Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yıllardır, Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş Robinson Crusoe gibi şöyle uzaklara gitsem diye yanıp tutuşuyordum...
gönül eritici konuşmalar bunlar :')
Gimli açık açık ağlamaktaydı. “En zarif olana son kez baktım,” dedi yol arkadaşı Legolas'a. “Bundan böyle, onun armağanından gayri hiçbir şeye zarif demeyeceğim.” Elini göğsünün üzerine koydu. “Söyle Legolas neden ben bu Macera’ya atıldım? Asıl tehlikenin nerede olduğundan bihabermişim! Elrond yolda ne ile karşılaşacağınızı önceden bilemezsiniz
Sayfa 473Kitabı okudu
Reklam
Durup bakınca şöyle bir kendime, ne çok yalnızım. Bu aidiyetsizlik duygusuyla ortada bırakılmış gibiyim. Kucağıma bir bomba gibi koymuşlar, ne yapacağımı bilemez halde, panikle dona kalmışım. Geriye dönsem birileri, öne gitsem başkaları, tam ortadayım ben... Sanki birileri ölecekse o ben olmalıymışım hissi. Defalarca denemiş, her seferinde becerememiş, herkesin beklentisini yükseltmiş ama hayal kırıklığına uğratmış duygusu korkunç bir utanç ve yetersizlik. Hiç birisi için kendine sordun mu "beni neden sevmedin?" diye. Ben sıkça kendimi bu sorunun çoğulunu sorarken buluyorum. "Beni neden sevmediler?" Bunun cevabını ararken bulduğum, kendi psikolojim. Hani ya çok iyiyim ya çok kötüyüm ya, bilirsin. İşte sorumun cevabı. Beni sevsinler diye tüm iyi niyetlerimi masaya çıkarıp, sorgusuz sualsiz koyuyorum. Sonra ya fazla geliyor ya da yetmiyor ve yine sevilmiyorum. Sonra hırçınlaşıyorum. Çünkü sevilmek, benim seni, dünyayı, hayvanları sevdiğim kadar sevilmek istiyorum. Sanırım esas sorun bu. "Benim gibi." Herkesin kendine has sevgi gösterme biçimi var ve kendime bu sevgileri yetiremiyorum..
Nereye gitsem, aynı aidiyetsizlik, yararsız oyun duygusu da benimle: beni hiç ilgilendirmeyen şeylerle ilgileniyormuş gibi yapıyor; neler olup bittiğinden, nerede olduğundan habersiz, kendiliğinden ya da iyilik olsun diye kımıldayip duruyorum. Beni cezbeden başka bir yerdir, ama bilmiyorum neresi.
Bazen ben bu şehirde on altı yaşında hamile bir kadın olurum. Evdeki çekyata uzanır ya da masanın başına geçer ağlarım. Kocam ya eve dönmezse! Kocam bu gece beni ya yine döverse! Karnımdaki çocuk ölecek mi? Karnımdaki çocuk ölürken beni de öldürecek mi? Babama gitsem. Kurtar beni desem. Kapılar açılır mı? Silahlar çekilir, taşlarla kafama vurulur mu? Sonra evde tek başıma doğururum çocuğu. Bir kedi gibi dişlerimle koparırım göbeğini. Üç gün hiç durmadan ağlar. O ağladıkça kocam duvarları yumruklar. Sonunda tutar zıbınından, pencereden dışarı atar. Çocuğu öldürülmüş bir anne, bu koca şehirde tek başına ne yapar?
Sayfa 170 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Gün oluyor; seni unutabilmek için bu şehirden çok uzaklara gitmek istiyorum. Sokaklar, evler, caddeler, vitrinler seni hatırlatmasın diye. Gün oluyor; anlıyorum senden ve bu şehirden kaçmanın faydasızlığını. Çünkü; biliyorum nereye gitsem benimle geleceksin, ya da gittiğim her yerde senden bir şey olacak...
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Konuşsam Sessizlik Gitsem Ayrılık
Resmin rehindir gurbetimde. Gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin.Alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana. Sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına; konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana... Ve akşam, bir kez daha; saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara! “Bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır”: Çekmiyorsun! Akarsuları imrendiren yüzün de, sabahçı kahveler de biliyor: Görüşmeyeli yorgunum yıkık kentler kanadı sevinçlerimle. Görüşmeyeli ya sen nasılsın, adım, adresim durur mu defterinde? Şimdi Siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim. Beynimde iklimsiz papatyalar ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde. Sokakların gün batınca neden boşaldığını ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum. Konuşsam sessizlik/ gitsem ayrılık…Sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne. Al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara, gurbetini rehnetme özlemimde…
Benimle tanıştığında upuzundu saçları. Sonra kısacık kestirdi. Bir daha hiç uzun görmedim... Sigara içmeyi beceremezdi hiç ama kabul de etmezdi bunu. Hızlı yürüyemez, bir adım gerimde kalırdı. Küçük adımlarla, aramızdaki binlerce kilometrelik mesafeyi kapatmaya çalışırdı. Ne güzeldi o anlarda... Ne ben yavaşlardım ne o koşardı. Sık sık uykumdan
Okyanus' tan Balık'a
Benimle tanıştığında upuzundu saçları. Sonra kısacık kestirdi. Bir daha hiç uzun görmedim... Sigara içmeyi beceremezdi hiç ama kabul de etmezdi bunu. Hızlı yürüyemez, bir adım gerimde kalırdı. Küçük adımlarla, aramızdaki binlerce kilometrelik mesafeyi kapatmaya çalışırdı. Ne güzeldi o anlarda... Ne ben yavaşlardım ne o koşardı. Sık sık uykumdan
Özgür GencayKitabı okudu
1.000 öğeden 741 ile 750 arasındakiler gösteriliyor.