Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Faruk

Faruk
@farukg
Sıkı Okur
Sadece kitap incelemeleri yaptığım kişisel hesabımdır.
Üniversite
79 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
Parla Küçük Yıldız !
Karanlıkta ışığın parlıyor. Bilmiyorum, Nereden geliyor. Çok yakındaymış gibi görünüyor, oysa o kadar uzak ki.. Adını bile bilmiyorum, Ama ne olursan ol; Parla, parla küçük yıldız !
Reklam
Yüzbaşı Nemescek
Odanın bir köşesinde minik bir yatakta küçük yüzbaşı yatıyordu ; Yüzü hastalığın ateşinden alev alevdi. Zor nefes alıyordu. Rüzgar, odanın camlarını tıkırdattı, gaz lambasının alevini titretti. Çelimsiz kadın, oğlunun üzerindeki yorganı düzeltti. - Rüzgar esiyor, oğlum. Yüzbaşı ise yüzünde kederli bir tebessümle fısıldadı : - Arsa'dan bu tarafa doğru esiyor. Canım Arsa'mdan bu tarafa doğru...
Para parayı, fakirlik de fakirliği çeker. Eğitim daha fazla eğitimi, cehalet daha fazla cehaleti doğurur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kapitalist dünya
“Uruk şehrinden kil tablet.Aşağı yukarı MÖ 3400–3000 .”Kushim” belirli bir kişinin adı olabilceği gibi, bir idarei görevin ismi de olabilir. Eğer bu birinin ismiyse tarihte adı bilinen ilk insan Kushim olabilir! Tarihteki eski insanlara verilmiş tüm isimler(Neandertaller, Natuflar, Chauvet Mağarası, Göbekli Tepe) modern icatlardır. Örneğin, Göbekli Tepe’yi inşa edenlerin oraya ne dediğini bilmiyoruz. Yazının ortaya çıkmasıyla birlikte tarihi, o dönemin yaşayanlarının gözünden okuyabilmeye başladık. Kushim’in komşuları onu çağırdığında gerçekten de “Kushim” diye bağırmış olabilirler. Tarihte adı yazılmış ilk insanın peygamber, şair veya büyük bir komutan değil de bir muhasebeci olması çok anlamlıdır.”
“Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir, adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olamayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek, bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir. Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç adalete karşı çıkıp, kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.”
Reklam
"....Aklına Nana’nın bir keresinde söylediği şey geldi. Her bir kar tanesinin, dünyanın bir yerinde haksızlığa uğrayan bir kadının ağzından dökülen bir ‘ah’ olduğu… Bütün bu iç geçirmeler gökyüzüne yükseliyor, bulutlar halinde toplanıyor, sonra minicik parçalara bölünüp, sessizce aşağıya, insanların üzerine yağıyordu. Bütün bunlar, bizim gibi kadınların neler çektiğinin göstergesi demişti… Başımıza gelen her şeye nasıl da sessizce katlandığımızın…”
"Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz! Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Anlamsızlık
İnançla inançsızlık arasında sürekli dolaşıyorum. Sonsuzluk kavramı beni korkutuyor. 5 milyon yıl içinde benim 30 senelik ömrüm nedir ki ? Ayrıca bu ömrü 6 milyar insanla paylaşıyorum. Ben kimim o sonsuzluk içinde ? O kadar önemsizsem, mutsuzluğum niye var ? Onu bertaraf edersem, mutluluğumu da bertaraf edeceğim.
Hep kitapKitabı okudu
Erdal
Annem üzülüyor, bir akrabamızı asacaklarmış. '' Aptal çocuk '' diyor annem onun için, ölecekmiş. Adı da Erdal'mış. Aslında akrabamız değil, hısmımız, Ruhiye Yengemin yeğeni. Gazetelerde okuyorum, daha 17 yaşındaymış. Yazık ona !
Sayfa 36 - Hep kitapKitabı okudu
Yokluğunda Üşümek
Sen yoktun, terkedilmiş bir İstanbul vardı.. Yaslanmış gökyüzünün umarsızlığına, eylül rüzgarlarıyla sararan.. Bayram kartpostlarına benzeyen.. Sen yoktun, bir çocuk ağlardı istasyonlarda.. Geceyarıları uykumu bölerdi hıçkırıkları.. Trenler geçerdi gözbebeklerinden, kirlenirdi bembeyaz umutlarım... Sen yoktun, tüm dünyayı değiştirebilirdim.. Oysa aynalarda eskiyor yüzüm, ne yana baksam karşımda bir anı.. Meğer İstanbul ne çok benziyormuş sana.... Sen yoktun, omuzlarımda paramparça bir yürek, göğüs kafesimde karmakarışık bir kafa, kıvranarak olayların burgacında.. Gezinirim sensizlikle, deliliğin sınırlarında... Sen yoktun, kanayan bir İstanbul vardı, yeryüzü ıssızlığında...
Reklam
Sözde Müminler
Ne atalarının tarihini bilir bunlar, ne de kültürünü... Kültür diye sor mesela, iyice alıklaşırlar karşında.Tamam, kültürü bırak, dini sor, islamiyet'i... Söyleyecekleri on kelimeyi geçmez. Elhamdülillah Müslümanız, der... Muhammed peygamberimizdir, der. Kur'an kitabımız... Yav Fatiha'yı doğru dürüst okuyabilen kaç kişi vardır bunların arasında. Fakat aynı insanlar dinlerine laf geldi diye önlerine çıkan herkesi cayır cayır yakarlar.
Sayfa 132Kitabı okudu
" Bana baktı ve yer yüzünün geri kalan bölümündeki bütün eksikliklerin yerini dolduran bir iyilikle gülümsedi. "
-“ Ne diyorsun sen, küçük; Babanı mı öldüreceksin ? ” -“ Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, buck jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek… Ve bir gün büsbütün ölecek. ”
Zam Değil Güncelleme !
Yiyecek sıkıntısı olduğu günlerde: Squlealer , Hiçbir zaman "kısıntı" sözcüğünü kullanmıyor, "Yeniden ayarlama" demeyi yeğliyordu.
'' Biz onlara benzemeyiz. Niye mi? Çünkü, çünkü yanımda sen varsın, beni kollarsın, senin için de ben varım. Niyesi bu işte. ''
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.