Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünyada en sevmediğim şey, sabahtı. Ben bir Parisli kadar sabahtan nefret ederdim.
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime?.. Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere her kesten kaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım? Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak kendini boşaltması lazım...
Reklam
Başın için, o güzel, o hasret kaldığım Tanrının en güzel yapısı için, sevmediğim mısran yok! İnan canım, Ahmet Arif sana hiçbir zaman yalan söylemez. Büyük şairsin. “Yandım, yandım” işte sana ölümsüz bir mısrân. “Her şey kalakaldı suskun.” Şimdiki halim bu sevgilim.
Sayfa 108Kitabı okudu
Bestegül her sabah yaptığı gibi, o sabah da okula gitmek için evden ayrıldığında, kaderinin on üç diğer insanla birleşeceğini henüz bilmiyordu. O sabah metroya bindi ve son durağa kadar seyahat etti fakat son duraktan çıkamadı. Onunla beraber diğer on üç kişide metro istasyonunda mahsur kaldı ve o an ortak hikayelerinin ilk kalp atışı kulakları sağır etmeye başladı. Enkaz altında mücadele etmeleri gereken şeyler vardı. Açlık, susuzluk, özlem, keder, hüzün, ölüm... Kalpleri korkuyla çarparken ansızın aralarından biri öldü ve diğerleri de ilginç sebeplerle onu bir bir takip etti. Tüm bu ölümler kalplerinde ve beyinlerinde derin izler bırakırken, yapabildikleri tek şey enkaz altından kurtarılmayı beklemek oldu. Ağladığım ilk kitap oldu diyebilirim. Gözlerim dolardı çoğu zaman ama ağladığım olmamıştı hiç. Beni çok etkileyen bir kitap oldu. Özelliklede şuan yaşadığımız şeylere benzemesi... Orada yaşadıkları şeyler çok zordu. Onlarla beraber hissettim çoğu şeyi. Hepsinin ölümü çok korkunçtu ama Berfin'in ölümünü okurken çok etkilendim. Kitapta en sevmediğim karakterler Keskin ve Esra oldu. Melodi'yi seviyordum ama son bölümlerde yaptıklarından dolayı ondan biraz soğudum. Bestegül'ün iç sesleride çok komikti... Muh te şem bir eserdi..
Hayatta en sevmediğim şey, insanların umudunu kırmaktır...
Hayatta en sevmediğim şey, insanların umudunu kırmaktır... "Kırılan bir şey parça parçadır,eskiye dönmez hiçbir şey..."
Reklam
Yatağını Şaşıran Irmak
Böyle böyle birbirimizi önemsememeyi öğrendik. İnsanlardan en çok çocukları Hayvanlardan da atları sevdim. Ve çocuklar hariç sevmediğim hayvanları bile çoğunuzdan yakın buldum kendime. İnsanları sevemedim tabi kimse bunu mesele yapmadi. . . Yapacak bir şey yoktu,kitaplara sarıldım.
Sayfa 18 - ithakiKitabı okudu
İnsanlardan en çok çocukları hayvanlardan da atları sevdim. Ve çocuklar hariç sevmediğim hayvanları bile çoğunuzdan yakın buldum kendime. İnsanları sevemedim tabi kimse bunu mesele yapmadı. Hepinize karşı tektim ve elbette şansım çok azdı. Ben bu savaşı altı yedi yaşlarımda kaybettim. Yapacak bir şey yoktu, kitaplara sığındım...
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boş yere herkesten kaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım? Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak kendini boşaltması lazım.
Şimdi özgürüm ve hapishanede de özgürdüm, çünkü dünyada en fazla değer verdiğim şey ‘özgürlüktü.’ Elbette, sırf bu nedenle sevmediğim şarapları içtim, yapmak zorunda olmadığım ve bir daha asla yapmayacağım şeyleri yaptım, bunlar bedenimde ve ruhumda izler bıraktı, bir başkasını benim yaşama duyduğum arzuya ve çılgın tutkuya eşlik etmeye zorlamanın dışında yapacak hiçbir şey olmadığını anladığım zaman beni bağışlamalarını istediğim halde, bu bazılarını incitmek anlamına geliyordu. Acı dolu günleri inkâr etmiyorum; izlerini madalyalar gibi taşıyorum içimde. Özgürlüğün bedelinin çok yüksek olduğunu biliyorum, en az köleliğin bedeli kadar yüksek; aradaki tek fark özgürlüğün bedelini keyif ve gözyaşlarıyla karışmış bile olsa bir tebessümle ödüyorsunuz.
401 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.