200. Hac ibadetlerinizi bitirdiğinizde, vaktiyle (orada) atalarınızı halinde o (sevgi ve övgü ile) andığınız gibi artık bundan böyle daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı anın. İnsanlardan kimi; "Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) dünyada ver!" der. Artık (böyle diyen) o kimseye âhirette hiçbir nasip yoktur.
**Bu insanlar, dünyevi arzularının iyiliğine, kötülüğüne bakmaksızın sadece bol dün- yalık nimetler için dua ederler. Çünkü gö nüllerinde âhiretin yeri yoktur, bunun için orada nasipleri de yoktur.**
201. Onların kimi de: "Ey Rabbimiz! Bize dünyada da güzellik, âhirette de güzellik ver ve bizi cehennem azabından (ateşinden) koru." der.
202. İşte onlara, kazandıklarından (hem dünyada hem de ahirette) büyük bir nasip (rahmet, hayır ve bereket) vardır. Allah hesabı çok çabuk görendir.
Sayfa 30 - Server Yayınları, 17. Baskı, Sert cilt, Mayıs 2022Kitabı okuyacak
Li bate muheqqeq bitin ev cewab
Diho gote min hatifê bê hîcab
Sa Ehmed senake bi qewlê sehîh
Li tewhîda Barî bi lefzê fesîh
Xwedê yêke bê hevrê û bê heval
Ne me’zulîye ne mirin ne zewal
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın
tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın
Ardâvîrâf kâtibe şöyle yazmasını emretti: O ilk gece kutsal Surûş ve tann Âzer beni karşılamaya geldiler. Bana selam verdiler, benim için dua ettiler ve şöyle dediler: “Hoş geldin ey Ardâvîrâf, henüz senin gelme zamanın değildi.”
[2] Ben şöyle dedim: “Ben bir peygamberim."29
[3] Sonra zaferden zafere koşan kutsal Surûş ve tanrı Âzer elim den
Don Miguel Asin Palacious’un araştırmaları İslam tasavvu fuyla Batı edebiyatları arasındaki ilişkilerin varlığını onaylamak tadır. Palacious, Dante’nin İlahi Komedya ile Hazreti Muham- med’irı miraçım konu alan Kitâbu’l-isrâ ve İbn Arabi’nin el-Fu- tûhâtu'l-Mekkiye'si (Dante’nin İlahi Komedya'smdan yaklaşık 80 yıl önce
Beyazıd bistami ;şathlarına örnek verecek olursak, o şunları söyler: “Öyle bir deniz geçtim ki, Peygamberler onun kıyısında durdu.", "Cehennem dediğin nedir ki? Onu görsem hırkamın ucuyla söndürüveririm.", "Kendimi noksan sıfatlardan tenzih ederim." Ne de büyük zuhurum var.' Allah beni bir defa yük- seltti, önüne oturttu ve bana şöyle dedi: Ey Ebû Yezid, yaratıklarım seni görmeyi arzuluyorlar." Bunun üzerine ben dedim ki; "Beni vahdaniyetinle donat ve Sen'in benlik elbiseni bana giydir ve beni ehadiyetine yükselt, ta ki, yaratıkların beni gördüklerinde diyebilsinler: "Seni (yani Allah'ı) gördük ve Sen O'sun" Fakat Ben (Ebû Yezid) orada olmam", Hakkı Hak'la gördüm, ve bir zaman Hak'da Hak'la birlikte oldum. Ne nefes, ne dil, ne kulak, ne başka birşey vardı. Vakta ki, Tann kendi nûrundan bana göz verdi, o zaman O'na O'nun nûruyla bakum ve O'nu kendi bilgisiyle gördüm, O'nun lütfunun diliyle, kendisiyle gö rüştüm: "Seninle benim hâlim nasıldır?" dedim. Bana "Ben seninle senim. Senden başka Allah yok" dedi...
Fahr-i Kâinat Efendimiz'in (s.a.v) devrinde olmuş bir hadiseyi de burada zikredelim:
Ensar'dan Salebe b. Abdurrahman isimli bir genç vardı. Resûl-i Kibriya'ya o kadar âşıktı ki, yanından bir an olsun ayrılmaz, devamlı hizmet ederdi. Bir gün, ensardan birinin kapısının önünden geçiyordu. O zamanki evlerin çoğunun kapısı yok, perde
"Merhaba Feyreciğim," diye mırladı. (Syf.51)
Bayıldım. Tek kelimeyle bayıldım. Acotar'ı Crescent City'den daha çok sevmiştim ve Acomaf'ı da Acotar'dan çok sevdim. Sonunda tüm bookstagramlarda gördüğüm o ünlü sahneleri okuyabildim, sonunda Feysand'ı okuyabildim ve, ne yazık ki, Tamlin'in neden sevilmediğini
Alper canıgüze cehennem çiçeğinden sonra çok önyargılıydım. O kitap beni bi sarmamıştı sıkılmıştım okurken. Absürdlüğü abartı gelmişti. Ama kan ve gül çok başarılı elimden bırakamadım. Konusu başta daha önce izlediğim bi kore dizisinden çakma gibi gelmişti. Go back couple diye bi dizi belki izleyenler bilir. Ama gidişatı tamamen başka şekilde ilerlerdi, şaşırttı. Özgün olduğuna ben ikna oldum yani Polisiye tarzda böyle özgün ve kaliteli eserlerin olması beni mutlu ediyo çünkü polisiye sürükleyiciliğini yakalamak her yiğidin harcı değil sıkmaması önemli. Ben ahmet ümitin çok abartılan romanlarına dayanamayan birisiyim. Çok uzun çok tasvir çok ayrıntı ve sonunu saçma sapan bağlamalar beni sinirlendiriyo. Ama bu kitap ne insanı sıkacak kadar uzun, ne gereksiz ayrıntılarla boğucu ne de ara ara felsefe kasmaları mevcut onlar bile insanı boğmuyo. Bu kitap alanında çok başarılı olmuş ben beğendim helal olsun
Kan ve GülAlper Canıgüz · Alfa Yayınları · 20207,3bin okunma
Şiirlerini okurken fazlasıyla donanımlı olduğundan emin olduğum sevgili @selinbabila şiirlerinde simge haline gelmiş kadınlar filmler yada kitaplar üzerinden kendi iç dünyasındaki duygu selini okuyucuya aktarıyor.
Özellikle 20'li yaşların bedensel ve ruhsal çırpınışlarını ele aldığı şiirlerinde çocukluğunun pembe dunyasina dair etkili göndermeler yapıyor.
Aşkın simgesi olan kadının ilişki bitiminde açıları ile yüzleşmelerini bambaska bir bakış açısı ile ele alan yazarımız
Bir inanışa göre Adem'in Havvadan önceki eşi olan Lilith başta olmak üzeri aşkın getirdiği acının simgesi olan bir çok kadın üzerinden etkileyici satırlar yazmış.
Kitapta geçen 2 şiir Charles Bukowski ve eşi Linda'nin git gellerle dolu evliliklerine hayatlarını bilenler için kaliteli atiflarda bulunmuş.
Yunan Mitolojisinde Apollonun hastalıklı aşkı yüzünden hayallerinden olan Cassandra'ın ele alındığı şiir ise beni en fazla etkileyen şiir oldu.
Go Ask Alice isimli şiiri ise aynı isimle piyasaya sürülen kendini yok etme yolculuğuna çıkan bir kızın Anonim olarak ele aldığı kitabından esinlenmiş.
Ve son olarak Dante'nin İlahi Komedya'da Cehennem kapısının üzerinde karşılaştığı 'Lasciate Ogne Speranza Voi Ch'intrate' yani 'Buradan içeri giren,ümidi geride bıraksın' şiiri ile eşsiz bir vedayla bizi baş başa bırakmış.
Anlayana fazlası ile farklı bir dunyanin kapısını aralayabilecek olan @selinbabila beni fazlası ile etkilemeyi başardı.
Öncelikle bu kitap bir çocuk kitabı değil. Karakterlerin birbirini canlı canlı yediği, iç organların havada uçuştuğu, insanların parçalandığı bir kitap Issız tepe ve Artemis, bu kitabı çocuk kategorisinde basıyor. Haliyle çocuklarına bu kitabı alan ebeveynlerin de eleştiri oklarına hedef oluyor seri. Umarım yayınevi gelecek basımlarda bu duruma el