Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilimsellik, gerçekçilik, heyecan. İnsan bilimden yararlanarak okuyucuyu ta yüreğinden yakalayabilir. .
Sayfa 334 - Can yayınları 32. BasımKitabı okudu
Mustafa Kemal'in en yüksek meziyeti.
Atatürk önce asker olarak ulusuna önderlik etmek üzere - Av­rupanın Hasta Adamını yatağından kaldırıp ona yeni bir hayat ve canlılık zerkeden parlak ve ilham verici bir lider olarak - yükseldi. İlk büyük başarıları - bir ordu, bir millet ye parçalanmış imparator­luğun yıkıntılarından bir millet kurarak ve milli topraklardan istila­cıları sürerek- kahramanca üsluptaydı. Yine de Atatürk'ün gerçek büyüklüğü, bizatihi büyük olmalarına rağmen, bu başarılarda yatmaz. Onun gerçek büyüklüğü daha çok, bu kadarının yeter olduğunu, fakat yine de tek başına yeterli olmadı­ğını, askeri ödevin tamamlandığını ve pek farklı başka bir ödevin kaldığını kavramasında yatar. 1923 te onun zaferi sırasında, bir askeri komutanı daha çok şan ve şeref aramağa veya bir milliyetçi lideri yeni ihtiraslar uyandırmağa teşvik edebilecek bir çok fırsatlar vardı. O bunların hepsini reddetti ve kahramanlar arasında istisna olarak görülen bir gerçekçilik, kendini tutma ve ılımlılıkla, bu çeşit sar­hoşça maceralara karşı halkını uyardı. Bundan sonraki ödev yurt içinde idi; çünkü askeri, mali ve siyasi bütün istilacılar gittiği za­man, zaten geri olan ve şimdi uzun savaş ve iç savaş yıllarıyla daha da zayıflamış bulunan ülkenin yeniden kuruluş sorunu duruyordu. Osmanlı askeri ve muzaffer kahraman olarak Kemal Atatürk'ün bunu görebilmesi ve bunun kendisinden istediği büyük hayal gücü ve cesa­reti gösterebilmesi onun en yüksek meziyetidir.
Sayfa 302 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bedenle ruhun uyumu... Nasıl da önemlidir bu! Biz, beyinsizliğimiz yüzünden bunları birbirinden ayırmış, kaba bir gerçekçilik icat etmişiz, bomboş bir idealcilik.
Bukalemun çağındayız: İnsan soyuna en büyük der­si bu kendi halinde küçücük yaratık öğretmiştir. Aramızdaki gizlenme uzmanları çok saygın; maske kültürü övülüp göklere çıkarılıyor. Mim üstatlarının çifte dilini konuşuyoruz. Çifte dil, çifte hesap, çifte ahlak kuralı: bir kural konuşmalar için, öbür kural eylemler için. Eylem ahlakına da gerçekçilik deniyor. Gerçekliğin yasası iktidarın yasasıdır. Gerçekliğin gerçekdışı gözükmemesi için iktidardakiler bize, ahlakın ahlakdışı olması gerektiğini söylüyorlar.
Gerçekçilik şart değildi. Ama kalleşlik yasaktı.
Sayfa 119 - Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
Gerçekçilik, içinde yaşadığın topluma yer yer ayna tutmaktan ibaret değil ki. Asıl gerçekçilik, asıl yurtseverlik, içinde yaşadığın toplumun bozuk düzenini görmek. Bozukluğun nereden geldiğine akıl erdirmek, sonra da bu bozuklukları ortadan kaldırmaya çalışmak.
Sayfa 189Kitabı okudu
Reklam
"Güya herkes toplumcu gerçekçiydi. Ama en hakiki toplumcu gerçekçilik hangisiydi? Ortalıkta sap samana, toz dumana karışmıştı."
Sayfa 17 - Can Yayınları, Mart 2017Kitabı okudu
FAKİR BAYKURT: Orhan Kemal diyor ki: "Köydeki köylüyü yazmıyorum, köyünden şehire gelmiş köylüyü yazıyorum." Tabii böyle olacak. Biz hepimiz gerçekçi yazarlarız. Gerçekçi yazar; gördüklerini, yaşadıklarını, iyi bildiklerini, bir de bildiklerine dayanarak, tasarladıklarını, yani onlardan meydana getirdiği kompozisyonları yazar. Orhan Kemal, köy romanı yazarken, köyünde köylüyü, pek tabii, yazamaz. Metodu gerçekçilik olduğu için, şehirdeki köylüyü tanımış. Niyeti iyi diye, köyündeki köylüyü yazmıya kalksa, başarılı olabilir mi, olamaz mı?... Ben şüpheliyim.
"Bir düşte uyanık yürüyoruz; bizler geçmiş zamanların hayaletlerinden başka bir şey değiliz."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.