinde gezinmek. Kimisi 10 yaşına geldiğinde karnı zil çaldığı için annesinin pişirdiği yemeği beklemeden dolaptaki ucuz abur cuburlara saldırdı. Yemeğin pişmesini bekleyemediği için annesinden terlikle dayak yedi. Kimisi okulda
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,8bin okunma
83 syf.
10/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Zweig gerçekleri
Zweig, bizlerin karşısına insanın anlamlandıramadığı en zor meselelerle çıkıyor. Başarı, kader, irade, sabır gibi çözümlenmesi en zor soyut kavramları ele almakta. ''Başarının kaynağı yetenek midir, çalışmak mıdır ?''sorusuna gidiyoruz. Ne kadar yetenekli olursak olalım yeteneğimiz ölçüsünde bir çaba sarf etmediğimiz sürece o yetenek kıyıda köşede işlenmemiş bir maden gibi beklemekte. Yeteneği olmayıp çalışan, yeteneği olup çalışmayandan birkaç adım önde. Bir işte çok iyi olmamız bizim başarılı bir insan olduğumuzu gösteren şey değildir. Yetenekli olan kişi eğer yeteneğiyle ilgili bir iş yapıyorsa ve işinde başarılıysa bu olağanüstü ve ya mükemmel bir durum değil, gayet normal bir durumdur. Yeteneği olmadığı bir işte başarılıysa bu bizim için mükemmel bir durumdur çünkü yaratılışı gereği, o işi yapan diğer kişilerle eşit seviyededir. Seni mükemmel yapan yeteneğin ölçüsünde başarmak değil, yeteneğin olmadığı halde başarıyı elde edebilmendir. Sabır başarının en büyük anahtarı, çalışmak başarının kapısını açıyorsa sabır o kapının hayat boyu kapanmamasını sağlamakta.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237,5bin okunma
Reklam
339 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Cemil Meriç'in fikirlerine katılmamak onu Fildişi Kulesinden indirmez.
Meriç, fikirlerini korkusuzca sahaya indirgemiş bir isim. Dante, Rousseau, Marx, Saint Simon, Mahatma Gandi gibi birçok önemli isimlere yer veriyor. Korkusuzca yükselttiği fikirlerini bu isimler için de çekinmeden dile getirebiliyor. Meriç’in kaleminde, yazarsam kötü karşılanırım anlayışı yok. O inandığı doğruların bütünlüğünü aktarmak için fildişi kulesine çıkıyor. Yaratmak yabancılaşmaktır. Yaratılan bir başkası. Yaratmak yok olmaktır; ya yaşayacak, ya yaratacaksın. Ebediyet, hazin bir teselli mükâfatı. Nass’ların penceresinden kurtulan adam olarak telaffuz eder Kemal Tahir’i. Dost bir ses fakat zaman zaman korkunçlaşan bir ses olduğunu söylüyor. Meriç batının aklını cücelerin silahı olarak niteliyor. Gerçek akıl, ilahidir bir mevhibedir; aşka, sonsuza kanatlandırır bizi. Meriç sürekli Doğu’nun güzelliğinden Batı’nın ahlaksal çöküntüsünden yakınıyor, lakin ülkemizin ahlaksal analizini öngörememiş bir isim olarak karşımıza çıkıyor. Meriç Balzac’tan çok etkiliyor. ‘İnsanlık komedyası’ adlı eseri ilk aşkı olarak nitelendiriyor. Batı’ya sert şekilde saldırmasına rağmen Balzac’ı seviyor. Onun fikir dünyasından vazgeçmediğini belirtiyor. Edebiyatımızın özgün fikirlere çok ihtiyacı var. Cemil Meriç, bir fikir insanıdır, ona roman yazarı ve ya şair demek yerinde bir deyim olmayacaktır. O düşüncelerini, fikirlerini korkusuzca insanlığa gösteren bir isim.
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821,1bin okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Türk Aydını Ne Yaptı ?
1950 ye kadar olan romanı incelemekle kalmiyor insanin düsünce sistemine de gidiyoruz. Aydınlarımiza bakıyoruz milleti ne kadar aydinlatmış. Moran'ın dediği gibi sanayileşmeye kalkışan bir toplum sanayileşmeyi kendi kültürüne uyduramadı. Herkes aynı şeyi söylemekte ne batı olduk ne doğu olduk ikisi arasinda sallandık durduk. Belki de bizi biz yapan şeyleri birkaç kişi değilde ülkecek düşünmek gerek. Bizi biz yapan şeyleri bulunca, onların nasıl düzeleceğini tekrardan birkaç kişi değil de ülkecek düsünmek gerek.
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1Berna Moran · İletişim Yayınları · 2021679 okunma
163 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ayrılık
Raif zaten Maria Puder gibi bir kadını hiç hak etmedi. Maddi imkansızlık onu Havran'a dönmeye mecbur etti. Çalışmaya başlayınca eline para geçince neden gitmedi Maria Puder'in yanına? Maria Puder seni yıllarca bekledi yıllarca mektuplaştınız sen mektup gelmeyince sadece oteli aramakla yetindin. Maria Puder gibi bir kadını zaten hiç haketmemiştin Raif... Baktığımız zaman Raif ve Puder'in ilk karşılaşmalari ne kadar komik ve saçma degilmi? Raif Madonna resmine baktiğı esnada yanına Maria Puder gelir ve tabloya neden bakıyorsun diye sorar Raif'n cevabi ise tam bir oedipus karmaşası tam bir ikilem olmuş zihnin kaçışıdır. Tabloyu annesine benzettiğini söylemesi Maria Puder'e derinden bir kahkaha attırır ve arkasından şu soru gelir sende annenin fotoğrafı yok mu? Karşımıza bu noktada Puder'in o büyüdüğü çevreye gideriz onun nasıl ki tek başına hem kendi hayatına başarılı bir şekilde yön verişi hem kendisiyle kalmayıp annesine destek olması bizlere kadının batı toplumundaki baskın rolünü gösterir. O kadar komiktir ki raif kafasını dahi kaldıramadan konuştuğu kişinin Kürk Mantolu Madonna olduğunu anlayamadan ilk konuşma sonlanır. Burada sadece bir ask hikayesi değil onun yaninda dönemin Türkiye'sinin acıklı durumu kültür karmaşası raif üzerinden ele alınıyor. Raifin sabun yapmaya Almanya'ya gitmesi de ayrı ironi bizim Türkiyemiz'de sabun öğrenemiyor Raif.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,2bin okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Anadolu İnsanı
Cumhuriyet kurulduktan sonra Anadolu'nun kültür catışmasını seziyoruz. Harf inkılabından sonra yepyeni bir dil ile karşılaştıklarını söyleyen insanlara bakıyoruz ki Osmanlı Türkçesi'nin kalıplaşmış deyimlerine yabancı. Burda büyük yazar ve diplomat MŞE devreye giriyor ve bizlere şu soruları yöneltiyor : Kardeşim sen "üzüntü sözcüğüne müteessir" dediğinde, "hor görme sözcüğüne istihfaf" dediğinde kültürlü olmuş mu sanıyorsun ? Memduh Şevket Esendal o dönemde arapça farsça kelimeler kullanıp Anadolu insaninin konuşmasına alayci yaklaşan kesimi çok güzel tokatlıyor. Ufak ufak küçük bu öykülerini ari bir Türkçeyle kaleme alıyor, kendisi öykülerinde insanları neşelendirmeyi amaç edinmiş. Diyor ki: İnsanlarin üzülecek bunca şeyi varken bir de ben kalemimle onları üzmeyeyim. İstabulda yaşayan zengin kesim Anadoluyu iteklerken o Anadolu'yu yüceltmek için ellerini kaldırmış bir isim.
Otlakçı
OtlakçıMemduh Şevket Esendal · Bilgi Yayınevi · 2016716 okunma
572 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
NOTRE DAME'IN manzarasından bakınca PARİS değil de ''KADER ''mi gözükür ?
Paris Sen Nehrinin akıntılarına kayığımı bırakmış vaziyette Greve Meydanı'na bakıyorum. Hani bir kitap okuduğunda dersin ki: Bir olay var ama çözemiyorum, bir şey var , ince bir şey onu hissedemiyorum, ne olduğunu farkedemesem de beni mutlu eden bir şey dersin, işte böyle bir durum ... Bu kitabın en masumu Djali. Pierre Giringoire'ın saflığı, Frollo'nun acımasızlığı hepsi mi kader ?
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,8bin okunma
520 syf.
2/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitapta okadar çok yineleme var ki .. Gereksiz şekilde sayfalarca Ruthun aristokresiye bağlılığı kendi benliğini kavrayamamış birey olması sayfalarca anlatılıyor halbuki birkaç sayfada anlatılsa benim için zevkli okuma olurdu. Aynı durum Martinin sefaletinin anlatıldığı sayfalar için de geçerli . Okuduğum en leş kitaplar arasına aldım kendisini
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,3bin okunma
Reklam
140 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Freud der ki "Buzdağının görünmeyen tarafıyız."
Tam bu noktada bilincimize darbeleri durmadan vuran bir isim varsa o Dostoyevskidir . Yanlış anlaşılmasın öyle eliyle falan değil , beynimizde beynimize bildiğimiz balyozla vuruyor . Hani soruyoruz, ''Buzdağımızın aşağısını nasıl görebiliriz?'' uzaklarda aramayalım Dosto büyük bir zevkle gösteriyor. Seni köşeye öyle bir sıkıştırıyor ki sendeki bütün yalancılığı, riyakarlığı, ezilmişliği, tatmin olmayan ve hiçbir zaman olmayacak kendini büyük görme hastalığını o satırlarda ilerledikçe en diplere gönderdiğimiz en kötü duygularımızı ve daha da birçoğunu sıkıştırdığı köşede önümüze çok sert şekilde seriyor. Bilinç Dışı #Bilinçaltı #bilinç üçgeni. #psikoanaliz #Kişilik Kuramı...
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128,5bin okunma
101 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ne söylenebilir ? Adaletsizliğin getirdiği utanç veren tiksindiren sömürüden mi bahsetmeli yoksa Dünya malına körü körüne bağlılığın yarattığı acizliği mi anlatmalıyız Kötü insanlar varoldukça iyi insanların mücadelesi bitmeyecek . Hırslarımız , kalplerde çiçekler açtırmıyorsa , kalbin rengi simsiyah gözükmeye mahkum olacak .
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,7bin okunma
456 syf.
·
Puan vermedi
TÜRK EDEBİYATININ EN İYİ ROMANLARINDAN
Londra bombalar altında kalmışken , sığınaktaki o muhabbetler insanların ölümle yüzyüze gelmeye nekadar da alışkın olduklarını gösteriyor . Bombalar yağarken dahi parayı düşünen otel sahibi , sosyalizmin tüm avrupayı esir alacağını söyleyen profesör , ve DÜNDAR'a hamile olduğunu söyleyen MARY . Diğer taraftan Balkanlarda Tükrlerin haklarını savunmak için kurulan TÜRKDİVİSİA örgütünün sırplar ve almanlarla mücadelesi , köylerde Sırplar tarafından tecavüze uğrayan , otobüslerinden indirilip kafalarına mermi yağdıran acımasız zihniyetler... Diğer yandan PAPAZ YUVAN'ın din ayrımı yapmaksızın insanlığa açtığı kucak: Bir annenin evlatlarının hepsine sarılması gibi bir ateistin bir imamla karşılıklı çay içip dostane sohbeti gibi. İsrailli vatandaşın filistinli vatandaşla kardeşçe konuşabilmesi gibi ... Faik Baysal sadece Balkanları anlatmakla kalmıyor okları biz okurların derin çizgilerine çekiyor . Belki de insanlık olarak kendimize şunu sormamız lazım : İnsana insan olarak yaklaşmayı ne derece öğrenebiliyor ve öğretebiliyoruz ? Sadece insan olarak kendimizi tanıtıp başkalarını da sadece insan olarak tanımayı ne derece başarabiliyoruz ? 1945 1950 yılları arasında bir avukatın sadece toprağı ve hayvanları sevdiği için çiftçilikle uğraşmasını yargılayan halkı , okumuş biri olduğu için çiftçilik yapmaması gerektiğini düşünen zihniyetlerii neden yıkmıyoruz? Bir Alman General neden 1950 yıllarında Balkanlardaki bu zihniyeti görünce bu zihniyetle alay ediyor ? Neden Türklerin geri kalmasını bu zihniyetin varlığına bağlıyor ? Bir Kilise ve Caminin yan yana olmasının önündeki engeller neler ?
Drina'da Son Gün
Drina'da Son GünFaik Baysal · Nemesis Kitap · 2013287 okunma