Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- Ey ahali! Binüçyüzdokuzlular iki gün sonra askerlik şubesine teslim olacaklar! Sözleriyle Topal Ali'nin yüreğine sanki bir yıldırım düştü. Büyük oğlu Süleyman binüçyüzdokuz doğumluydu. Bakışları, dizinden kesilmiş ayağına kaydı. Aziziye Tabyaları'ndaki kanlı boğuşmadan sonra düşmanı kovalarken bir mermi diz kapağını parçalamıştı!
Sayfa 9 - ötükenKitabı okuyor
Ey ahali, kime kalmış ki bu dünya! Evet, iyi yerdir ve benzer mezraya Allah vermiş onu hayırlar yapmaya Kimse dünyaya iki defa gelmez Güzel talih her gün yaver gitmez Sen şimdiden al azığının tedbirini Ahret azığı için çabuk tut sen elini Dünya bir şehirdir, dünya bir çarşıdır Dünya taze bir gelin değildir, yaşlıdır
Sayfa 25 - Kültür ve Sanat Yayınları
Reklam
Tellâl bağırıyor:
"Ey ahali, duyduk duymadık demeyin!.."
Sayfa 165 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Kudüs Fatihi, ölüm döşeğindeyken, emri gereğince şehre dağıtılan münadiler, mızrağa geçirilmiş kefenini göstererek şu ibret yüklü sözü haykırmışlardı: “Ey ahali!.. Şarkın hâkimi Sultan Selahaddin ölmek üzeredir. Ahirete ancak şu bez parçasını götürebilecektir. Öyleyse, Allah’a kullukta gevşeklik göstermeyin!..”
Ey ahali bulan var mı, gören var mı İyiye doğruya güzele selam durulacaktır.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
Bir gün elinde alev alev bir meşale ile ve gündüz gö­züyle, sokak aralarından koşarak geçen Diyojen'i gören halk: "Üstadım, bu neyin nesi? Elinde yanan çıra parçasıyla böyle nereye koşuyorsun?" der. Diyojen cevap verir: "Denize saldırıyorum." Şaşıran ahali: ·Ama nasıl olur, elindeki bu küçük ateşle sen koskoca denize ne yapabilirsin ki?" Diyojen'in cevabı hazırdır: "Hiçbir şey yapamasam bile, daldırınca, coz diye bağırtırım."
Nice ülkeler ve diyarlar gezdim, ey ahali. Mutluluğu hep dışarılarda aradım. Ancak artık şunu biliyorum ki, mutluluk gezdiğim gördüğüm yerlerde değil. Dışarıda değil mutluluk. Belki kendi içimde bir yerde, belki hayata bakış açımda ya da gösterdiğim hoşgörüde... Belki de küçücük kalbimin içinde sakladığım sonsuz sevgide. Kısacası mutluluk içimde bir yerde..."
Ey ahali ! Şu kasrın meliki olan seyyidimiz, bu şeylerin izharıyla ve bu sarayı yapmasıyla, kendini size tanıttırmak istiyor. Siz dahi onu tanıyınız ve güzelce tanımağa çalışınız. Hem şu tezyinatla kendini size sevdirmek istiyor. Siz dahi onun san'atını takdir ve işlerini istihsan ile kendinizi ona sevdiriniz. Hem bu gördüğünüz ihsanat ile, size muhabbetini gösteriyor. Siz dahi itaat ile ona muhabbet ediniz. Hem şu görünen in'am ve ikramlar ile, size şefkatini ve merhametini gösteriyor. Siz dahi şükür ile ona hürmet ediniz.
Reklam
"birden ikiye ancak, 'ne olacağı'nı ve 'ne istediğimizi' bilerek varabileceğimizi" tekrarlayıp durarak, bunları kulaklara adeta "borazan"la sokmaktan bıksa da .. kendisi de kendi tavsiyesini dinleyebileceğini, evet, üzerine set çekebileceğini, "ben sizin için neydim ve siz benim için neydiniz" konusunu unutabileceğini düşündü... Lideri olmayan kalabalığın bir değeri olmadığı gibi, güven olmadan -evinin kapısından girerken- lider de felç olmuş sayılacağından "bunun o kadar da fena bir insan kaynağı olmadığı”nı kabul etmesi gerektiğini düşünerek, "kendisinin de bildiğiniz liderlerden olmadığı"nı düşüncesine ekledi. ... içinden, "İyi olacağız, ey ahali," diye geçirdi ve sonra, eğer işler yolunda giderse "tasma gevşeyip, başkan yumuşayabilirdi"... ve istediği her şey de artık onundu... Kendisinden çalınanları geri almış, umduğu her şeyi elde etmiş, en önemlisi olan iktidar artık eline geçmiş, başarılarının "tacı" da -duygusallaşarak odasına girdi- kelimenin gerçek anlamıyla "kucağına düşmüştü. . .
Sayfa 354 - Can YayınlarıKitabı okudu
İki Arşınlık Kefen
Şimdi bu sırığı alıp Şam'ın bütün sokaklarını gezdirin ve her geçtiğiniz yerde şöyle seslenin; - Ey ahali, hükümdarımız Selahaddin Eyyubi bilirsiniz ya! İşte o, sahip olduğu bunca Servet ve hazinelerin hepsini burada bırakıp, şu sırığın ucundaki iki arşınlık kefenden başka bir şey götüremiyor.
Duyduk duymadık demeyin Bir çocuk kayboldu Elinde defne dalı Parmakları tanyeri Saçlan darma dağınık Dalganır yağmur içinde Bulup getirene Görüp haber verene Aydınlık yepyeni bir dünya verilecektir. Ey ahali bulan var mı, gören var mı İyiye doğruya güzele selam durulacaktır.
Selahattin Eyyubi
57 yaşındaki Sultan'ın son nefesini vermeden son sözleri ve emri şu oldu: "Kapımın önündeki devlet bayrağını kaldırıp onun yerine aynı direğe kefenimi bayrak edinin. Ayrıca, bu garip ve hazin bir iş için memur ettiğim bayraktar da avazı (sesi) çıktığı kadar haykırarak şu hakikati ilan etsin: Ey ahali Sultan Selahattin'in dünya saltanatından ve dünyadaki fetihlerinde ahirete götüreceği işte bu kefenden ibarettir. Bakın ve ibret alın..."
722 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.