Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
70'li yıllar...
Okullarda okutulan, ama bir türlü öğretilemeyen İngilizce'yi "ilerletmek amacıyla birtakım yabancı mektup arkadaşları edinmek çok yaygındı. Dönem dönem okullarda, dünyanın dört bir tarafından mektup arkadaşı arayan gençlerin listeleri ve adresleri elden ele dolaşır, mektup arkadaşı arayanlar ülkelere veya adlara göre kendilerine bir mektup arkadaşı seçerlerdi.
Sayfa 447Kitabı okudu
Kanatlarım olsa sende çırpınırdı. Kıvranır can, sesinde gökyüzü arardı. Kirlenirken elden ele duygular Tenim ancak terinle yıkanırdı.. Gözlerin haziran, ellerin ayazdı. Unutulsa dünler, bugünler yaşanmazdı. Sen menevişlerken bahtımın karasını, Sevmek aşım olsa da sana doyulmazdı.
Reklam
Kalbini elden ele gezdirecek kadar çok sevmişti halbuki.
Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz,içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımda şu kadarcık kalıyor. Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte. Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel o başkası yok mu bir yanındakine veriyor derken karanfil elden ele Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle sana değiniyorum, sana sığınıyorum bu o değil bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk birleşiyoruz sessizce.
Yüklenir bir ülke oymak ve avul, Sel olur ordular, batıya akar. Uçar elden-ele bozkurtlu bayraklar. Emreder bir başbuğ sade ve vakur: - Vur! Bayrak aşkına vur!
Ölü bir kentin meydanında durup kırmızı ayakkabıları bağlıyorum... Bana ait değiller, Anneminler. Ona da annesinden kalmış. Bir aile yadigârı gibi elden ele geçmiş ama yüz kızartıcı mektuplarmışçasına gizlenmişler de. Ait oldukları evler ve sokaklar da gizlenmiş tıpkı bütün kadınlar gibi...
Sayfa 271Kitabı okudu
Reklam
24 Mayıs ateşkes günü
"Elbiselerinden kopardıkları düğmeleri bizim askerlere bir anı okarak veriyorlar, bunun karşılığında da kendileri için harp anısı istiyorlardı. O zaman bizim elbiselerin düğmeleri gizli (içten) olduğu için bir şeyler araştırmışlar, ufak para gibi anılar elden ele geçmişti. Bir yandan da çikolata, şeker ikram edip işaretle konuşmaya başlamışlardı." (Yarbay Fahrettin Bey)
Sayfa 121Kitabı okudu
zaten savaş dediğin gittikçe daha çok hırpalanan, berelenen eşyaların elden ele geçmesinden başka nedir ki?
De ki öyleyse: Ölümden başka her şey ödünçtür ödünç bir bıçak gibi elden ele gezen aşk da ve bir kadının ‘herkes bıçağını bende biledi’ demesinden daha kötüsü, bıçağını o kadında deneyen herkesten biri olmaktır, olsa olsa! Sen de denedin, ‘zor’ olduğu için aşkı yalnızca ondan istedin, oysa aşktan daha zoru, istemekti, bilmedin!
256 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
379 günde okudu
Nefes Kesici Bir Ritim
Bu kitabı nasıl tarif edebileceğimi, nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum. Nitekim anlatması da okuması kadar zor bir kitaptır diye düşünüyorum. Şahsi görüşüm bu elbette ama birkaç eleştiri okudum ve çoğunluk kitabın okunmasının çok zor olduğu yönündeydi. Bu sitedeki incelemelerde de birçok insanın kitabı yarım bıraktığını okudum, devam edin, zorlu
Dalgalar
DalgalarVirginia Woolf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,071 okunma
Reklam
AKIL İŞİ DEĞİL,AMA HAKLILIK PAYI ÇOK YÜKSEK;)
“Raylar trenlerin daimi yükü altında kim bilir ne hafakan içindedirler.paslanınca havanın etkisi diyorsunuz.sakın pas,demirin gözle görünür hale gelen hiddeti olmasın?? Para,elden ele geçe geçe veremlililerin solgunluğunu almıştır,bankaların kasalarına hapsedildiğinden beri altın,delilik belirtileri gösteriyor..”
Sayfa 216Kitabı okudu
Elden Ele
İmparatorluğun doğu yarısına verilen toprakların gelişimi farklı oldu. Doğu İmparatorluğu, sürekli küçülmesine (altıncı yüzyılda Iustinianus'un geçici fetihleri hariç) rağmen, 1453'de İstanbul Türkler tarafından fethedilene kadar varlığını sürdürdü; ama doğuda eski Roma eyaletlerinin çoğu, batı İspanya ve Afrika dahil, Müslüman oldu. Germenlerden farklı olarak Araplar, fethettikleri yerlerin dinini reddettiler, ama uygarlığını benimsediler. Doğu İmparatorluğunun uygarlığı Latin değil, Yunandı; bu nedenle, yedinci yüzyıldan on birinci yüzyıla kadar, Latin uygarlığına karşıt olarak, Yunan uygarlığından kalanları ve Yunan edebiyatını Doğu İmparatorluğu ile Araplar korudu. On birinci yüzyıldan itibaren, başlangıçta Mağrip etkisiyle batı, Yunan mirasından kaybettiklerini geri almaya başladı.
Sayfa 492 - Alfa
154 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Puşkin'in düello sonucu öldürülmesinin ardından yazdığı "Şairin Ölümü" adlı şiirinin Çarlık Rusyası'nda elden ele dolaşmasıyla bütün ilerici insanların beyinlerinde yer edinen Lermontov, o sıralar henüz 23 yaşında ve henüz hiç tanınmıyordu. "Şairin Ölümü" nün ortaya çıkışından sonra Kafkasya'da bir savaş alayına sürgüne gönderilen Lermontov'un, Kafkasya'nın doğası ve Kafkas halkının kültürü, büyükannesiyle birlikte yaptığı Kafkasya yolculuklarındaki çocukluk izlenimleriyle birleşerek eserlerinin yaratıcılığında etkili olmuştur. 19. yüzyıl başlarındaki dönemin ilerici yazarları ya idam edilmişler, ya sürgüne gönderilmişler, ya da suskunluğa ve küskünlüğe zorlanmışlardır. 19. yüzyılın ikinci yarısında ise gücünü duyuracak olan devrimci hareketler içinse henüz erkendir. İşte Lermontov, bu ara dönemde vermiştir eserlerini. Halk türkülerinin, Slav ve Kafkas kültürünün, doğa betimlemelerinin önemli yer tuttuğu şiirlerinde özgürlük, tutsaklık, yiğitlik ve aşk gibi duygulara ağırlık vermiştir. Seçme şiirlerinden, İblis ve Mtsıri adlı 2 poemasından oluşan eseri, İş Bankası Yayınları'ndan Rusça aslından Ataol Behramoğlu çevirisi ve yorumuyla okumak ayrıca keyifliydi. Kitapla kalın...
Hançer
HançerMihail Yuryeviç Lermontov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019389 okunma
Ele bulaşan kan belki temizlenebilir, ancak katı yürek hiçbir zaman yumuşamaz. Onun için oğlum,katı bir yürek, kanlı bir elden her zaman daha tehlikelidir.
296 syf.
5/10 puan verdi
Muhammet Yalçın Azizoğlu bu kitabı cüzzamlı hastaların yaşadıkları ve bizzat girdiği hastane ortamının zorluklarını ele alarak yazmış. Kitap şu satırlarla başlıyor: "Yaşanmış hayattan kesitler sunan bu romanda ki kişilerden biri de siz olsaydınız? Bu anlatıda yer yer empati yapmayı deneyebilirsiniz." Sayfaları geçtikçe okuduklarımı yüreğimde hissettim. Kitabı kapatıp Ya ben olasaydım? diye kendime sorduğum çok an oldu. Ana karakter Sabri etrafında gelişen olayları,cüzzamlı hastaların yaşayışları, gördükleri muameleleri, bir cezaevini andıran yüksek duvarlarla örülü hastanede gelen doktorların emekleri, hastaları topluma kazandırmak için yapılanları  duvarların yıkılışına kadar giden süreçte karşılaşılan zorlukları gözler önüne seriyor. Bu hastalık sadece bedenen değil ruhen açılan yaraların nasıl izler bıraktığını, insanların doğru bildiği bildiği yanlışları gösteren bir kitap. Bu kitabın amacını ve öğretilerinin çok kıymetli olduğunu söylemeliyim. Pek bilgi sahibi olmadığım bir hastalığa karşı çok fazla bilgi edindim. Başımıza gelmedikçe bir şeyleri idrak etmenin ne kadar zor olduğunu, ön yargının açtığı tahripleri ve daha nicelerini. Ama değinmeden geçemeyeceğim bir husus var. Olay geçişlerinin getirdiği kopukluklar çok fazlaydı. Her sayfada çokca bulunan yazım yanlışları ise cabası. Böyle bir kitabın daha dikkatli bir elden çıkmasını dilerdim. #kitapşuuru
Oğuzhan Saygılı
Oğuzhan Saygılı
Cüzzam Duvarlar Yıkılırken
Cüzzam Duvarlar YıkılırkenMuhammet Yalçın Azizoğlu · Telmih Kitap · 201923 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.