Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eğer Züleyha değilsen ve aşk değirmeninde öğütülmüyorsan, O taktirde Kenanlı Yusuf hakkında lüzumsuz söz eyleme. ~Gazneli Sufi Şair Senâî
Sayfa 68 - İzKitabı okudu
Ebu Husayn El-Esedî şöyle dedi: "Sizden biriniz bir mesele hakkında fetva veriyor; eğer o mesele Ömer (radıyallâhu anhu)'e gelecek olsa, onun için Bedir ehlini toplardı." Ben derim ki: Subhanallah! Biz, Müslümanların dinleri, akaidleri, İslâmları, küfürleri veya bid'atleri hakkında hüküm olacak, ya da kanları ve ırzları, hatta cennet ve cehennemdeki yerleri hakkındaki meselelerden bahsetmekteyiz. Eğer bu meseleler sahabeler ya da selefe gelecek olsa, bunun için büyük topluluklar toplarlardı. Biz ise etrafındakilere her meselede hemen hükümler yağdıran topluluklar arasındayız. Onlardan birisinin 'bilmiyorum' dediğine tanık olmadım.
Sayfa 228 - Küresel KitapKitabı okudu
Reklam
Bir filozofu önce kendi hayatında, kendi alanında, kendi ilgi ve kaygılarında ve kendi gerek­çelerinde anlamak, onu doğru bir biçimde anlamaya çalışmanın ilk adımını teşkil eder. Haklı olarak işaret edilmiş olduğu üzere anlamak, sevmektir. Anladığımız bir şeyi daha kolayca sevebiliriz. Ancak öte yandan bunun tersi de aynı ölçüde doğru gibi görünmektedir: Bir filo­zofu doğru olarak anlamak için de onu belli bir ölçüde sevmek gere­kir. İşte bu konuda da filozofun hayatı, kişiliği, içinde yaşadığı dünya, ilgileri, kaygıları hakkında sahip olabileceğimiz bilgiler bize yararlı olabilir. Ayrıca bu bilgiler felsefe tarihini soyut ve kuru bir düşünceler tarihi olmaktan kurtarıp ona biraz sıcaklık katabilir ve dinlendirici olabilir. Batı dillerinde tarih sözcüğünün (histoire) iki anlamından bi­rinin, yani "tarih" anlamının, diğeriyle, yani "hikaye" anlamındaki ta­rihle ilişkisinin ortadan kaldırılması gereken saçma bir karışıklık oldu­ğu düşüncesinde değiliz.
Kamu yararına değilse, hayatının kalan kısmını, baş­kaları hakkında düşüncelerle yıpratma. Çünkü bir başka­sının işlerine, ne düşündüğüne, neyi yapıp ettiğine, neyi ne amaçla söylediğine, neyi aklından geçirdiğine, neyi planladı­ğına ve bunun gibi diğer şeylere kulak asarsan kendine özgü yönetici ilkesiyle ilgilenmekten uzaklaşırsın.
İnsanlar Pook’u görüyorlar. "Bak! Atletik biri. Spor hakkında konuşmaktan hoşlanıyor. Muhtemelen bir sporcu.” Pook sonra felsefe konuşuyor. "Şuna bak! Kitap okuyor olmalı! O zaman Pook inek bir sporcu." Pook kadınları dinliyor. "Ah, çok tatlı. İyi Çocuk olmalı!" Pook daha sonra hatundan hatuna atlıyor. "Nasıl ya!? Pook İyi Çocuk ve aynı zamanda oyuncu!" Pook daha sonra bir kadını kızdırıyor. "Ne! Pook piç gibi bir şey!" Pook sonra bir konuşma yapıyor."Pook’a bakın! Pook bir hatip! Kendi radyo programı olmalı." Pook daha sonra bir dergiye makale yazıyor. "Vay be! Pook bir yazar olmalı! Pook’a bakın hele!" Ve bu böyle devam ediyor. Sonunda, Pook’un İyi Çocuk/ Oyuncu/ Piç ve yazar/hatip bir inek/sporcu. Kafalarının karışmasına şaşmamalı. Beni ne kadar çok tanırlarsa, onlara o kadar gizemli görünüyorum. Zira daha fazla değişim görüyorlar. Kadınlar Pook’u sevebilirler ama tanımlayamazlar.
Kıyaslama yapılmadan bir olgu-olay hakkında karar veril­mez.
Reklam
Kötü toprağın kötü ürünüydüm. Benlik ölümsüz olmasaydı hakkında yazdığım “Ben” çoktan dağılıp gitmiş olurdu. Kimileri anlatacaklarımın hayal mahsulü olduğunu söyleyebilir, fakat olduğunu tahayyül ettiğim her şey hakikaten oldu, en azından bana oldu. Halkımın tarihinde bir rolüm olmadığına göre tarih bunu inkâr edebilir, fakat söylediğim her şey yanlış, önyargılı, kinci, art niyetli bile olsa; ben yalancının, zehirleyicinin teki bile olsam sözlerim yine de gerçeğin ta kendisidir ve yutulması gerekecektir.
Yine karısını kıskanan bir erkek de hor görülür, çünkü bu onun karısını gerektiği gibi sevmediğine veya kendisi ya da karısı hakkında kötü bir kanaate sahip olduğuna delalet eder. Gerektiği gibi sevmediğine diyorum, çünkü onun için gerçek bir aşk besleseydi, güven duymamak yönünde bir eğilimi olmazdı.
Sayfa 109Kitabı okudu
Mantık sanatı, felsefenin parçalarında kullanıldığında, ilmi ve ameli sanatların kapsamına giren şeylerin tamamında kesin bilgiye ulaştıran bir alettir ve bilgisi araştırılan şey hakkında gerçek kesinliğe ulaşmanın mantık sanatı dışında başka bir yolu yoktur.
Sayfa 24 - Litera Yayıncılık, I. Basım, 2018
Fizik, cisimleri ve tabii olarak yani insan iradesine bağlı olmaksızın cisimde olan her bir şeyi araştırmayı kapsar. Metafizik, cisim olmayanı ve cisimde olmayanı araştırmayı ve diğer ilimlerin kapsadığı her şeyin en uzak sebeplerini araştırmayı kapsar. Siyaset ilmi, gerçek anlamda mutluluk olan mutlulukla, gerçek olmayıp zanna dayalı olan mutluluk ve şehirlerde uygulandığında şehir halkını mutluluktan alıkoyacak olan şeyler hakkında araştırmayı kapsar.
Sayfa 22 - Litera Yayıncılık, I. Basım, 2018
Reklam
Poetik/şiirsel konuşmada, şeyin taklit edilmesi ve sözle hayal ettirilmesi (zihinde canlandırılması) amaçlanır; heykel yapma sanatının (2a) çeşitli hayvanları ve diğer cisimleri bedene ilişkin uygulamalarla taklit etmesinde olduğu gibi. Şiir sanatının kıyasa dayalı diğer sanatlara nispeti heykel yapmanın diğer pratik sanatlara nispeti ve satranç oyununun gerçek anlamda ordu sevkiyatına nispeti gibidir. Bedenleri, organları ve sesleriyle taklit edenler de yaptıklarıyla pek çok şeyi taklit ederler. Şairin şeyler hakkında söz üzerinden hayal ettirmeye çalıştığı şey, insan heykeli yapan sanatkarın insan hakkında hayal ettirdiği şeye ve diğer hayvanları taklit edenlerin taklit ettikleri bu hayvanlar hakkında hayal ettirdikleri şeye ve satranç oynayanın savaş işlerinde hayal ettirdiği şeye benzer.
Sayfa 20 - Litera Yayıncılık, I. Basım, 2018
Trajikomik
Fetva vermede ve gençleri yönlendirmede öne çıkan birisine, cihad akımı ve özelde bugünkü Afganistan'ın hükmü hakkında sorulduğunda, 'orası dârul-İslâm değildir' demiştir. Onun arkadaşı da aynı şeyi söylemiştir. Bu iki kişi küfür dârı olan Londra'da yaşamaktadır.
Sayfa 130 - Küresel KitapKitabı okudu
Kimse benim, Taliban'ın facir ve mecruh olduklarına ve zorunluluk nedeniyle onlarla birlikte cihad edilmesinin vacip olduğuna inandığımı düşünmesin. Allah için hâşâ! Genel olarak onlar hakkında hayırdan başka bir şey bilmedik. Bazı eksiklikleri öğrendik, ki bunlardan bahsetmiştik. Afganistan'daki müminlerin emiri Molla Muhammed Ömer, talebeler ve İhsanullah İhsan gibi âlim arkadaşları ve birçok bakanları hakkındaki hayır tanıklıkları mütevatir derecesindedir. Onlar hakkında, Allah'ın şeriatı ile hükmetmeleri ve zikrettiğim yönleri yeterlidir.
Sayfa 117 - Küresel KitapKitabı okudu
Dindeki Hakikat
Schopenhauer'in dinsel-ahlaksal insan ve dünya yorumundan Hıristiyanlığın ve öteki dinlerin anlaşılması için çok şey kazanılabileceği ne denli kesinse, onun, dinin bilgi açısından değeri hakkında yanılgıya düştüğü de o denli kesindir. Kendisi bu konuda, hepsi de romantizmin yandaşı ve Aydınlanma ruhunun yeminli inkârcıları olan döneminin-bilimsel öğretmenlerinin itaatkâr bir öğrencisiydi sadece; günümüzde doğmuş olsaydı, dinin sensus allegoricus'undan* söz edebilmesi mümkün olmayacaktı; daha çok saygı duyacaktı hakikate, adeti olduğu üzere şu sözcüklerle: şimdiye dek hiçbir din, ne dolaylı yoldan ne de doğrudan doğruya ne dogma ne de mesel olarak, bir hakikat içermiş değildir. *eğretileme duyusu
Sayfa 84 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.