Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Violet... Neden bizden biri ona zorla limon yedirmiş gibi göründüğünü bilmiyorsun, değil mi?" "Daha önce, şey, kafasının kıçında olduğunu söylemiş olabilirim. Herkesin önünde." "Tanrı aşkına!" "Sen de öyle düşünüyorsun!" "Evet, ama içimden. Artık çocuk değiliz. Yakında Kral olacak, büyük K ile Kral." "Dinlemezse büyük K ile Kurbağa beyinli olacak..."
“Aşık olduğun kızdan bahset bana,” dedi. Yapamazdım, bir kadınla birlikte olup başka bir kadına duyduğum hayranlıktan söz edemezdim. Belki de bu yüzden “Güzel mi?” diye sordu. Güzel olduğunu söyledim. Belki de bu yüzden, “Seni seviyor mu?” diye sordu. Beni sevmediğini söyledim. Yüreğim ağzıma geldi birden çünkü giderek sormasını istediğim şeye yaklaşıyordu, o alnımı okşarken soruyu bekledim. “Peki neden sevmiyor seni?” Sormuştu işte. Cevabını verebilirdim ve herşey açığa çıkmış olurdu, ama “Sevmiyor işte, hepsi bu,” demekle yetindim. “Başkasını sevdiği için mi?” “Bilmiyorum. Belki.” Ona belki, buna belki, sorular, sorular, karanlıkla el yordamı ile Arturo Bandini’nin şehvetini arayan yaralı ve bilge kadın, bir sıcak soğuk oyunu, Bandini sırrını ele vermeye istekli. “Adı ne?” “Camilla,” dedim. Doğrulup ağzıma dokundu. “Öyle yalnızım ki,” dedi. “O olduğumu hayal et.” “Evet,” dedim. “Sen o’sun. Adın Camilla.” Kollarımı açtım ve kendini göğsüme bıraktı. “Adım Camilla,” dedi. “Çok güzelsin,” dedim. “Bir Maya prensesisin.” “Prenses Camilla’yım.”
Reklam
Neden bir ilişki ?
Evet, neden? Başka bir acıyı dindirmek için mi, boşluğu doldurmak için mi, başka bir aşkın üstesinden gelebilmek için mi, yalnız kalmamak için mi, hiç olmasındansa bir ilişki olması daha iyi diye mi, seks için mi, yalnızlık korkusundan mı? Neden ?
Sayfa 159 - Destek yayıneviKitabı okuyor
Güzellik değerlidir, ama ben daha önce değerini hiç bilememişim. Güzelliği anlamsız bir şey, şiirden akıldan yoksun, sadece güzellik olarak kabul etmişim. Güzellik hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Oysa şimdi biliyorum, daha doğrusu öğrenmeye başlıyorum. Şu çimler, artık onların neden çim olduğunu, güneşin yağmurun ve toprağın gizli kimyalarıyla onları bu hale nasıl getirdiğini bildiğim için daha güzel geliyor. Çünkü çimlerin hayat hikayesini büyük bir romans var ve hatta, evet, macera da var. Bunu düşünmek bana heyecan veriyor. Kuvvetin ve maddenin karşılıklı oyununu ve müthiş mücadelesini görünce, çimler üzerine bir destan yazabilirmişim gibi geliyor.
"- Hiçbir neden kabul edilmiyor! -dedi.- Yalan söylemiyorum!.. Sana onların kitaplarını gösterebilirim: Onlara göre her aksaklık, çevrenin bozukluğundan kaynaklanıyor, hepsi bu! En sevdikleri laf bu! Yani eğer toplumsal düzen yoluna konulacak olursa, bir anda bütün suçlar yok oluverecek; çünkü ortada protesto edecek bir şey kalmayacak. Ve
20.Bölüm : İlk Röportaj
"Herkese merhabalar, ben Kumru Sonat.'' diye mırıldandım, "Bir diğer deyişle, 889." Gülümsedim ve derin bir nefes aldım. "Şimdi sizlerden gelen birkaç popüler soruyu yanıtlayacağım. Umarım istediğiniz cevapları verebilirim." Ekrana merakla baktım ve karşıma gelen ilk soruyu okumaya başladım. "İlk sorumuzu okuyorum,'' diye mırıldandığım an ellerimin titrediğini fark ettim, "Sevgili 889, sana beyaz çok yakışıyor, neden hep siyah giyiyorsun?" Güldüm ve ellerimle üzerimdeki kıyafetleri gösterdim. "Bugün bu sorunun geleceğini hissetmişim sanki... Bundan sonra daha çok beyaz giyeceğim, söz. Pekala, şimdi diğer soruya geçiyorum. Evet..." diyerek gözlerimi kısarak ekrana baktım ve diğer soruyu okumaya başladım.
Reklam
"Belki de bir kelebeği kovalıyorlardır." "Belki." "Ama sonra aşağı inemiyorlar." "Aynen öyle." "Ama neden atlamıyorlar? Kediler çok ileri ve uzağa atlayabilir." "Peki Mafalda, sana doğruyu söyleyeceğim. Kediler kiraz ağacından aşağı inemezler çünkü korkarlar." Ona doğru eğilip ayaklarımı karanlıkta salladım. "Neden korkuyorlar?" "Düşmekten ve kendilerine zarar vermekten." "Yani ölmekten mi?" "Evet."
Sayfa 192Kitabı okudu
"Yani şimdi sen diyorsun ki ?..." "Burayı halklarından bilerek sakladıklarını mı ? Evet." "Neden ?" "Nefret. Korku. Kıskançlık." Kaşlarımı çattım. "Anladığımdan emin değilim." "Yok edilemeyecek veya işgal edilemeyecek olanın gizlenmesi gerekir, yoksa hükümdar yeterince güçlü görünmez."
Olimpos YayınlarıKitabı okuyor
"O günlerde çok şey değişti. Ne kadar olağanüstüydü… Değişim… Evet, kesinlikle mistik ve mucizevi. Yanlış insanı öldürecektim. Kendimi öldürmek suretiyle gerçek suçlularla ödeşmek ve onları suçlamak hakikaten delilik. Eğer bir öldürme eylemi olacaksa, bırakın doğru düzgün olsun. Kendimi öldürmem cinayet anlamına gelir… Masum bir bireyin infaz edilmesi… En iyi ihtimalle, bir kenarda duran masum bir insanın öldürülmesi. Öldürülmesi gereken kesinlikle ben değilim; çünkü bir yaşam amacı bulamadım. Birkaç günde gerçekleşen bu değişim o kadar inanılmaz ve olağanüstü ki… Fevkalade! Bu değişimin büyüklüğü henüz tam olarak kavranamadı sanırım. Tam anlamıyla asimile olmam, geçmişteki ümitsiz halimi görmem zaman alacak. Muhtemelen o zaman bile durum şimdiki kadar basit görünecek: hayatımın anlamı yoktu. Para, arabalar, evler ve diğer bütün oyuncaklar sizi nereye kadar idare eder? İnsanın hayatında esaslı bir şeyler olmalı; uyanmak, yıkanmak, giyinmek, yemek, günü değerlendirmek, insanlarla kaynaşmak ve gerekeni yapmak için bir neden. İnsan bir şekilde dünyaya katkıda bulunmalı; aksi halde hayat anlamsız olmaktan da beter… Evet, sanırım müstehcen bir şakadan başka bir şey değil. Öyle ama gülen kim? Evet, kesinlikle, bir emekçi aldığı parayı ve sahip olduğu huzuru hak ediyor ve yaşam sevinci, hizmetle geçen bir hayatın münasip sonucu… İyi yaşanmış bir hayat… Hımmm, evet, evet tabii, sistemde kazara meydana gelen bir aksaklık… Hayat gerçekten harika…”
“Her iktidar adam öldürür mü?” “Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenmeyen iktidar.” “Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?” “Öyle şey olmaz!” “Neden?” Acı bir gülümsemeyle açıkladı: “İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.”
Sayfa 195 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
Kenneth: "Bir gün odamdayken iki muhterem beyefendi gelip Muhammed Gül ile konuştular. Biri caminin imamı ve diğeri de din adamıydı. Peştuca konuşuyor ve bana bakıyorlardı. 'Namaz kıldığını duyduk' dediler. Muhammed Gül de, 'Evet, kılıyor' dedi. 'İslam'a girdi mi? Neden camiye gelmiyor?' Muhammed Gül biraz
Sayfa 217
Ertesi gün çete başka bir kervana saldırdı. Her şey olup bittikten sonra kervandan bir yolcu öğle yemeğini yiyen haydutların yanına gitti. "Elebaşınız kim?" diye sordu. "Nehrin kıyısındaki şu ağacın arkasında bir adam yok mu; işte o. Şu namaz kılan," dedi eşkıyalardan biri. Yolcunun kafası karıştı; "Ama namaz vakti
Sayfa 54
"Seni neden gönderdiğimi biliyor musun?” diye sordum ona. “Evet,” diye hıçkırdı Nessa. “Çünkü beni seviyorsun."
Sonra bu fakir işçilere köpek muamelesini yapmaya neden lüzum görüyorlardı? Evet, Allah onları bir kere fıkara yaratmıştı, bunda kimsenin kabahati yoktu, fakat onlar böyle yaratılmışlar diye niçin tepelerine binmeli, onları adam yerine koymaktan niçin çekinmeliydi? Ya Allah bu ağaları ve ağazadeleri de fıkara yaratsaydı? O zaman kendilerine aynı muamelenin yapılmasını isteyecekler miydi?
"Evin dilini de anlıyormuşsunuz?" "Evet?""Mesela pencereler... şu an bir şey diyorlar mı?" “Onu hatırlamıyorlar bile..." "Öyle mi? Neden? Yaşarken hiç dışarı bakmadığı için mi?” "Hayır, ölürken bile sırtını onlara döndüğü için."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.