Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Adam, kadıncağızı kapatıp gitmişti besbelli. Kadın bir kabahat işlemişti belki. Belki de acıyor, o yüzden bırakmıyor ama yanında da istemiyordu kusurlu gördüğü karısını adam. Düpedüz sadistin teki miydi yoksa? Öyle olmasa kadını en ücrada, adalıların bile unuttuğu yerdeki o eve tek başına koyup gider miydi? Ne büyük zalimlik, diye düşündü Ali. O, Banu’yu asla bırakmazdı böyle. Banu çıldırsa da, bağırsa da hep en yakınında olacak, onu hiç yalnız bırakmayacaktı. Söz verdi kendine.
ÖNDE PEYGAMBERİM Beş yüz yetmiş birde açtı güllerim İnsanlığa geldi can peygamberim Onunla vuslata erdi günlerim Önde peygamberim elimde kur’an Yol göstersin diye kitap getirdi
Reklam
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Ali Şeriati’nin gerçeklerle sizi rahatsız etmeye geldim demesi gibi Saadettin Merdin de dini konularla ilgili bilgileri Kur’an Işığı altında anlatarak, gerçekleri söyleyerek bolca miktarda rahatsızlık veriyor. O kadar çok bam teline basıyor ki, ben kitabı okurken ve alıntı paylaşırken filan gördüğüm tepkilerden tahmin ediyorum ki sitenin
İslam'ın Pavlusları -2
İslam'ın Pavlusları -2Saadettin Merdin · Araştırma Yayınları · 201527 okunma
54 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Tadı damağımda kalan bir dergi oldu yine. Kapak konusu Hasan Ali Toptaş'ın hayatını anlatan yazıda yaşadığı zorluklara rağmen nasıl bir yazar olduğunu heyecanla okuyacağınıza eminim. Dilek Atlı gerçekten çok iyi yansıtmış. Yazıların hepsi birbirinden güzeldi ama en beğendiklerimin arasında Safderun Kaan Murat Yanığın denemesi Platon ve Soktares'i anlatıyor. Ezgi Ayvalı'nın Açık Mektup'u gerçekten içinizdeki gel-gitleri harekete geçirecek kadar heyecan verici ve güçlüydü. Orta sayfada Berger, Ayhan, Tolstoy ve Camus'un sözleri vardı. Büşra Biçer'in Yeraltı filminin incelemesi sizi bir anda hayatın içinden koparıp alacak kadar iyiydi. Ve Nazlı Başaran'ın Ayla Algan röportajını büyük keyifle okudum ve güzel tecrübeler edindim. Mustafa Silici'nin İçselleştirimediklerim anlatısı gerçekten çarkların arasına sıkışmış insanı çok güzel tarif ediyordu. Son olarak Nurdan Uysal'ın Kitaplardan Filmlere bölümünde Distopik Filmleri (1984-Dava-Otomatik Portakal) konu alan yazısı oldukça doyurucuydu. Sonuç olarak dolu dolu bir sayıyı daha geride bıraktık. Daha ismini sayamadığım bir çok yazarın yazısı/şiirleri/anlatısı takdire şayandı. Ve çok keyif aldım. Tavsiye ediyorum okuyun.
KafkaOkur - Sayı 17 (Mayıs - Haziran 2017)
KafkaOkur - Sayı 17 (Mayıs - Haziran 2017)KafkaOkur Dergisi · Kafka Okur · 2017572 okunma
Bir zamanlar ayla konuşan bir kız varmış. Ayla konuşan kızlara özgü bir şekilde gizemli ve mükemmelmiş. Yan evde bir çocuk yaşarmış. Çocuk kızın her geçen yılla daha da mükemmel olmasını daha güzelleşmesini izlemiş. Ayın güzel kızın gizemini çözmesine yardım edip etmeyeceğine merak etmeye başlamış. O yüzden çocuk gökyüzüne bakmış. Ama aya odaklanamıyormuş. Yıldızlar dikkatini dağıtıyormuş. Yıldızlar hakkında çok fazla şarkı ve şiir yazılmış olması önemli değilmiş çünkü çocuk ne zaman kızı düşünse onları ışıltılı tutan kızmış gibi yıldızlar daha çok parlıyormuş. Bir gün çocuğun taşınması gerekmiş. Kızı yanında götürememiş o yüzden yıldızları götürmüş. Gece oenceresinden dışarı baktığında tek bir taneyle başlarmış. Tek bir yıldız. Çocuk yıldıza bir dilek tutarmış ve bu dilek kızın adı olurmuş. Kızın adını söyleyince ikinci bir yıldız belirirmiş. Çocuk yine kızın adını dilermiş ve yıldızlar dörde çıkarmış. Dört sekiz olmuş sekizde on altı. Böyle evrenin görüp görebileceği en büyük matematik denklemine kadar devam etmişler. Bir saat sonra gökyüzü o kadar çok yıldızla dolarmışki çocuğun komşuları uyanırmış. İnsanlar kimin gökyüzünü aydınlattığını merak edermiş. Kızı düşünen çocuk aydınlatıyormuş.
"Her işi, bütün yönetim yeteneği ve kişisel erdemleriyle çok iyi yetişmiş adamlara vermek, pek değerli ve tatlı bir dilek olmakla beraber, değil kendi toplumumuz için, dünyanın en ileri gitmiş ulusları için bile her çevre, her bölge ve her meslek sahibi tarafından saygıya değer görülecek bu kadar çok adam bulmak mümkün değildir. Hayali ve gerçek dışı düşünce ve iddialarla ülkenin dayanağı olacak tek kuvvet ( Türkiye Büyük Millet Meclisi ) ve örgütü yıpratacak engellemelere başvurmak, eğer cahilce bir delilik değilse bir ihanet olarak kabul edilmelidir. Yüksek şahsınızca da bilinir ki, ilerleme yolunda yapılacak her önemli girişimin kendine göre önemli sakıncaları vardır. Bu sakıncaların en aza indirilmesi için alınacak önlem ve yapılacak girişimlerde kusur etmemek gerekir."
Sayfa 406 - Türkiye İş Bankası Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
360 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Lüzum üzerine açıklama: Aşağıdaki bir taşlama (yergi,hiciv) denemesidir. Taşlama şiir şeklinde olsa da burada nesir tarzda bir özgünlük cesareti gösterilmektedir. Kitabı okuyanların daha çok lezzet alacağı düşünülmektedir. “Bir dal alıp çıkayım” ise derdiniz uyarıyorum: Yok öyle bir dünya, çooook uzun !!! Mide fesadı geçirtmeden
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
İnsanlığın Yıldızının Parladığı AnlarStefan Zweig · Zeplin Kitaplar · 20175,5bin okunma
277 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Selamünaleyküm gönül dostları… Kitabı okumaya başladığım andan itibaren nasıl bir inceleme yazacağım konusunda düşünmekteydim. Öyle ‘Güzeldi, tavsiye ederim’ gibi basit cümleler olmamalıydı. Çünkü bu kitaba ve bu büyük zata saygısızlık olacaktı. Şimdiden sürç-i lisan ettiysek af ola… “Seni, aşk sırrı gibi gizlemekteyim.” İşte bu cümle… Daha ilk
Deniz Gibi Ol
Deniz Gibi OlMevlana Celaleddin-i Rumi · Gece Kitaplığı · 201446 okunma
En büyük ilme ulaşamamanın, en azametli varlığa sahip olamamanın ıztırabını çekiyoruz. Daha çok sevemeyişimizin, hatta dilediğimiz kadar acı çekmemiş olduğumuzun ıztırabını çekiyoruz. Dilek, ıztırabla hamleler yaparak, daha büyük ıztırap için aşk duraklarında mest olup dinlenmek suretiyle bir sonsuzluğa, Allah'a doğru ilerliyor.
Sayfa 32 - Dergah
1.400 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.