Mustafa Kemal ısrarlarla vė âdeta emir almadan Sofya'dan Istanbul'a dönmüş, orduda vazife almaya gelmişti.
harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşayı da ziyareti usuldendi. Bu ziyareti şöyle anlatır:
«Biraz sonra Enver Paşa ile karşı karşıya bulunuyorduk. Enver Paşa, zayıf düşmüş, rengi solmuş bir haldeydi. Söze ben başladım:
- Biraz yoruldunuz.
- Yok, o kadar değil.
- Ne oldu?
- Çarpıştık. O kadar…
- Şimdi vaziyet nedir?
- Çok iyidir!…
Enver'i daha fazla üzmek istemedim. Kendi işime sözü getirdim:
- Teşekkür ederim. Numarası 9 olan bir tümene beni kumandan tayin buyurmuşsunuz. Bu tümen nerededir. Hangi kolordu ve ordunun emrinde bulunuyor?
- Ha, bunun için belki genelkurmayla görüşürseniz daha kati malumat alabilirsiniz.
- Pekiyi, o halde sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim. Genelkurmayla görüşürüm…» .
Karşılaşma biter. Ayrılış soğuktur. Ve Mustafa Kemal gidip kendisinin tayin edildiği tümeni öğrenmek isteyince de garip vaziyetler karşısında kalacaktır.
Çünkü ortada böyle bir tümeni bilen yoktur.
Ama ne var ki daha sonra derme catma nir tümen tümen kurulup Mustafa Kemal Gelibolu Yarımadası'na gidince, oradaki savaşlarda birtakım mucizeler olacak ve Çanakkale'den, bir Mustafa Kemal zuhur edecektir. Kaldı ki bu harbe girilmemesi için Mustafa Kemal, daha Sofya'dan Istanbul'a görüşlerini yazmıştır. Bu mektubu biraz ileride okuyacağız. Ama madem ki harbe sürüklenilmiştir. Mustafa Kemal ve ordunun bütün genç kadrosu ve kumandanları, vazifelerini yapacaklardır…