rin savaşıyor, kafayı buluyor, sonra yine savaşıyor
Dürüst olayım mı size?
İlk defa bir incelemeyi nasıl başlatacağımı bilmiyorum. Ya böyle hep diyecek, gevezelik edecek bir şeyler bulurdum kendime ama bu sefer bulamadım. Direk konuya dalalım isterseniz :D
(konunun özetini geçeceğim yer spoiler içerir. uyarıyorum bakın. neyse günah benden gitti-)
Ana karakterimiz Fang Runin 
Haşhaş Savaşı’nın
Şairleri Yaşarken Sevin!
“Bizi mutlu eden insanlara minnet duyalım; onlar ruhumuza çiçek açtıran sevimli bahçıvanlardır. Ama fesat ya da sadece kayıtsız kalanlara, bizi üzen zalim dostlara daha da çok minnet duyalım. Onlar şimdi tanınmaz enkazlarla kaplı kalbimizi kasıp kavurmuş, ağaçların gövdelerini kökleyip narin dallarını parçalamış, ama tahripkâr bir rüzgâr misali, aynı zamanda hasadı belirsiz iyi tohumlar da ekmişlerdir.”
Herkese merhaba
Bugün, 
Esra Çağaç moderatörlüğünde #heray1proust okuma grubumuzun ilk kitabı Hazlar ve Günler ile geldim.
Kitap; yazarın 20’li yaşlarda yazdığı sosyete hayatına, aşka, kıskançlığa, ölüme ve zaaflara dair anlatı (bazı yerlerde şiir) tarzındaki ilk kitabı. Kayıp Zamanın İzinde serisine başlayacağımız için yazarla tanışma kitabı olarak başarılı bir seçim oldu bence.
Bazı insanlar hayatı üç kelimeyle anlatır, bazı insanlarda aynı şeyi sayfalarca anlatır ama bu gevezelik değildir, anlattıkları şiir gibidir, sabahlara kadar anlatsın da dinleyelim dersiniz. En üstteki alıntıdan da anlayacağınız üzere Proust ikinci gruba dahil, okurken bir sanat eseri okuyorum hissine kapılıyorsunuz.
Bir sanat eserini okumak tabiki kolay değil, hatta grup okuması olmasaydı yarım bırakırdım bile diyebilirim ama tüm kitapseverler en azından bir Proust kitabıyla tanışmalı.
Keyifli okumalar
Merhaba. Yılın ve ayın ilk okuduğum kitabı Doğunun Limanları ile geldim. Bu kıymetli ve güzel hediyeyi gönderdiğin için 
Sena Karaca tekrar teşekkür ederim canım.
Bir an durgun bir an hareketli pek çok gelgitli tıpkı deniz dalgalarının sakin ya da hışımla karaya vurması gibi bir hisle okudum diyebilirim.
Savaşın insan psikolojisine ve bir
Nil üzerinde demirlemiş, yüzebilen bir malikanede biraraya gelen entelektüel bir grup insanın felsefik sohbetlerini konu edinen kitap aynı zamanda Araplar'ın Balzac'ı olarak nitelendirilen yazar 
Necib Mahfuz'un , düşünsel tarafını, Mısır'ın gerçek ve mistik geçmişinden bir takım kesitleri ve tanrısından çok sanrısına bel bağlayan Enes adında bir kardeşimizin hayata tutunma çabasını da kendinde barındırmaktadır. Vakit bulduğum kadarıyla kitaplarını okumaya çalıştığım yazarın 6. kitabını da kazasız belasız okumuş bulundum. Bereketi bol olsun yazarın üslubundaki sadelikle sentezlenmiş derin dili, vurucu teşbihleri ve kendine has betimlemeleri fazlasıyla beğendiğim için kitaplarını takip etmeye devam edeceğim.
10/8
Sevgi icimizde dostlar.
