Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sivas, merkez nüfusu ağırlıklı olarak muhafazakâr Sünnîlerden oluşsa da köylerinde önemli oranda (Kürtçe ve Türkçe konuşan) Alevî nüfusu barındıran bir vilayettir. Alevî büyüklerinden isyancı Pir Sultan Abdal, Sivas ili sınırları içinde olan Banaz köyünde yaşadı ve Sivas’ta asıldı. Bu nedenle Pir Sultan Abdal kuruluşu Temmuz 1993’te kültürel bir festival düzenlemek için Sivas’ı seçti. Festivale, aralarında bir süre önce Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri’ni yayınlamaya niyetlendiğini kamuoyuna açıklayarak birçok Sünnî Müslümanın öfkesini üzerine çeken (ve festivale katılanlar içinde Alevî olmayan az sayıdaki davetliden biri olan) Aziz Nesin’in de bulunduğu çok sayıda ünlü yazar ve sanatçı davet edildi. Festival, açıkça Nesin’i öldürmeyi amaçlayan ve şiddet kullanan geniş bir sağ kanat grup tarafından protesto edildi. Öfkelerini önce festivalin organizatörleri tarafından dikilmiş Pir Sultan Abdal’ın heykeline yönelttiler.
Küçük Abdal, Menakıbname'de, Otman Baba'nın müridlerini Abdalan-ı Rum diye adlandırır. Kendisi, Vefaiyye' den bir derviş olan Aşık Paşazade'nin tarihinde (yazılışı 1474) Abdalan-ı Rum'u, Anadolu toplumunda müsafirin, yani göç edip gelenler arasında, Ahiler, Gaziyan ve Bacıyan ile birlikte belli bir grup olarak anar. Onların çoğunlukla Horasan Erenleri veya Azerbaycan'dan göç eden gruplar arasında anılmaları dikkate değer. Genellikle Abdalan-ı Rum, Türkmen/Yörükler arasında Orta Asya Şamanları gibi, din ve toplum hayatını yöneten kutsal kişiler gibi yorumlanmıştır.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Sufi teşkilatının teorik kuruluş şeması şöyledir: 1. Ezoterik Aziz. 2. Bütün Sufiler’in başı olan kutup. 3. Lider olan I. İmam, Kutup yardımcısı olan II. İmam. 4. Dört kutsal gücü sembolize eden dört büyük kuvvet. 4. Kuvvet yardımcıları 7 abdal. 6. Abdal yardımcıları 5 amd. 7. Bölge sorumlusu 70 kişi. 8. Uluslardan küçük topraklara bakan 300 şef 9. Azizler 10. Grup başkanları. 11. Talebeler 12. Kutsal yola girmemiş yeni cemiyet üyeleri.
— Peki nolacak, dersiniz şimdi? — Şimdi, Abdal Kerim oğlum, Anadolu savaşını başarıya ulaştıran asker-sivil kadronun çoğunluğu ittihatçıydı. Bunlardan küçük bir grup Gazi Paşa’nın takımına katıldı. İlk çatışma, biliyorsun, Padişahlık-Halifelik meselesinde patlak verdi. Demek ki, ergeç karşı karşıya gelecektik. Kaçınılmaz kaderdi bu... İktidarda
(Âşık Paşazade (1393-1491), on beşinci yüzyılda kaleme aldığı ‘Osmanoğulları’nın Tarihi' adlı eserinden): “Anadolu’ya gelen dört grup insan vardır; Biri Anadolu Gazileri (Gaziyan-ı Rum), biri Anadolu Ahileri (Ahiyan-ı Rum), biri Anadolu Abdalları (Abdalan-ı Rum), birisi de Anadolu Bacılarıdır (Bacıyan-ı Rum). Hacı Bektaş Sultan, bunların arasında Anadolu Bacıları’nı tercih etti ki, o da Hatun Ana’dır."
Sivas Madımak vahşetinde iki çocuğunu kaybeden Hüsniye Kaya anlatıyor:
Çocuklarımı aniden kaybettim ben Morga gittim mi, yavrularımı gösterdiler mi hatırlamıyorum. Söylediklerine göre sadece bağırıyormuşum. Ne ağlıyor ne de başka bir şey yapıyormuşum, sadece bağırıyormuşum. Cenazelerin kalktığını filan hiç hatırlamıyorum. Robot gibiydim herhalde. Tek hatırladığım, Ankara'da Pir Sultan Abdal Derneği önünde bir
Sayfa 497 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Alevilik Kavramı
On İki İmam'ın altıncısı olan İmam Cafer Sadık'ın zamanında iki yeni kavram ortaya çıktı. Bunlardan birincisi "Zeydilik" tir. İmam Zeynel Abidin'den sonra oğlu Zeyd b. Ali'yi imam tanıdılar. İkinci kavram ise Caferiliktir. İmam Cafer Sadık'a bağlı kalanlar "Caferi" diye anıldılar. Şiilik ve Caferilik eşanlamlı kullanılmıştır. İmam Sadık'tan sonra yeni imamın kim olacağına dair yeni tartışmalar ortaya çıktı. Bir grup İmam Sadık'dan önce vefat eden oğlu İsmail"i imam tanıdılar. Bunlara "İsmaililer" denildi. 15. yüzyılın son yarısında yeni bir kavram daha ortaya çıktı. Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın müritleri başlarına kırmızı sarık sarıyorlardı. Bundan dolayı bu müritlere "Kızılbaş" adı verildi. Daha sonra bu kavram Anadolu'da ve İran'daki Şiiler için yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
türkü Grup Abdal
Tamah; Doymazlık,aç gözlülük
zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına.Rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem
Sivas, merkez nüfusu ağırlıklı olarak muhafazakâr Sünnîlerden oluşsa da köylerinde önemli oranda (Kürtçe ve Türkçe konuşan) Alevî nüfusu barındıran bir vilayettir. Alevî büyüklerinden isyancı Pir Sultan Abdal, Sivas ili sınırları içinde olan Banaz köyünde yaşadı ve Sivas’ta asıldı. Bu nedenle Pir Sultan Abdal kuruluşu Temmuz 1993’te kültürel bir festival düzenlemek için Sivas’ı seçti. Festivale, aralarında bir süre önce Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri’ni yayınlamaya niyetlendiğini kamuoyuna açıklayarak birçok Sünnî Müslümanın öfkesini üzerine çeken (ve festivale katılanlar içinde Alevî olmayan az sayıdaki davetliden biri olan) Aziz Nesin’in de bulunduğu çok sayıda ünlü yazar ve sanatçı davet edildi. Festival, açıkça Nesin’i öldürmeyi amaçlayan ve şiddet kullanan geniş bir sağ kanat grup tarafından protesto edildi. Öfkelerini önce festivalin organizatörleri tarafından dikilmiş Pir Sultan Abdal’ın heykeline yönelttiler.
Sayfa 128Kitabı okudu
Şimdi, Abdal Kerim oğlum, Anadolu savaşını başarıya ulaştıran asker-sivil kadronun çoğunluğu ittihatçıydı. Bunlardan küçük bir grup Gazi Paşa'nın takımına katıldı. İlk çatışma, biliyorsun, Padişahlık-Halifelik meselesinde patlak verdi. Demek ki, er geç karşı karşıya gelecektik. Kaçınılmaz kaderdi bu... İktidarda olan yıpranır. Yıpranan iktidar nasıl alaşağı edilir, ustasıyız biz... Gücümüz de yeter buna... Yakın tarihte göstermişiz, bir kere iktidarı ele geçirdik mi, n'aparız muhaliflerimize...
Sayfa 118 - İthaki Yayınları, Eylül 2008, İkinci Baskı, İkinci Bölüm, Sürek Avı, 2Kitabı okudu
Reklam
Tarikat sisteminde bile sınıf ayrımı var :)
Taşköprülüzâde Osmanlı ulemâ ve tarikat şeyhlerini iki ayrı grup olarak tespit eder. Taşköprülüzâde’nin bahsettiği başlıca tarikatlar, Halvetîler, Bayramîler, Nakşibendîler, Zeynîler, Mevlevîlerdir. Taşköprülüzâde, Bektaşîlik gibi halk tarikatlarını bu gruba koymaz; Baba İlyas, Ede-Balı, Âşık Paşa, Abdal Musa, Abdal Murad, Kaygusuz Abdal, Doglu Baba’yı ayrı bir fasılda zikreder.
Sayfa 116 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Upuzunn
Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.