Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İki Şehrin Hikayesi, Charles Dickens
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana -sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.
Alıntı / Kısa Özet (ilgilisine)
Antik Yunan Mitolojisine göre başlangıçta kadınlar yoktu, toplumu sadece erkekler oluşturuyordu.Kadının yaratılması ise Titan soyundan olan Prometheus’un ateşi tanrılardan çalıp gizlice insanlara vermesinin ardından, baş tanrı Zeus bu olaya çok sinirlenir ve erkeklerden oluşan bu topluma ceza olarak kadını yaratmaya karar verir. Baş tanrı Zeus,
Reklam
Yaşam tarzım, sizin hoşunuza gidebilir ya da gitmeyebilir, ama benim için hiç fark etmez, beni tanımak istiyorsanız saygı göstermek zorundasınız.
"Senin istediğin gibi yaşamaya hakkın olduğuna ben inanıyorum. İster on beş isterse elli bir yaşında ol, fark etmez. Fakat maalesef bu toplumdaki diğer insanların fikirleriyle örtüşmeyebilir. Üstelik eğer bu noktada 'Kimseye hiçbir şey açıklamak istemiyorum. Beni rahat bırakın' seçeneğini kullanırsan, bundan sonra sürekli polisten ve toplumdan kaçarak yaşamak zorunda kalırsın ve bu da bir hayli zor bir yaşam olur. Henüz on beş yaşındasın ve önünde uzun bir yol var. Yine de kararın bu mu?"
Sayfa 330Kitabı okudu
..onur başkalarının bizim değerimiz hakkındaki görüşlerine değil, sadece ve sadece böyle bir görüşün dile getirilişine dayanmaktadır; dile getirilen bu görüşün bir temeli olup olmayışı bir yana, böyle bir görüşün var olup olmadığı bile fark etmez. Buna göre, başkaları, yaşam tarzımız yüzünden hakkımızda istedikleri kadar kötü düşünceler beslesinler, istedikleri kadar bizi hor görsünler, içlerinden biri bu görüşü yüksek sesle dile getirmediği sürece, bu görüşün onura kesinlikle bir zararı dokunmaz.
Sayfa 35 - Dördüncü Bölüm Bir Kimsenin Temsil Ettiği Üzerine
İki kelimede bir kanıt, kanıt diye aranıp duruyorlar. Kanıt olmazsa adaletsizliği cezalandıramazlar. Üstelik kanıta benzer bir şeyler bulduklarında, kanunlardan aldıkları o büyük özgüvenle -kaç kişi olduğu fark etmez- insanları ölüme yolluyorlar.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
- Hep arayacaksın sen. Ya resim, ya kitap ... - Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı. -Anlamadım. - Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin,"- Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülü­ğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi!
“Boşluğa söylerim ben sözümü hava yutar onu kuşlar geçer ötesinden berisinden yılan sezer akrep duyar kurt bilir insan her şeyin az öncesidir Boşluklar olmasa kimse ulaşamaz kavuşmuşsak vardığımız kendimizdir bağrına yakın olana hasret duyar insan bir erkek bir kadının az öncesidir Ruhun da cama kenarı var dinç olan açar yorgun olan çeker perdeleri hiç fark etmez uzak ya da yakın her yol ölümden az öncesidir.”
Sanat
Sevişme hazzını sevişme dışında aramanın adıdır sanat. Biçimi ve yöntemi fark etmez; her sanatsal uğraşın nihai hedefi boşalmaktır.
Saygı Önemli
Yaşam tarzım, sizin hoşunuza gidebilir ya da gitmeyebilir ama benim için hiç fark etmez, beni tanımak is­tiyorsanız saygı göstermek zorundasınız.
Reklam
...insanın ötekilerin elverişli görüşlerini fark eder etmez ve gururu bir biçimde okşanır okşanmaz neden içten içe sevindiğini açıklamak zordur. Nasıl ki bir kediyi okşadığımızda engel olamayacağımız bir biçimde mırlamaya başlarsa, iddialı olduğu alanda övülen bir insanın yüzünü de, övgü apaçık yalan olsa bile tatlı bir sevinç kaplar.
Sayfa 1 - Dördüncü Bölüm Bir Kimsenin, Neyi Temsil Ettiği Üzerine
Sizin dünyanız benim dünyama uymuyor. Ve ben sizi reddediyorum. Siz de beni reddedebilirsiniz, fark etmez.
Sevmişim sevilmişim fark etmez.Ben yolun yarısında terk edilmişim bundan daha önemlisi olmayacak.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.