Ekrem Ataer'in kalemini okuyana kadar, benim için ülkemizde yetişen işinde son derece başarılı bir foto muhabiri idi...
"Aradığım Ara Güler" demiş Ekrem Ataer...
İyiki aradınız , bulduklarınızı bizlerle paylaştınız ve elimizden kayıp gitmesine ramak kala iyiki ona yetiştiniz. Siz Fatih beye biz de size minnettarız..
Picasso' dan Dali'ye , Nazım'dan Nesin'e, Castro'dan İnönü'ye... Kadrajıyla,
4 harpte savaş muhabirliği ile,
Bizzat kendisi tarafından keşfedilen şehir Aphrodisias' la,
6-7 eylül olaylarına tanıklığıyla,
Ağrı dağında Nuh'un gemisiyle,
Aşkları, özlemleri , arayışları, düşünceleriyle, Atatürk'ün sandalının arkasına takılıp giden yaramaz çocukluğuyla "Ara Güler"
Öyle samimi öyle kendine has bir üslubu var ki.. Salvador Dali'yi fotoğraflama anını bize kendine has üslubuyla aktarış şeklini hatırladıkça hala gülümsüyorum.. Yada dayısının kıyamet günü yaşayacağı olası sorunları... :)
Bu kitapla birlikte hem onu yakından tanıma fırsatıni buluyor hem eski İstanbul'u dinliyor hem de bir çok ders çıkarıyoruz.
Not: İzzet Çapa ile yaptığı röportajını da mutlaka okumanizi tavsiye ediyorum ...