Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Belki derinde, taa derinde. Sen benim yerimde Ben senin yerinde Unutulmuş olabiliriz; Birbirimizi uyandırsak.. Desek birbirimize Haydi kalk Gidelim yerlerimize; Belki birbirimizi bulabiliriz."
İnsanlar sürekli bir yaralanma korkusu içinde yaşıyor. Bu da nereye gidersek gidelim büyük bir dram yaratıyor. İnsanların birbirleriyle ilişki kurması duygusal olarak öylesine acı verici ki görünürde hiçbir neden yokken öfkeye, kıskançlığa, üzüntüye kapılıyoruz. “Seni seviyorum” demek bile ürkütücü olabiliyor. Duygusal etkileşim acı ve korku dolu olsa da ilişkiye giriyor, evlenip çocuk sahibi oluyoruz.
Sayfa 20 - Ötesi Yayıncılık, 2000
Reklam
CEMİLE: Coşkun! Çok ileri gidiyorsun. SAFFET: Gidelim Coşkun. Hiç kimse kendi ülkesinde peygamber olamaz.
"haydi gidelim dediğim vakit'nereye'diye sormadan gelen dost; neredesin?
Sayfa 117Kitabı okudu
ATATÜRK’E DÜŞMANLIKLARININ NEDENİ!.. Gazi 2 Nisan 1922 tarihinde yanında Sovyet Elçisi Aralov ile birlikte Konya’dadır: "O gece iki medreseyi ziyaret ettik. Kanlı, canlı hemen hepsi de gencecik mollalar medresenin avlusunda dizilmişlerdi. Bunların yanında, geniş cüppeli, beyaz sarıklı hocalar da yer almıştı. Hepsi de yerlere kadar eğilerek
Reklam
Bizim olana dönmeden sırtımızı bir duralım, anladım şimdi daha iyi anladım dünyanın aslında hiç değişmediğini, nereye gidersek gidelim kendi dağımızla çevrili bir ormanda daha mutlu olabileceğimizi.
Acaba, “Bu başladığımız hayat yolunda, gel seninle nihayete kadar gidelim” diyecek misin?
''Sildim, sildim yazdım. Hayatımın verdiği bir ikazdı bu. Neredeyim ve nasılım, bunların hiçbir önemi olmaksızın şakaklarıma dayanıyordu korkunç bir sızı... ah... hadi gidelim dercesine, kaygı ve problem gütmeksizin. Ama nasıl olurlar henüz başımdan çekilmeden, dertten dolayı eklemlerim kopmadan ve zihnim kendisini taşıyamadan... evet, çağıranlar mevcuttu. Kayıplarımı ve geleceğimi düşünüyordum yine de... Ansızın şimşek misali düşen uyarılarla ayıldım, ''henüz hiçbir şey bilmiyorsun!'' yoksa, rüya içerisinde zihnime damlayan kâbusları mı yaşıyordum, görüyorum; ellerime dokunuyorum, acı çekiyorum, feryat ediyorum, deliriyorum fakat... kurtuluş için de bir gayretim mevcut, dehşete kapılmış bilinmezlik doluydum, kaybediyorum kendimi. Sildim, sildim yazdım. Hayatımın verdiği bir ikazdı bu.'' D.p -sanrı
Ben seni arıyorum diyorum ya... Bilmem. Belki de... Belki de... Bir gün hiç beklenmedik bir yerde karşıma çıkmandan, "İşte geldim" demenden, "Hadi gidelim buralardan" demenden korkuyorum. Ben senin uzaklığını seviyorum. Ben senin uzaklığını seviyorum. Ben senin upuzaklığını seviyorum.
Reklam
ŞEMSİYE
Bugün babamın yanına gitmek için kuzenimi beklerken birden sağanak yağmur bastırdı. Şemsiyeyi hazır edip çıkarken evin önünde okuldan çıkmış ve hızlıca yürüyen bir çocuk gördüm. O an birden "Şştt." dedim -kendime bende şaşırdım- ve bana döner dönmez "Bekle aynı yöne gidiyoruz zaten birlikte gidelim." dedim ve çocuk "Evim
gel gidelim diyorum bir türlü gelmiyor, söküp atacağım bu yüreğimi, beni hiç dinlemiyor..
Hiç mi değişmezler dkdkd
Geçenlerde bir dergi ya da gazetede İngiltere'deki yaşlı kadın­ ların şikayetlerini anlatan bir yazı okudum.Kendileri gençken yaşlılara değer verir, onlarla ilgilenirlermiş ancak şimdiki genç kızlar onlarla hiç ilgilenmiyor, yanlarına dahi yaklaşmıyorlar­ mış, sanki yaşlı insanlar pis canlılarmış gibi... Günümüzdeki gençlerin karakterleri, geçmişteki gençlere nazaran çok farklı diye hayıflanıyorlardı. Hangi ülkeye gidersek gidelim yaşlı­ların aynı şeyi söylemesi şaşırtıcı. Sanırım insan yaş aldıkça geçmişin her konuda şu andan daha iyi olduğunu düşünmeye başlıyor. Bir yüzyıl önceki yaşlılar iki yüzyıl öncesini özlüyor, iki yüzyıl öncekiler üç yüzyıl öncesini özlüyor. Her dönemde bir "andan memnuniyetsizlik" var.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.