Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben, Şeyh İbn Teymiyye'nin Hanbelîler nezdinde meşhur ve muteber bir risalesini okudum. Bunda, inanç yönünden atılması gereken bir şey görmedim. Gördüğüm şeyler -önceden de zikrettiğim gibi- te'vili reddetmedeki ılımlılığı, tefvîz [tefsîre gitmeksizin keyfiyetini Allah'a havale etmek] ile birlikte zâhir'e bağlılığı, tenzihte mübalağa ile birlikte tecsîm ve teşbihe gitmemiş olmasıdır; hatta teşbih ve tecsîme gitmediği hakkında sarahati [apaçık beyanı] bulunmaktadır. Bununla beraber, bazı kimselerin, onun teşbih ve tecsîmi nefyetmedeki netlik ve açıklığını görmezlikten gelerek, lüzum ve delaletten hareketle onu tecsîm ve teşbihe gitmekle suçlamalarına şaşılır. Oysa ki İbn Teymiyye, sözlerinden lüzum ve delalet yoluyla anlaşılacak mânâları da kesin bir dille reddetmektedir
Sayfa 125 - İşaret Yayınları - Şehâbeddin Mahmûd el-ÂlûsîKitabı okudu
Cehennem ve cehennemlikler hakkında "cehennem ve azabının ebedî olmadığı; cehennemde bir çeşit cennet hayatı yaşanacağı, azaptan zevk alınacağı; ebedî azapta hikmet olamayacağı; ilâhî rahmetin mü'min-kâfir herkesi kapsadığı; her türlü inancın hakk ve doğru olduğu; putperest, ehl-i kitap, mecûsî, budist... tüm insanların gerçekte Allah'a ibadet ettiği" gibi görüşler, başta Muhyiddin ibn Arabî olmak üzere özellikle vahdet-i vücudcular tarafından savunulmuştur. Son dönemlerde bu görüş Kazanlı ilim adamı Musa Carullah Bigiyef tarafından gündeme getirilmiş; Osmanlı'nın son dönem âlimlerinin büyüklerinden şeyhu'l-Islâm Mustafa Sabri Efendi merhum da buna müstakil bir eserle cevap vermiştir.
Sayfa 104 - İşaret YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Seyyid Kutub'un zihniyeti 12 Eylül Amerikancı darbenin eğitim politikası
"Şu takdirde kainat, hayat ve insan hakkında en sıhhatli İslami fikrin oluşturulması için bizlere vacip olan şey, garp (Batı) felsefesinin ve ona bağlı ahlak prensiplerinin liselerimizde mutlak surette okutulmamasıdır. Üniversitelerin son sınıfında ve felsefe bölümünde ilk iki seneden sonra ancak okutulmalıdır. Fakat önce hakiki manada İslami bir tedrisat takip edilerek İslam fikriyatı yerleştirilmeli ve İslam felsefesi olarak isimlendirilmelidir." Bu zihniyetin ülkemizdeki yansısı, Amerikancı 12 Eylül darbesinin orta öğre­timde felsefe ve mantık derslerini seçmeli yaparken din derslerini zorunlu kılmasında da somut olarak görülür. Sözde sürekli küçümserren felsefeden bunca korkunun açık bir acizlik göstergesi olduğu ve toplumu daha rahat gütmek amacı taşıdığı açıktır.
Kant
Zira bir şeyi bilmek demek, bizde mevcut olan temsillere anlaşılır form vermek demektir. Oysa Tanrı hakkında bunu söylemek mümkün değildir. Ancak o, Tanrı'yı bilemeyeceğimizi söylerken, ontolojik bakımdan bir başka gerçeği de ifade etmektedir. İman ile bilgiyi tamamen birbirinden ayırmak, fenomen ve numen dünyasını da bütünüyle ayırmak anlamına gelmektedir. Bu ayrım da, zımnen Descartes'ın ruh-beden ayrımına ya da Platon'un idealar ve fenomen- ler dünyası ayrımına geri göndermektedir. Her ne kadar Kant, Descartes'ın ontolojik kanıtını önemli bir yerden yakalayıp eleştirse de, kendisinin iman ve bilgi dünyasını kesinkes birbirinden ayırması, ontolojik bakımdan bir kırılmayı ihtiva etmektedir.
.. öyle görünüyor ki; çoğu insan hayat hakkında garip bir belirsizlik için­ de, şeytana mı yoksa Tanrıya mı ait olduğundan emin değiller ve biraz aceleyle insanın buradaki en mühim amacının "Ebediyen Tanrı'yı methetmek ve sevmek" olduğuna karar vermişler." .
Sayfa 111 - ZeplinKitabı okudu
Ontolojik kanıt, her ne kadar Tanrı'yı kanıtlamaya çalışsa da, aklın gerçekliğini ve görünümlerini ispat etme girişimindedir. Başka türlü söylersek, idealist dünya görüşünde, zihin hakkındaki bilgimiz tümellere dair bilgimizle bir paralellik arz eder. Zira, bir tümel olarak Varlık hakkında konuşma, zihin üzerinde tartışmaktan başka bir şey değildir. Tümellerin ve zihnin işleyiş mekanizması birbiriyle örtüşmektedir.
Reklam
1962 yılında yayınlanan Bilimsel Devrimlerin Yapısı 1969 yılında ikinci baskıya girdiği zaman, aradan geçen yaklaşık yedi yıllık süre içinde çağdaş bilim ve felsefe dünyasının en temel klasikleri arasına girmiş, bilim yapan, bilim hakkında düşünen ve yazan herkesin, içindeki görüşleri kabul etsin ya da etmesin, değinmek ve hesaplaşmak zorunda olduğu bir metin haline gel­miş bulunuyordu.
Sayfa 7
Descartes’in eseri Methode’usu Atatürk’ün isteğiyle Türkçeye çevrilerek, Milli Eğitim Bakanlığınca bastırılmış, akılcı düşüncenin bir diğer temsilcisi Kant hakkında, Bakanlıkça Kant ve Felsefesi adlı bir inceleme yayımlanmıştır.
Diğer insanlar hakkında ne düşünmeli ? Her yeni birini tanıdığımda kendime bu soruyu soruyorum. Var olmamız ve var olmaya rıza göstermemiz bana o kadar tuhaf geliyor ki.
İki partner arasındaki ruhsal çekim gücü
Asıl önemli olan şeyler hakkında bir uzlaşma bulunmuyorsa, ortak projelere biçim vermek anlamsızdır -Konfüçyüs
Reklam
Nasıl iyi bir insan olunacağı hakkında daha fazla konuşma, öyle biri ol. . . .
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna adlı ilk dört kitapta İsa'nın yaşamı hakkında, ona ait uzak hikayeler dışında hiçbir bilgi yer almamaktadır. Bu kitaplardan anlaşıldığı kadarıyla bir din önderi olarak sürdürdüğü faaliyetler on sekiz aylık bir süre ile kısıtlıdır; söz konusu kişiler sadece bu kısa süre içinde onunla tanışmışlardır. Bu kişiler onun on iki yaşındayken Yahudi din öğretmenleri arasında oturarak sorular sorduğunu ve onların sorularına cevaplar verdiğini anlatmaktadırlar. Bu olay İsa'yla tanışmalarından çok önce olduğundan muhtemelen bu hikayeyi ailesinden dinlemişlerdir. Sonraki on altı yıl boyunca onun hakkında hiçbir şey duyulmamıştır. Bu süre boyunca nerede yaşadığı, ne iş yaptığı hakkında bilgi yoktur. Büyük bir ihtimalle marangoz olan babasının yanında çalışmıştır. Okul eğitimi gördüğüne dair bir bilgi yoktur; muhtemelen yazmayı bilmemektedir; ailesi çok yoksul olduğundan doğumunda yatacak bir yatağı da olmamıştır.
Oscar Wilde’ın hapishaneler hakkında en korkutucu şeyin “ birinin kalbini kırması değil, -kalpler zaten kırılmak içindir - birinin kalbini taşa çevrilmesi olduğudur.
Haydi hatıran ve hatıranı yaşatacaklar ölümsüz diyelim, bundan sana ne? Övgü ölünün ne işine yarar? Hatta bazı durumlar haricinde yaşayanların ne işine yarar? Öldüğünde başkalarının senin hakkında söyleyeceklerini dert etmekten, doğanın sana şimdi bahşettiklerini umursamıyorsun.
... Osmanlı imparatorluğuna karşı Arabistan'da gelişen hareketin mensuplarının büyük oranda kendi görüşlerinden etkilenmesinden dolayı, şahsına ve görüşlerine daha ziyade siyâsî açıdan yaklaşıldığından, hakkında -gayr-i ilmî ve haksız- olumsuz bir tepki gelişmiştir.
Sayfa 11 - İşaret Yayınları - Ömer Hakan ÖzalpKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.