Fikirlerimize, düşüncelerimize ya da adet ve geleneklerimize, hatta bazı alışkanlıklarımıza uymadıkları, onları anlamadığımız ya da bize ne gibi faydalar sağladığını bilmediğimiz için, bazı şeyler ilk bakışta bize anlamsız görünebilir. Aslında belki de bunlar, bizim göremediğimiz ya da anlamadığımız daha geniş bir bağlamda anlam ifade ediyor olabiliyor ya da bizim tasavvur ettiğimizden farklı nedenlerle, başka bir açıdan önemli olabilir. Bir şeyin bize anlamsız görünmesi, ilk anda önyargılı olmamıza zemin hazırlar. Oysa her durumda kendimizi karşısındakinin yerine koyup bir değerlendirme yapmak da böyle bir aşamada faydalı bir araştırma olacaktır. İnsanın başkasını yargılamadan önce, aynada kendine bir bakması gerektiğini, bir şey hakkında yargıya varmadan önce zihnimizde tartıp biçmek bu yüzden büyük önem taşır.
Sayfa 16 - Az KitapKitabı okuyor
Ebrar 2126
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
YAŞAM UZUNDUR AMA İYİ DEĞERLENDİRİRSENİZ
Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek.. Hayattaki gayemiz budur!
İlber Ortaylı 'nın en beğendiğim eserlerinden biri oldu kuşkusuz. İnsanın yaşamına anlam katma çabalarında atılması geren adımları
Bu kitap neredeyse benim elimden çıkmış gibi…
Tanrı inancına dayanan düşünce biçimlerinin neredeyse tamamı, ahlâki kuralların “dünya dışı” bir kaynaktan insana öğretildiği ve ahlâki değerlerin tanrısal kökenli olduğu konusunda birleşirler. Tanrı tanımaz (ateist) yahut bilinmezci (agnostik) görüşler gibi akımlarda ise ahlâkın göreceliği, doğal kökenleri ve diğer canlılardaki ahlâki davranış
A.T Mühürlenmiş Zaman
Insanoğlu bıkıp usanmadan, kendisiyle dünya arasında bir ilişki kurar, bu dünyayı sahiplenmek, sezgisel olarak algıladığı idealiyle bu dünya arasında bir uyum sağlamak için yanıp tutuşur. Bu isteğin yerine geti- rilemez olması, insanların hoşnutsuzluğunun ve kendi benliğindeki eksikliğin yarattığı acının bitip tükenmeyen bir kaynağını oluşturur.
Fosforlu Cevriye Suat Derviş'in okuduğum ilk kitabıydı ve kesinlike de son olmayacak. Bu kitap üzerine pek çok farklı açıdan ele alınarak bir değerlendirme yazılabilir çünkü kitapta yazar Cevriye'yi çok boyutlu olarak bize sunuyor. Cevriye hayat kadınlığı yapan bir kadın ama yazarın çizdiği portresi o kadar derinlemesine ki onun bütün acılarını, hüzünlerini hissederek empati yapabiliyorsunuz. Cevriye hayatı ve yaşamayı çok seviyor, koşullar ne olursa olsun ümidini kaybetmiyor. Sevdiğimde tam seviyor tıpkı "onu" sevdiği gibi. O ona hayatında ilk defa değer verdiğini hissettiren ilk erkek bu yüzden de Cevriye'nin aşık olduğu tek erkek. Hayatın farklı yerlerinde karşısına çıkan diğer erkeklerin aksine ismini dahi bilmediği bu erkek Cevriye'de daha önce kendisinin bile farkında olmadığı duyguların uyanmasına sebep oluyor. Cevriye onun yanındayken en masum halinde olmak istiyor, ona kimseye anlatmadığı çocukluğundan bahsediyor, sözlerini özenle seçiyor. Cevriye bu sevgi sayesinde değişiyor.
Hikaye bütün bu süreci başarılı şekilde ele alıyor, Cevriye'nin iç dünyasını okura sunuyor. Aynı zamanda bahsetmeden geçemeyeceğim Barba, Top Melahat, Sümbül Dudu gibi yan kararterler de hikayeye renk katarak anlatımı destekliyor.
Suat Derviş 
Fosforlu Cevriye
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020126,8bin okunma
