Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Daha dünyada iken Allah'ı bulmak ve Allah'ın en yakını olmak istiyorsan, var gibi görünen bu hayâl aleminden, bu fani alemden, bize yok gibi görünen mânâ âlemine, sonsuzluk âlemine geri dön .
İnsan olarak tanımlama ile kendimiz denen bir algı oluşturulmuş. Biz, farklı yüzleri olan, ne olduğu bilinmeyen varlıklarız. Aynı masada oturan insanlar sadece bir açısı görünen bir şey gibidir. Aslında o masada 3-5 insan değil, yüzlerce uyanmayı bekleyen varlık oturur.
Reklam
Nerede unutulur? Nasıl unutulur? Onun yüzü dünyanın neresine gidilirse yine görünen bu ayın eşidir.
Delft , yıl 1667, 12 Kasım Adım Magdalena Van Beyercn. Tabloda sırtı dönük olarak görünen benim. Delft kentinde Hollanda Doğu Hindistan Şirketi'nin yöneticisi Pieter Van Beyeren'in eşi ve Comelis Van Leeuwenbroek'in kızıyım.
derin
derin, biraz daha derin her gün görünen yüzü görünmez gökyüzünün bir tek ışığı farklı bazı günlerin senin değişmez güneşin her seferinde yara derin, biraz daha derin kendini denedin bende ötesine hayat yok, lekeler kurtarılmış kederler, kesik deliller, uykulu bir deniz kirpiklerin gene de öte gene de sokak geride bırakılmış hayata duyulan merak bırakır, terk eder, ayrılır ama bir yere gidemezsin
Sayfa 40 - Metis YayınlarıKitabı okudu
tüm yıldızlar düşerken denize ve toprağa ve kızgın sesler sürüklenirken rüzgarda bir ışık demeti dolduracak zihnini ve hatırlayacaksın neler söylediklerini bu dünyanın tanıdığı en iyi adamların başka bir adam göreceksin senin ve benim gibi görünen ama yine de aynı hissedemeyecek hayatı ıstırap içinde geçmiş senin, benim gibi düşünemiyor çünkü bizim gördüklerimizi göremiyor. open.spotify.com/intl-tr/track/1...
Reklam
Varsayalım İsmail
Benim yaşamım bir yinelemeden, kör bir nokta çevresinde dönen bir düşünceden başka bir şey değil sanki. Ne övüncüm var bu durum karşısında, ne yerinmek gibi bir duygum. Bir gün, bütün bu devinimsiz gibi görünen şeyler bir tortu olarak çökecek bir yerlerime. İşte o zaman yenilendiğimi, bir birikimi çoğulladığımı, bir çıkış kapısını araladığımı aralayabilece­ğim. Şimdi çok uzağım bunlardan.
Kişi, bağımsızlığa ve emretmeye belirlenmiş olmak için, kendi koyduğu sınavlardan geçmeli; bunu da doğru zamanda yapmalı. Belki de oynanabilecek en tehlikeli oyun oldukları halde, kendi koyduğu sınavlardan kaçmamalı ve son olarak, bunlar yalnızca kendi tanıklığımızda, başka bir yargıç bulunmadan yapılan sınavlar olmalı. Bir kişiye bağlanıp kalmamalı: - en sevilen kişi bile olsa, - her kişi bir hapishanedir, bir kuytudur da. Bir vatana bile bağlanıp kalmamalı: en çok acı çeken, yardıma en çok ihtiyacı olan olsa bile, - yüreğini muzaffer bir vatandan kopartmak daha kolaydır. Bir merhamete bağlanıp kalmamalı: bir tesadüfün bize çektikleri ender eziyetleri ve çaresizliklerini gösterdiği yüksek insanlar söz konusu olsa bile. Bir bilime bağlanıp kalmamalı: kişiyi en değerli, tam da b i z i bekliyor görünen buluşlarla cezbetse bile. Kendi kurtuluşuna bağlanıp kalmamalı, altında hep daha fazla şey görmek için hep daha yükseğe uçan kuşun o şehvetli uzaklığına ve yabancılığına: - uçanın tehlikesi. Kendi erdemlerimize bağlanıp kalmamalı ve bir bütün olarak, herhangi bir ayrıntımızın, örneğin "misafirperverliğimizin" kurbanı olmamalıyız: kendilerine karşı müsrifçe, adeta kayıtsızlık içinde davranan ve liberallik erdemini bir günah boyutuna vardıran yüksek türden zengin ruhlar için tehlikelerin en tehlikelisidir bu. K e n d i n i k o r u m a s ı n ı bilmeli: en zor bağımsızlık sınavı.
Sayfa 49 - *
"Göğüm haraptır yaşamaktan Göğümü göğsümde taşırım. Dut ağaçları ve ardı sıra yıldızlar. Güzel görünen ne varsa övülen Hudutsuz uykular Büsbütün uykular Kanatlarına küskün kuşlar, Ve dut ağaçları."
Her bakteriden olması gerektiği kadar!
... Çünkü görünen o ki adalet sadece mülkün değil mikrobiyotanın da temelini oluşturmaktadır.
Sayfa 210 - Elma YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Bir kadını nasıl sessizleştirirsin
Birisi sana; “Aynı şeyden bahsediyoruz” dediğinde, Ona de ki; “Aynı şeyden bahsetmiyoruz” Birisi sana “Sorgulama sadece inan” dediğinde, Ona de ki; “Sorguluyorum ve düşündüğüm şeye yüksek bir inancım var.”
Bütün uçurumlardan kendimize düşüyoruz durmadan. O ulaşılmaz görünen zirvelere tırmanmaya çalışırken, aslında kendi eteklerimize tırmanıyoruz.
"Kant, herkesin dünyayı bir filtreden geçirerek algıladığına inanıyordu. Filtreden kastı insan zihniydi. Pembe çerçeveli göz­lük takan birinin baktığı her şey pembeleşecektir. İnsan o göz­lükleri takıyor olduğunu unutsa da, bu durum devam eder. İn­san zihni de şeyleri ve olayları nasıl yorumlayacağımızı belirler. Algıladığımız her şey kaçınılmaz bir biçimde zaman ve mekan içerisinde gerçekleşir ve her şeyin birtakım görünen nedenleri vardır. İşte 'zaman, mekan ve nedenlerden' kurtulamamak mec­buri bir gözlük veya bir fıltredir. Kant' a göre gerçeği şimdiki gibi algılamamızın sebebi, gerçekliğin nihai halinin böyle ol­ması değildir. Bu, zihinlerimizin bir dayatmasıdır."
En ufak, en anlamsız bir konuşmadan, en sıradan görünen bir hareketten, hele hele insanların düşüp kalkmalarından kendilerine günlerce gülecek malzeme çıkarırlardı. Aileden birinin ettiği tuhaf bir söz yıllarca tekrarlanır, her seferinde de kahkahalara yol açardı.
Bütün gördüğümüz ve bize görünen Yalnızca rüya içinde rüya mı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.