Yankılar: 12 Aralık 1975 tarihli birçok gazete Atsız'ın ölüm haberini veriyordu. Milliyet, Haber ve Cumhuriyet'te kısaca. "Gazeteci, yazar ve şair Nihal Atsız, dün akşam İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. 70 yaşında vefat eden Atsız, evli ve 2 çocuk babasıydı. Cenazesi yarın toprağa verilecektir." Ve arkadan
Cenaze Töreni: Tercüman, Cumhuriyet ve Yeni Asya gazetelerinin 13 Aralık 1975 tarihli sayılarında "Nihal Atsız Bugün Toprağa Veriliyor" başlıklı haberler vardır. Atsız'ın vefatını herkes duymuş, cenazesinin 13 Aralık'ta kaldırılacağını herkes öğrenmiştir. Atsız, Reşide Sançar'a "Kimseye haber vermeyin. Birkaç kişiyle
Ortalama 20 yıldan oluşan her kuşak dönemi yaşamın fazları gibidir. Strauss ve Howe bu fazları dörde ayırır:
Yaşlılık: 66-87 yaş arası bu döneme "hizmetkârlık" dönemi de denir. Mentorluk yaptığımız, donanımımızı ardıl kuşağa geçirdiğimiz, değerlerimizi aktardığımız dönem.
Orta yaş: 44-65 yaş arası bu döneme "liderlik" dönemi de denir.
Yönettiğimiz ve öğrettiğimiz, değerlerimizi kullandığımız dönem. Genç erişkinlik: 22-43 yaş arası bu döneme "eylem" dönemi de denir. Çalıştığımız ve aktif yaşama katıldığımız, değerlerimizin test edildiği dönem.
Gençlik: 0-21 yaş arası bu döneme "bağımlılık" dönemi de denir. Büyüdüğümüz ve öğrendiğimiz, değerlerimizi edindiğimiz dönem..
Çocuk bu dönemde (2, 3 yaş donemi) ya baskı altında siner; uslu, temiz, düzenli olmayı öğrenir ya da başkaldırır ve saldırgan, savruk, düzensiz, kurallara uymayan bir yaratık olup çıkar. Doğrusu; orta yolu bulup, çocuğun özerkliğini bastırmadan kuralları benimsemesine yardım etmek, saldırgan eğilimlerini ve söz dinlemezliğini olumlu taraflara yöneltmektir. Saldırgan, dediğim dedik, tutturan bir çocuk, özerkliğini kazanmış bir çocuk değildir. Tersine, anne sözünden çıkmayan, aşırı temiz ve düzenli bir çocuk da evcilleşmiş bir çocuk olabilir ancak doğru eğitilmiş bir çocuk sayılmaz. Böyle bir çocuk kararsızlık çeken, kuşku ve utanç duyan bir çocuktur.
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Bununla ilgili birkaç şey anlaşılmalıdır. Birincisi:
Çocuğun ölüp insanın bir ergen olması, sonra ergenin
ölüp insanın genç olması, sonra genç adamın ölüp orta
yaşlı hale gelmesi ve bu şekilde sürüp gitmesi fikri
yanlıştır. Çocuk asla ölmez; hiçbir şey asla ölmez.
Çocuk oradadır, her zaman başka deneyimlerle
sarmalanmış ergenlik tarafından, sonra gençlik
tarafından, sonra orta yaş tarafından, sonra yaşlılık
tarafından sarmalanmış — olarak oradadır ama
çocukluk her zaman oradadır.
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı gazetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlandı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Kaptanın Seyir Defteri -02- 01/02/2024
Öncelikle belirteyim teşbihte hata olmaz derler, bu bir ateş. Zihnime bulaşan bir hastalığın ateşi. Nasıl ve ne zaman yakalandım bu hastalığa hatırlamaya çalışıyorum. Bir sıralama takip etmeden aktarmaya çalışacağım. Öncelikle bir meslek olarak bakmadım yazma eylemine. Belkide bu nazarla bakmadığım için
Aman efendim #Moliere okuyan bilir. Onun #hastalıkhastası komedyasında hipokondrik #Argan nasıl bir adam ise bizim Hasan Ferruh Efendi de aynı öyle her kırağıdan nem kapan, her duyduğu hastalığı kendinde sayan, saymakla kalmaz o mikrobun menfur kaynağının yine kendisi olduğuna inanan bir adamdır. Yaşadığı konağa bir doktor gelir öteki gider.
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Şarap gibi sözcükler, kan gibi sözcükler, eski ölü aşkların ağızlarından dökülen sözcükler.
mermi gibi sözcükler, arı gibi sözcükler, iyilerin ölmesine ve kötülerin yaşamasına dair sözcükler.
üstüne gömlek geçirmek gibi sözcükler.
çiçek ve kurt ve örümcek ve aç köpek gibi sözcükler.
sayfayı olanaksız bir dağı tırmanmaya çalışan parmaklar gibi kavrayan benim sözcüklerim gibi sözcükler
midende öfkeden kuduran bir kaplan varmış gibi sözcükler.
ayakkabılarımı giyiyorum gibi sözcükler.
duvarları yangın ve deprem gibi sallayan sözcükler.
gençlik günleri güzeldi, orta yaş günleri daha güzel, şimdi en güzeli.
Sözcükler beni sever. beni seçtiler, beni sürüden ayırdılar.
Li Po gibi ağlıyor Artaud gibi gülüyor Chinaski gibi yazıyorum.
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır.
_Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa