Tam, "Dur, daha yeni tanıdım seni!" derken kitabın bitmesiyle ellerimden kayıp giden bir arkadaş oldu Martin Eden benim için.
İncelememe başlamadan önce bir itirafta bulunmak istiyorum: Bu eseri spoiler vermeden inceleyecek kadar yeterli görmüyorum kendimi. Ona göre okuyun ki incinmesin hayat mücadelesinde yorgun düşmüş yüreklerimiz.
YouTube kitap kanalımda Aynalar kitabını önerdim: ytbe.one/dXzhmc2yGYw
Ayna ayna söyle bana var mı benden daha ırkçısı, kadın düşmanı, bilim karşıtı, para kölesi bu dünyada?
Eduardo Galeano - Aynalar kitabı 1000kitap 2. İstanbul Buluşması için oylama usulüyle belirlenmiş kitaptır.
Küçüklüğünüzde ya da etrafınızdaki eğlence mekanlarında
Roma Stoa felsefesinin temellerini ve tarihsel arka planını anlayabilmek için Sokrates’e uzanan süreci de anlamak gerekir. Sokrates bir okulu olmayan ve çoğunlukla agorada, pazarda dolaşarak insanları sorgulayan bir kişidir. Döneminde din uzmanı, politikacı gibi oldukça güçlü insanları sorgulama cesaretini göstermiş ve bu kişilerin kendi
Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edilen, Mehmet Rauf’un ''İlk eserim son üstadıma'' ifadesiyle Halit Ziya Uşaklıgil’e ithaf ettiği romanı, Eylül.
Eylül, benim Mehmet Rauf’tan okuduğum ikinci eser oldu. Öncesinde Genç Kız Kalbi’ni büyük bir hayranlıkla okumuş ve çok sevmiştim. Yazarın, özellikle bir erkek yazarın, içinde yaşadığı
1800lü yılların ünlü Fransız yazarı Alexandre Dumas’nın 1.500 sayfalık bu uzun mu uzun romanı, okuyucusunu tarihi bir maceraya sürüklüyor. Döneminde tefrika edildiğinde büyük yankı uyandıran, Dumas’nın özellikle kadın hayranlarını büyüleyen bu roman, heyecanlı ve sürükleyici kurgusunun yanı sıra merkezinde yer alan sıra dışı aşk hikayesi ile de
"İlk başta her şey iyiydi, herkes mutlu ve memnundu; her şey illa tersine dönecek, başka türlü olamazdı zaten!" (Syf:92)
Memur Yakov Petroviç Golyadkin, entrikacı biri değil, hiçbir oyun çevirmeden gayet açık bir şekilde hareket eder. İkiyüzlülüğe tenezzül etmez, iftira ve dedikodudan tiksinir, maskeyi sadece maskeli balolarda takar,
. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Peyami Safa, edebiyatına hayran olduğum; ideolojik duruşunu beğenmediğim bir yazar. Buna karşın "Canan" isimli bu eser, Peyami Safa'nın okuduğum tam 8. kitabı oldu. Anlatmak istediğim şudur ki, bir okur olarak benim için en önemli konu, yazarların edebi kişiliğidir. Onun dışında bir yazarın özel hayatında neler yaşayıp yaşamadığı veya
Muh-te-şem!
Bir masal havasında başlayan öykü, birbirinden güzel metaforlarla an be an daha da ilgi çekici hale gelerek ters köşe bir sonla bitiyor.
Öyküye baktığımızda daha önceleri felsefeyle ilgilenmiş ancak vicdanını servete satmış bir adam olan Peter Schlemıh, günün birinde fakir bir halde yeni geldiği şehirde kardeşinden mektup getirdiği