Yani, anlamıyorum. Çevremdeki insanların sıkıntılarının niteliğini, ölçüsünü sanki kavrayamıyorum. Pratik sıkıntılar, yalnızca yemek yiyerek atlatılabilen sıkıntılar. Ancak, belki de esas bunlar en sert ve şu on belamı darmadağın edecek kadar dehşetli, sonsuz bir cehennem de olabilir. Bunu bilemiyorum. Yine de, intihar etmeden, çıldırmadan, siyaset konuşarak, ümitsizliğe kapılmadan, teslim olmadan yaşam mücadelemi sürdürüyorum. Oyleyse bir sıkıntım olmamalı. Tam bir egoistim, üstelik bunun doğal bir şey olduğuna inanıyorum, kendimden bir kez bile şüphe duymadım. Öyleyse rahat olmaliyim. Fakat belki tüm insanlar öyledir, insanların ulaştıkları doyum noktası budur. Bilemiyorum... Gece gü zelce uyuyup, sabah rahatlarlar mı acaba? Nasıl rüyalar gö rürler? Yolda yürürken ne düşünürler? Para mı? Sadece bu olmasa gerek. İnsanların yemek için yaşadığını duymuştum ama para için yaşadıklarını hiç duymadım. Yok, ama belki duruma göre... Hayır, bunu da bilemiyorum. Düşündükçe anlaşılmaz hale geliyor. Sanki sadece ben farklıymışım gibi bir tedirginlik ve korkuya kapılıyorum. Çevremdekilerle neredeyse hiç konuşamıyorum. Neyi nasıl söylemeliyim, bilemiyorum.
Sayfa 14 - Sel Yayıncılık