Kuşlardan birinin bahanesi ise gariptir:
"Ey Hüdhüd,ben ömür boyu keder içinde yaşadım. Mahzun ve dertliyim. Bu dertler beni iş bilmez ve beceriksiz yaptı. Bu yolu gözüm kesmiyor."
(...)
Hüdhüd bu noktada bize hüzün hakkında, ariflerin, maneviyat ustalarının, sırat cambazlarıın, nefs terbiyecilerinin müfredatından bir ders veriyor: "Bu dünyada murada ermek de, erememek de geçicidir. Çünkü her şey bir solukta geçip gidiyor. Bak ne diyeceğim: mademki dünya durmuyor ve geçip gidiyor. Sen de ondan geç yahu. Sana bakmıyor mu, sen de ona bakmayıver. Bir de şu var: fani olan bu dünyada elde ettiğin nimetler yok mu? Var. Onları hatırlamıyorsun ama zahmetleri,
mahrumiyetleri, sınavları hatırlıyorsun. E be kardeşim, bu dostluk mudur? Hakk'a karşı vefa mıdır?