Ekim ayında okuma grubumuzun kitaplarından ilki Tolstoy'un Aile Mutluluğu. Kitabı bugün birkaç açıdan değerlendireceğim. Uzun bir inceleme olacak gibi görünüyor. Ancak Tolstoy'u az da olsa anlamak adına bunu yapma gereği görüyorum. Okuma sabrını gösterenlere de teşekkür ederim şimdiden.
Öncelikle, Tolstoy ve Valeria'dan bahsetmekle başlayayım.
Bu kez tartışmalı bir kitapla beraberiz. Değinmem gereken çok fazla şey var bu kitapla ilgili. O yüzden bazı şeyleri çok fazla uzatmadan, üzerinden kısa kısa geçerek aktarmayı planlıyorum.
NOT: Kitabın incelemesini daha iyi aktarabilmek adına diğer incelemelere de göz attım, filmini izledim ve Jack London ile ilgili de biraz araştırma yaptım. Tüm
Yolda giderken önümdeki 200 lira düşürdü.
Normalde “paran düştü” diye uyarırım, ama bu kez şeytana uydum, yerden alıp cebe attım.
Evde durumu hanıma anlattım.
O da “madem beleş para sinemaya gidelim” dedi.
Hafta sonunda sinemaya gitmeye karar verdik.
Hanım dedi ki; “Sen şimdi söz verirsin sonra cayarsın, internetten biletleri al da
Öyle böyle annemin yoğun muhalefeti ve benim şiddetli isyanlarımla dolu iki ay geçirdik. Her şeyime karışıyordu kadın. Yok efendim deli bakraç gibi ‘’U’’ mu olurmuş, yok efendim yumurta gibi ‘’O’’ mu olurmuş, yok efendim ayın-gayın gibi ‘’E’’ mi olurmuş, bir dolu laf. Gene bunlar iyi hallerimizdi. Asıl kıyamet cızgılı harflerle kopuyordu.
‘’Ulan
Çıldırdım, delirdim, aklımı kaybettim, kendimden geçtim; ve bunların hepsi kitabı okuduktan sonra değil, Semerkant hakkındaki incelemeleri okuduktan sonra oldu. Arkadaşlar nerden başlayayım bilmiyorum, rastgele herhangi bir incelemede yazılan sözleri paylaşayım buraya:
"Amin Maalouf'ta bir sorun var, adam gerçekten çok şey veriyor ve
"YİRMİ LİRA İNSANI NASIL PERİŞAN EDER"
Anlatayım da öğrenin;
Yolda giderken biri 20 tl düşürdü.
Normalde bu tür durumlarda “paran düştü” diye uyarırım ama bu sefer şeytana uydum, parayı yerden alıp cebe attım.
Evde durumu hanıma anlattım.
O da “madem beleş para on lira daha kat da sinemaya gidelim” dedi.
Hafta sonu sinemaya gitmeye
Genelde Sabahattin Ali denilince akla ilk ”Kürk Mantolu Madonna” gelir ama benim için ilk sırada İçimizdeki Şeytan var. Başından sonuna kadar içine çeken, bağlayıcı ve sürükleyici bir tadı bulunmaktadır. Eserde Sabahattin Ali toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" etkileyici bir
Bana merhamet etmeğin. Hele birisi rica ettiği için bana iyi davranmayın. Sevmiyorsanız beni zorla yanınızda tutmayın. Beni ben olarak sevin. Bana ben olduğum için katlanın. Katlanın diyorum evet. Çünkü iyi halimi herkes sevebilir. Benim kötü huylarımı severseniz benimle yola devam edin. Değiştirmeye çalışmadan, doğal halimle, "deliliklerimle", melankolimle, bazen atarımla, bazen gıcıklığımla, hatta hüzünmle sevin beni. Mutluluğum herkes için güzel olabilir. Bırakın da düşeğim. Düştüğümde sevin beni. Zirvede olduğumda herkes sever..Bir kere de bana "Hadi saçmala, ben seni dinlerim" değin yaa...Canım yanıyor, anlıyor musunuz? Bana aptal muamelesi yapmayın!!! Bana, duygu sömürüsü yapıyor muamelesi yapmayın!!! Benn dikkat çekmeye çalışacak biri olsaydım, kendimi saklamazdım.(Kimse üzerine alınmasın, kimseye laf atmıyorum) Anlıyor musunuz? Üzüyor. Can yakıyor. Salağa yatmak yoruyor.
Lütfen! Ama lütfen!
BEN ANLAŞILMAK İSTİYORUM!
CANIM ÇOK FENA YANIYOR....
Şarkılarda geçen aklımızda kalan şarkı sözlerri😊
*Kankamla beraber hazırladığımız için şarkıların bazılarını bilmiyorum.Siz bakın beğenirseniz dinleyin:))*
•Ah bi bakana bir görene bir sorana bir sevene aldandım...
•Amman Amman bırakırsan adım çıkar serseriye..
•Ayy bana baktığın zaman bakıp daldığın zaman...
•Aldırma deli gönlüm..
•Aşk kaç beden
Ya benim ağzımı açtırmayın!!
İstanbul'dan küçük bir ilçeye taşınmaya niyetlenince en büyük endişem alışmaktı.Ne de olsa şarkılar türküler bize alışmak sevmekten daha zor olduğunu söylüyordu..
Tüm korkularıma rağmen yeni bir yer yeni bir düzen derken alışmaya başladım.
Önce komşu ,sonra mahalle sonra çevre derken ister istemez ortamın tam
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak