Okumadan önce korkutmuştu hacmi!
Kalın gelmişti gözüme!
Ah o lanet olası ön yargılar!
"Sen bu kadar çok şeyi, bu kadar az sayfaya sığdırabilmeyi nasıl başardın
Lev Tolstoy!"
Evet doğru duydunuz!
En son bu duyguyu
Sizin canınız hiç Yaşar Kemal çekiyor mu? Benim çekiyor. Tıpkı ilk kez anne olacak bir kadının hamileliğinin 3. ayında mevsim normalleri dışındaki bir meyveyi aşermesi gibi. Hoş, hiç yaşamadım bu duyguyu lâkin bir şeyleri hissetmek için illa yaşamak gerekmez kanımca. Misâl benim geçmiş asırlardaki Anadolu'yu Yaşar Kemal okurken hissetmem gibi.
Merhabalar!
Tam 5 ay önce okumaya başladığım ve 4 defa okumaktan vazgeçip, sonunda bitirdiğim bu kitabı sırf çok okunuyor diye bende kendi düşüncelerimi yazmak istedim.
Yazarın bu kadar çok Klişeyi bir araya nasıl getirdiğini merak ediyorum. :))
Bu aşk mı? Asla değil. Olsa olsa takıntı ya da bağımlılık. Başka türlüsü benim düşünce yapıma ters.
Gölge ve Kemik kitabı ne kadar muhteşem ötesi bir kitap olmasa da yine de güzeldi. Şimdi size kitabın neden muhteşem ötesi olmadığından biraz bahsedeceğim.
Ama tabii ki ilk önce incelememi yine 2 bölüm şeklinde yazacağımı söylemem gerekiyor. Daha önceki incelemelerimden bilmeyenler için söylemek gerekirse ben incelememi spoilırsız ve spoilerlı
Yine beni etkileyen bir kitap... İtiraf etmeliyim ki çok umutlu başlamadım kitaba. İlk sayfalarda da "zengin kız fakir oğlan hikayesi mi bu yaaa..." dedim. Ama okumaya devam ettim. Iyi ki de etmişim.
Sonunu tahmin etmiş olsam bile çok ama çok etkiledi beni Martin Eden... Ah Martin üzümlü kekim demekten kendimi alamadım...
Peki kimdi
İnce kitapları, kalın kitaplara göre daha kolay okuyan biriyim ama toparlayıp bu kitaptan ne çıkarabilirim dediğimde işte bu anlamda anladığımı aktarma konusunda zorlanıyorum. Bunu az ve gerektiği kadar konuşan insanlar gibi düşünebilirsiniz. Arkasından günlerce düşündürür. “Ne demek istedi şimdi bu?” Öyle mi böyle mi derken kitap bitmiş birden. :))
Katip Bartleby, kendini var edeyim derken yok eden bir insanın hüzünlü öyküsü..Esasen eylemsizliğinde ve yapmamayı tercih edişinde kendi varlığını anlamlandırmanın peşindedir o da. İnsan ruhunun derinliklerine ulaştıran bu incecik uzun öykü, her cümlesi üzerinde düşünülerek okunduğunda insanın hayata bakışında etkili olabilecek güzel bir o kadar da güçlü bir yapıt olmuş..
Hüzünlü bir direnişin öyküsü “Yapmamayı tercih ederim” ise kitabın en baskın cümlesi..
Merhaba sevgili okurlar:)
öncelikle genç arkadaşlarımın bu incelememi özellikle okumalarını tavsiye ediyorum, herkese hitap eden kitaplar olduğu gibi zaman, zaman birilerine yada bir kesime hitap eden kitaplarda vardır ve bu kitabımız gençlere hitap ediliyor tabi gençleri çok daha ağırlıklı konu edinmiş ama, bir çok insanın ortak huylarını konu
Birinci kitap beklentimi o kadar üst çıtalara çıkartmıştı ki... Galiba daha üstü olamaz diyordum. Ama bilin bakalım bu hangi yazar? Tabi ki Nagila ve ondan da bundan daha azını beklemek hata olurdu.
O kadar fantastik kitap okudum ama ben hiçbir fantastik kitabın böylesine kadınları öne çıkardığını görmedim. O kadar duygulandım ki. Yani seri tamam
ARTHUR SCHOPENHAUER …
Bir deha, edebi dili harika olan düşünür... Yazdıklarını okurken illaki kendinizden tespitler bulacaksınız.Arthur belki insan sevmez ama insanı çok iyi tanıyıp ve yerinde tahliller yapan bir şahsiyet.Ona hayranım.Her ne kadar katılmadığım noktalar da olsa. Açık sözlülüğü, yapmacıktan uzak olması beni en çok çeken şey.Şunu
Acilen okunması gereken bir kitap. Varsa olan ön yargıları kırarak, bu muhteşem eseri okumalısınız. Şiddetle öneriyorum.
İnanın bu kadar beklemiyordum. Çok yüksek beklentiyle başladım ama beklentimin de üstüne çıktı. Bir Türk yazardan bu kadar muhteşem bir fantastik eser okumak hem duygulandırıcı hem gurur verici.
İncelememi spoilerlı ve
Popülerliği sonuna kadar hak eden bir kitabın incelemesi.
Roman fabl şeklinde yazılmış.
Kitapta, hayvanlar arasında eşitliği sağlamak amacıyla kurulan bir hayvan çiftliği anlatılıyor. Ancak, zamanla bu çiftlikte de insanların yönetiminde olduğu gibi hiyerarşi bir düzen oluşur. Zamanla, güçlü hayvanlar kendi çıkarları doğrultusunda diğerlerini kontrol etmeye başlarlar ve çiftlik, insanların yönetiminde olduğundan bile daha acımasız bir yer haline gelir.
Orwell kitapta hayvanların insanlar kadar kötü olabileceği gerçeğini yansıtır ve sınıf mücadelesinin insan doğasının bir parçası olduğunu eleştirir.
Bu eleştiri, günümüzde hala geçerli olan politik ve sosyal problemleri ortaya koymuştur.
Bir ideal uğruna sistemi değiştiren ve kendi emirlerini koyarak eşit bir düzen kurmayı hedefleyen hayvanların, farkında olmadan kendi cehennemlerini yaşamaya mahkum olmalarını anlatan güzel bir eleştiri kitabıydı. Diğer taraftan bakıldığında ise ki beni en çok etkileyen kısım bu olmuştu. Haz ve konfor peşinde koşarak, düşünmeden ve sorgulamadan geçen bir hayatın bizi eleştirdiğimiz şeye nasıl dönüştürdüğünü kitabın sonunda bir kaç çarpıcı cümleyle anlatmış yazar. Kitabı eline alan herkes için büyük bir ders niteliğinde.
Okuyucularına keyifli okumalar,
Kitaplarla kalın.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246,5bin okunma
Kitabı yorumlamadan önce biraz Frida Kahlo'nun hayatından bahsetmek istiyorum.
Frida Kahlo 6 Temmuz 1907'de Meksika'da doğdu. Ama Kahlo kendi doğumunu 7 Temmuz 1910 olarak lanse etmektedir. Meksika Devrimi'nin gerçekleştiği bu tarihte yeniden doğduğunu düşünür. 6 yaşında geçirdiği çocuk felci sonucunda sağ bacağında incelme
~Spoiler olabilir~
Merhaba arkadaşlar;
Dr. Bruce D. Perry bir çocuk psikiyatristi. Bir telefon görüşmesinde Gazeteci Maia ona bir kitap yazması gerektiğini söylemesi ve Dr. Perry'in buna vakti olmaması üzerine Maia ve Dr. Perry'in röportaj tarzında telefon görüşmeleri ile birlikte yazmaya başladıkları bir kitap. Adını içindeki bir hikâyeden alan