Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Düşünüyordu: “Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor.”
Bütün hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden aksın diye bekledim ama öyle olmadı. Bu şekilde neredeyse 10 dakika geçti.Şeritlerin her bir karesinde onun gülen yüzü vardı..
Reklam
"Eksik bir şey kalmasın, kalmamalı! Başımızda bir tanrı istemiyorsak, eksiği bizim tamamlamamız, kendimizi geliştirmemiz lazım. Ne yapacağız, kitap okuyacağız, film seyredeceğiz, müzik dinleyeceğiz, merak edeceğiz, gezip göreceğiz, her şeye burnumuzu sokacağız, her şeyin daha iyisini arayacağız, daha iyi bir ülke, daha iyi bir insan, daha iyi bir eğitim, daha iyi bir hukuk, daha yüksek bir ahlak."
Artık hepimiz birer seyirciyiz. Yanıbaşımızda yaşanan hayatı bir dizi, film seyreder gibi seyrediyoruz. Müdahale etmeden,içine katılmadan,sorumluluk almadan.
Pedokrasi
Film düşkünlerinden düşünce üretmeleri istenmemektedir ve olgun kimselere özgü olan zeka bir tarafa atılmıştır. Bugünün bütün halk eğlenceleri fikirlerden çok göze hitap ediyor. Yani çocukçadır.
*Birden kaldırımdan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi.İçimdeki sıkıntı eridi.s.13 *Yoksa o mu?Perde indi.Yoksa her şey ben olmadığım zaman,benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?s.16 *Gördüğü film ona bir şeyler yapmış.Salt çıkarını düşünen kişi değil.İnsanlarla barışık.Onun büyük işler yapacağı umulur.Ama 5-10 dakikada ölüyor.s.24 *Kadınsız hikaye tuzsuz aşa benzer.s.32 *...yalnız belki kötü bir huyu olduğunu ikinci görüşünde konuştuğu kimselere 'siz' diyemediğini söyledi.Sonra bıraktı gitti.s.34 *Kadının sonradan kazandığı o ek içgüdüyle bacaklarını kıstı....Salt oraya verilen önem...Dalgın olduk mu gerçek benliğimizle davranıyoruz.s.42 *Bunların içinde 'meçhul denizlerde balık'olmayı dileyen var mı acaba?s.44 *Sonra odam:masa,karyola,kitaplar.Benim inim.s.44 *Kadınların neden evlendiklerini anlıyorum:Yalnız kalabilmek için.s.45 *Hırsız girse bile kitapları çalmazdı.Ötekiler umurunda değildi.Kapıyı itti.s.46
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Bir insan, bu durumda diyelim ki bir erkek, evinden çıkamayan bir kızla nasıl plan yapabilir?” Çenesini eğdi, bana kaşlarının altından bakıyordu. “Tamamen varsayım,” diye hatırlattı. Bir şeye tutunuyor olmam iyiydi, böylece düşüp ölmeyecektim. Kalbi patladı, mezar taşına aynen böyle yazarlardı. “Pekala.” Fısıldayarak konuşuyordum çünkü bu bir rüya olmalıydı ve çok yüksek sesle konuşursam uyanmaktan korkuyordum. “Varsayımsal olarak konuşuyorum, erkeğin muhtemelen kıza sorması gerekir. Sonra bilmiyorum belki kız filmlerden hoşlanıyorsa birlikte film izleyebilirler.” Omuzlarımı silktim, keşke bir kazak giyiyor olsaydım, böylece arkasına saklanabilirdim. Ayak başparmağımı kapını altındaki pirinçten süpürgelikte gezdirdim. “Hey, Norah, cuma günü benimle film izlemek ister misin?” “Evet.”
Sayfa 180 - Yabancı yayınlarıKitabı okudu
"... ama biliyor musun, asla soru sormuyoruz, en azından çoğumuz sormuyor; yanıtları bing bing bing diye veriyorlar sadece, biz de dört saat daha film-öğretmenin karşısında duruyoruz."
Peygamberlerin ve Başka Kutsal Kişiliklerin Temsili
20. yüzyılın başından itibaren Peygamber'in tasvir edilmesi meselesinin sert tartışmalara yol açtığı asıl alan sinemadır. 1926'da Türk yönetmen Vedat Örfi kendi yazdığı ve Mısır'da çekmeyi düşündüğü bir filmde Peygamber rolünü Mısırlı komedyen Yusuf Vehbî'ye teklif etti. Basında yazara karşı yoğun bir kampanya başladı; el-Ezher, Hz. Muhammed'in ve bütün yakın akrabalarının ve sahabesinin temsilinin yasak olduğunu bildiren bir fetva yayımladı. Mısır Kralı Fuad, aktörü sürgüne göndermek ve Mısır vatandaşlığından atmakla tehdit etti. Bunun üzerine, yakın tarihli bir eserde biraz kibarca ifade edildiği gibi, komedyen bu rolü reddetti (Wassef, 1995: 21) ve film çekilmedi. 1947'de genişletilen sansür yasasıyla Peygamber'in yanı sıra ailesinin, dört halifenin ve sahabenin temsili de yasaklandı; gölgesini göstermek gibi simgesel temsiller de buna dahildi (Bergmann, 1993: 71-72).
Sayfa 83
Sinema
Aynı yıl Mısır'ın ilk film prodüksiyon şirketi kuruldu; fakat ancak 1935'te Misr stüdyolarının kurulmasıyla profesyonel bir Mısır sineması doğdu ve Arap dünyasını fethetti.
Sayfa 79
Reklam
'Yardım istemek pes etmek demek değildir,' dedi at. 'Pes etmeyi reddetmek demektir.'
342 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.