Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Benden İyi Köle mi Olur?
Bir gün üç beş Müslümanla oturmuş yemek yiyordu. Halk arasında utanmazlığı ve ahkâksızlığıyla bilinen bir kadın yanından geçti o sıra. "Şuna bak hele! Oturmuş da köle gibi yemek yiyor." diyerek laf attı. Tavrını değiştirmeden, kızmadan ve hafiften gülümseyerek kadına baktı. -Evet, benden iyi köle mi olur? Ben de, Allah'ın kölesiyim, dedi.
Sayfa 142 - Timaş Yay. , Haysemi, Mecmaü'z-Zevaid, 9/21Kitabı okuyor
·
Puan vermedi
Helooooo
Merhabaaa Spoilr var Tüm seri aynı yorum Serçe sevinç ve ceyhun Çapkın.Beni çok etkileyen bir kitap olmadı ayılıp bayılmadım ama kafa dağıtmak için arada bir okunabilecek Çerezlik bir kitap denilebilir ama genel olarak alışılmadık bir konuydu düşünülmüş bir konuydu o yüzden sevdim Onun dışında ceyhun çok iyiydi ceyhun gerçekten aşırı iyi yani aşırı aşırı aşırı iyi ama serçe için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çok her şeyi lafa vuruyordu hep kabaydı yani evet bazı yerler yumuşuyordu ama onun dışında hep kaba yani hep laf sokma odaklı o biraz sıktı birinci kitap çok iyiydi ikinci kitabı çok Zor bitirdim ama genel olarak fena değildi. kapak olarak ben cildli aldım bu arada ikisi de çok iyiydi hayatımda hiç bu kadar iyi cild görmemiştim çok sanat fışkırıyordu o yüzden sevdim kapağını yani dediğim gibi yenebilecek bir kitaptı böyle arada bir götürülecek kolay okunabilen yazımı falan edebi bir şey içermiyor bence öyle canınız sıkıldığında okuyun yani okutturmanıza da gerek yok ama size bağlı neyse bu kadarlık bir yorumum vardı umarım işinize yaramıştır Spoiler da şu bence Ceyhun’la buluştuğutuğunda o pembe giyinmemeliydi ve ayrıca hani bu kovuluyor ya kovulduğu gün bence çok çok daha farklı davranmalıydı evet olay çıkarsın da bilmiyorum öyle de çıkarmasın yine çok olay çıkarsın ama o tarzda çıkarmasın azaltsın demiyorum sadece o şekilde yapmasın diyorum bye bye.
Operatöre Bağlanıyorsunuz - 2
Operatöre Bağlanıyorsunuz - 2K. Kübra Berk · Ephesus yayınları · 20222,332 okunma
Reklam
Hayatta biriktirdiğim …
Dilden çıkanlar konuşulanlar neden önemli? Kelimelerin hayat bulma durumu var.. Kelimenin hay olma durumu değiştik.. Kelime ağızdan çıkınca bir ok gibidir yerini bulmadan sonu olmaz.. Bundan dolayıdır ki ya sus ya doğruyu söyle… Ve en güzel Doğru Dua dır En çirkin söz ise Bedduadır yerini bulmayanlar geri döner dedik… Duanın dönmesi ve Bedduanın
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Tık tık tık ! - Kim o? - Merhaba - Merhaba buyurun?
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Reklam
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
🍂 Sevgili bayan Milena'ya, Size önce Prag'dan, ardından da Meran'dan yazdığım kısacık mektuplarıma kesinlikle cevap beklemiyordum. Umduğum gibi karşılık yazmadınız da sevinmem gerek. Sessiz kaldığımız her gün iyi olduğumuzun işaretidir. Bu yüzden sevinmem gerek ki, iyi olduğunuzu bildiğim için. Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden
İsmet Özel'den İki Hatıra
Bir arkadaşım anlattı: İmam-hatip son sınıftayken, belediye otobüsünde İs- met Özel'i görmüş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüt ederken, aynı durakta inmişler. Bunun üzerine arkadaş cesaretini toplayıp sohbeti başlatımış. Laf, okul dan sonra hangi mesleği seçeceğine gelmiş. Arkadaş "si- nema-televizyon okumak istiyorum" deyince, İsmet Özel küfürlü bir ifade kullanıp sinirli bir şekilde sohbeti sona erdirmiş. Ayrılmışlar. Aradan bir sene kadar geçtikten sonra, arkadaş, bu kez sinema-televizyon bölümüne başlamış bir üniversite öğ- rencisi olarak İstiklal Marşı Derneği'ne uğramış. Konuşur- ken, dernekten bir yetkili, "Haaa, İsmet Abi'nin bahsettiği sensin demek!" demiş. Bu kadarla kalsa yine iyi. Karşılaşmalarından sonra, İs- met Özel, meğer televizyon programlarında filan da "Müs- lümanlar, kâfirlere özeniyor" deyip, bizim arkadaşı örnek vermeye de başlamış. İkinci hatıra da, yine bir arkadaştan: İsmet Özel'le -yine- otobüste karşılaşmışlar. Çocuk ha- fif şok geçirmiş, kitaplarını ve şiirlerini hayranlıkla okudu- ğu adamı karşısında görünce. Aynı durakta inmişler. Arka- daş herhalde heyecandan fazla dikkatli bakmış olmalı ki, İsmet Özel, "Evet, ben oyum" deyip hızlı adımlarla uzak laşmış. Velhasıl, şairler "farklı" adamlar.
Sayfa 136Kitabı okudu
Haksız isyanlar
Sen sürekli bir işte çalışmamışsın, girmiş çıkmışsın, boşta kalmışsın, gelir sabitken gideri ha bire artırmışsın, üç emekli maaşı alsan geçinemez zengin görünme hastalığına yakalanmışsın. Her türlü hile hurdaya göz yummuş bizzat bulaşmışsın. Örneğin; işverenin primini eksik göstermiş, sen de günlük hesapçı olduğun için buna ses etmemişsin. Yetmez tabii o para sana çünkü eksik. Evet eksik, helali eksik. Adam tutmuş 40'lı yaşta seni emekli etmiş. 40 sene bu maaşı alacaksın öleceksin, 20 sene karın alacak o ölecek, kocasından anlaşmalı boşanan kızın da 50 sene alacak. Senin o abarttığın çalışma hayatın devlete +100 sene yük getirecek. Sen çalışırken aldığın parayı emekliyken de almak istiyorsan gençsin, sağlığın yerinde çalış, çabala kardeşim. Maaşını asgari ücretle kıyaslama, o hakkı onlar alın teriyle aldılar ve hala da yetersiz. Sen 30 sene bilfiil çalışmış fakülte mezunu adamla maaşını ne kıyaslarsın, sen ucundan devlet kıyağı ile emekli olmuşsun. Tutturmuşsun 'Ben de emekliyim, o da emekli' türküsü. Laf cambazlığıyla eşitlenemez bu konu. İyi de senin emek ne kadar, onun emek ne kadar? Neyse, çok söylenecek şey var da, gerek yok..."
"MEÂL+BATILI FİLOZOF=İSLÂM" eşittir İFLAS...
Caner Taslaman’ın dini yarım ama oratoryosu fena değil… Hocası dandik olmasa daha iyi işler de yapabilir aslında… Ama dine savaş açmış bir dindarlıkla varılacak bir yer var mıdır? Tasavvuf olmayınca sanat da kaba saba oluyor; ama önemli olan olması derseniz, evet olmuş. Yaratılmışların Tekâmülü’nü yazarken, bu hususlarda popüler biri olduğu için Caner Taslaman’ı da okudum. Çok komik bir din algısı var. Tekâmül konusunda inançlı birkaç laf edecek, ama İslâm mütefekkirlerinin, mutasavvıflarının tespitlerine dönüp bakmak, onun din idrakına ters. Meâl + Batılı düşünür = İslâmoğlu dindarlığı. Lan o Batılı düşünür zaten Mevlana’dan almış o sözü; ama Mevlana söyleyince dine aykırı, Diderot söyleyince dine uygun! İşte böyle saçma bir din idrakının ürünü olan bu sanat faaliyetine de yoklukta gideri var diye tebessümle bakıyoruz. Şimdi bakın, çağın İslâm tefekkürü formülü şudur: İslâm tasavvufu karşısında Batı tefekkürünü hesaba çekmek, birinciye nüfûz ederken ikinciyi aslîleştirmek… Bu idraka eremeyen İslâmî fikir ve sanat girişimi, yarım kalmaya mahkûmdur. “Meal + Batılı filozof = İslâm”, eşittir iflâs. Çağın İslâm diyalektiğinin, İbda diyalektiğinin icapları kavranmamışsa, İslâmî fikir ve sanat, ilcaî fikir ve sanat girişimine döner. İlcaî demek kötü demek değildir; ama rastgeledir, nisbetsizdir, içinden incisi düşmüş istiridye gibidir; kıymeti az olur.
Selim Gürselgil
Selim Gürselgil
, adimlardergisi.com 11 Mart 2024
1.050 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.