Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
~ Çünkü niyet ile hareket arasında her zaman bir kopukluk vardır. / 13 ~ Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez. / 14 ~ Tanrı varsa insan aklının sınırları olduğunu da bilir. Yoksulluğu, haksızlığı, açgözlülüğü, yapayalnızlığı, bütün bu karmaşayı o yaratmadı mı? Mutlaka çok iyi niyetlerle girişmiştir bu işe, ama sonuçlar bir
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şu'arâ
‌ رَبِّ هَبْ ل۪ي حُكْماً وَاَلْحِقْن۪ي بِالصَّالِح۪ينَۙ "Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat." Şu'arâ 83 ‌ وَاجْعَلْ ل۪ي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْاٰخِر۪ينَۙ "Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl." Şu'arâ 84 ‌ وَاجْعَلْن۪ي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ
Er'RAHİM: İsmi şerifinin mânâsı:
Ahirette yalnız mü'minlere pek çok rahmet in'am ve ihsan eden mü'minlere şevkat ve merhamet edip mazlumun hakkını zalimden alan demektir. Er'Rahim ismi şerifini def-i bela için itikad-i tam ve hulusi kalb ve tahareti kamile ile, yedi gün sabah namazından sonra kıbleye müteveccihen oturup bu ismin, adetine göre 208 defa tilavet ile Allah Teâlâ’ya arz niyaz ve takdim-i istida ve istirham eden kimse biiznillah her türlü belâ, keder ve kazadan emin ve mahfuz olur. Dünyanın nimetleri hakir ve azim, nakis ve tam iki kısımdır ki, hakir ve nakız nimetler. Rahim ismi sıfatı manasına göre kafirlere de verilir.. Ama ahiretin nimetleri tam ve kamil olduğundan, Rahim ismi sıfatı, anlamına göre ahirette yalnız, mü'minlere verilir.
Hz. Aişe (rah) anlatır: "Bir gün Allah Resûlü pabuçlarını dikiyordu. Ben de oturmuş yün eğiriyordum, Baktım ki mübarek alınları terliyor, terinin de nurdan damlalara dönüştüğünü görünce şaşakaldım. Bunun üzerine bana baktı ve, "Neye şaşırdın?" diye sordu; ben de, "Ey Allah'ın Resulü! Sana baktım, mübarek alnın terliyor, terler de nura dönüşüyor. Eğer Ebû Kebir el-Hüzeli seni görse, söylediği şiire senin daha lâyık olduğunu anlardı" dedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Onun söyledikleri nedir?" diye sorunca, şöyle dedim: O şöyle söylerdi: "O, her türlü kusur, ayıp ve hastalıklardan uzaktır. Onun yüz hatlarına baktığın zaman, yağmur dolu bulutun şimşeği gibi işık saçardı." Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v) elindekini bıraktı, kalktı, bana doğru yöneldi ve iki kaşımın arasından öptü, sonra da, "Ey Aişe! Allah sana hayırlar versin. Beni öyle sevindirdin ki, ben seni böyle sevindiremedim"buyurdu.¹ ¹ Beyhaki, Delalilü'n-Nübüvve, 4/208, 211.
Sünnet ve Farzın Peygamberimiz (sav) Tarafından Tatbiki
Resûlullah, teravih namazını müslümanlara sünnet kılınca müslümanlar akın akın teravih namazına geldiler. Dört gün boyunca böyle sürdü. Beşinci günde ise bekledikleri halde Resûlullah sabah namazına kadar gelmeyip teravih namazını kıldırmadı. Ne olmuştu da Resûlullah teravih namazı için mescide gelmemişti? Teravih namazını niçin kıldırmamıştı?. Sabah namazını kıldırdıktan sonra sorar gözlerle kendisine bakan cemaate dönerek: " Teravih namazını kılma konusunda ne kadar istekli olduğunuzu gördüm. Buna rağmen yanınıza gelmedim. Çünkü bu namazın sizler için farz hâline gelmesini istemedim. Eğer sizler için farz olursa uygulamada zorlanacağınızı, sıkıntıya düşeceğinizi düşündüm*" dedi. Sonra bir tavsiyede bulundu: " Bu namazı kılmak istiyorsanız bunu evlerinizde yapın.**" *Buharî,Ezân 80 Libâs 43; Ebû Dâvud, Salât 243 ** Buharî, Salât 52, Teheccüd 38; Müslim, Musâfirîn 208; Ebû Dâvud, Salât 346; Tirmizî, Salât 331; Nesâi, Salâtu'l-Leyl 1.
Sayfa 74
Reklam
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1. BÖLÜM 1. Severim bir işe başlamadan önce altın sözler saçanı ver her zaman vaat ettiğinden daha fazlasını yerine getireni: çünkü kendi batışını ister o. (s. 9) 2. Severim yaralandığında bile ruhu derin kalanı ve küçük bir hadiseden yok olup gideni: böylece köprüden seve seve geçer o. (s. 10) 3. Bu
Kendilerinden haber alınamadığı için açık denizlerde battığı varsayılan bir Transatlantik gemisinin muhtemel kaybı, kitlelerin hayal gücünü sekiz gün boyunca meşgul etti. Oysa resmi istatistiklerin gösterdiği üzere sadece 1894 senesinde 850 yelkenli, 208 adet de buharlı gemi kaybolmuştu. Kaybedilen hayatlar ve mallar itibarıyla söz konusu transatlantikten daha önemli olmasına rağmen aralıklarla gerçekleşmiş bu kayıplar, kitlelerin hayal gücünde bir an bile yer etmedi.
Sayfa 57
Ampulün mucidi Thomas Edison da “uyku bir saçmalık, kötü bir alışkanlık,” demişti. Bir gün uyku olmaksızın yaşayacağımıza inanıyordu Edison.
Sayfa 60
Uzun ama okumaya değer :)
Sağ tarafına yatmış yaşlı kadın upuzun bir nefes verdi, yüzünde bir gülümseme belirdi ve öldü. Öldü. Öldüğünde bedeninde 3.147.740.103.497.276.498.750.208.327 tane atom vardı. Toplam kütlesinin yüzde 63,7’si oksijen, yüzde 21’i karbon, yüzde 10,1’i hidrojen, yüzde 2,6’sı nitrojen, yüzde 1,4’ü kalsiyum ve yüzde 1,1’i fosfordu. Ayrıca yıldızlarda oluşmuş doksan küsur başka kimyasal elementi de vardı. Bedenindeki su, yakılma sırasında buharlaştı. Karbonuyla hidrojeni oksijenle birleşti, kıvrıla büküle göğe yükselerek havaya karışan karbondioksit ve nitrojen dioksiti yarattı. Kalsiyum ve fosforunun çoğu kızıl kahverengi tortuya dönüşüp rüzgârla savrularak toprağa karıştı. Zamansal zincirlerinden kurtulan atomları, dağılıp yavaşça atmosfere karıştılar. Altmış gün içinde gezegenin her tarafında bulunabileceklerdi. Yüzüncü günde atomların bazıları, su taşıyanlar, sıkışarak yağmura dönüşüp yere indi ve hayvanlarla bitkiler tarafından içildiler. Atomlarından bazıları ışık kullanan organizmalarca emilip dokulara, organcıklara ve yapraklara dönüştüler. Bazıları oksijen yaratıklarınca solunup organ ve kemiklere girdiler. Atomlarını taşıyan hayvan ve bitkileri yedi gebe kadınlar. Bir yıl sonra atomlarını taşıyan bebekler doğdu. Atomlarının kimlik yaftaları yoktu elbette. Ama kesinlikle, kuşkusuz onun atomlarıydı. Hangileri onunkilerdi biliyordum. Zihinlerinde onun zihninden parçalar vardı. Nesilden nesle doğacak bu milyonlarca çocuk, atomlarından bir kısmının o kadının atomlarından devşirildiğini bilecek miydi? Zor.
Reklam
Almanya tehlikeli bir ülkedir. Sosyalizm maskaralıklarının orada alıp yürümesi yarın Almanya’yı yeni gelişmelerin eşiğine atacaktır. Adolf Hitler durup dururken değil, büyük ve kültürel bir millete karşı İngiltere ve Fransa’nın ahmakça siyasetleri yüzünden ortaya çıkmıştı. Bugün de başka bir Adolf un, Adolf von Thadden’in başkanlık ettiği
Hastalık
Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ızdırab çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimî olsa idi ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak ve zevalin rüzgârları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde manevî kış mevsimleri olmasaydı; ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya bir gün bize haydi dışarı diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak, o bizi dışarı kovmadan biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terketmeden, kalben onu terke çalışmalıyız. Evet hastalık bu manayı bize ihtar edip der ki: "Senin vücudun taştan, demirden değildir. Belki daima ayrılmaya müsaid muhtelif maddelerden terkib edilmiştir. Gururu bırak, aczini anla, mâlikini tanı, vazifeni bil, dünyaya ne için geldiğini öğren!" kalbin kulağına gizli ihtar ediyor. Hem madem dünyanın zevki, lezzeti devam etmiyor. Hususan meşru olmazsa hem devamsız, hem elemli, hem günahlı oluyor. O zevki kaybettiğinden hastalık bahanesiyle ağlama; bilakis hastalıktaki manevî ibadet ve uhrevî sevab cihetini düşün, zevk almaya çalış. Lemalar - 208
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.