Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güney Rüzgarı Notos'un ona dedikleri aklına geldi: Amaçsızca Esen bir rüzgarın kimseye faydası olmaz.
Gece, ay doğarken neyler usul usul başladı semahı karşılamaya. Laciverdi bir sis dolanıyordu çadırların arasını. Doğanın tümünü aralıyordu gecenin tılsımı. sis, buğu, ışık, ney gene semaha duruyordu cümle tabiat. Bu kez semaha güneyin rüzgârı da karışmıştı. Terli, uzak, buğulu bir yosun kokusu belli belirsiz duyuruyordu kendini. Güney rüzgârlarının deniz kokan soluğu dolaşıyordu çadırların tepesie tünemiş bulutların arasında. Semahın görkemi tutmuştu dağı-taşı. Akan sular, akan yıldızlar, ulu ağaçlar, ovanın yeşil tılsımı, gecenin içinde koyulmuş gölgeler, yüzlerce çadır, binlerce insan... Onca yürek çarpıyordu şimdi doğanın koynunda. Önce nabız diriltiyordu yeniden uykusundaki geceyi.
Sayfa 67
Reklam
İşçiler
Dumanıyla ve dokuma tezgâhlarının gürültüsüyle izliyordu bizi kent ta uzaklara kadar, yollarda. Ey öteki dünya, gökyüzü­nün ve karanlıkların kutsadığı barınak! çocukluğumun mutsuz olaylarını anımsatıyordu bana Güney rüzgârı, yaz umutsuzluklarımı, yazgının her zaman benden gizlediği gücün ve bilimin o korkunç niceliğini. Hayır! geçirmeyeceğiz yazı, öksüz nişanlılar­dan başka bir şey olamayacağımız bu verimsiz ülkede. Bir sevgili anıyı artık sürüklemesin yanında bu katılaşmış kol.
Bir güney bir kuzeyden esen saba rüzgârı / Yerinden etti incecik kumları ve sildi izlerini
Yola çıkmak istiyorum sizinle, sizinle yola çıkmak! Hepinizle birlikte, Gittiğiniz her yere! Yüz yüze gelmek istiyorum karşılaştığınız tehlikelerle, Yüzümde hissetmek yüzlerinizi buruşturan rüzgarı, Dudaklarınızı öpen deniz tuzunu ufalamak, El vermek çabanıza, fırtınalarınızı paylaşmak, Sonunda sizin gibi o olağanüstü limanlara ulaşmak!
Ne var ki, işte, Nisan ayı var, kızların saçlarına taktığı aynı çiçekleri şimdi Nisan ken­di saçında taşıyor; ve güney rüzgarı üflediğinde, bir fısıltı geçercesine, şimdiki çiçeklerin üzerinde etekler savruluyor.
Reklam
Doğa Tapınmaları
Doğa tapınması ile ilgili eflatunpınar'da bulunan yazılı taşta önemli açıklamalar yer alır. Bu açıklamalarla Hititlerin doğanın insanlar açısından yararlı olan kısımlarına tapındıkları belirtilmektedir. Kaynak sular, nehirler, göller dışında Hititlerin dağları da kutsal gösterdikleri görülmektedir. Yahudilerde ve İslam dininde dağların kutsal gösterildiği bilindiği gibi Güney Amerika uygarlıklarında önemli izler bırakmış olan; Mayalar, Aztekler ve İnka yerlerinin de dağları kutsal gördükleri ve onlar için inanılmaz kurban rütbeleri düzenlemiş oldukları bilinmektedir...
Sayfa 110 - Parola YayınlarıKitabı okudu
Şiirimizin öyküsü özetle şöyledir; Bir zamanlar bir huluppu- ağacı, belki söğüt, vardı; Sularıyla beslendiği Fırat Irmağı'nın kenarına dikilmişti. Ama Güney Rüzgârı onu kökünden sö- kūp çıkardı ve ağaç ırmağın sularıyla sürüklendi. O sırada oradan geçmekte olan gök-tanrıçası İnanna ağacı alıp ana ta- pınağının merkezi Uruk'a getirdi ve kendi kutsal bahçesine dikti. Ona binbir özenle baktı. Çünkü ağaç büyüdüğü zaman kerestesinden kendisi için bir iskemle ve sedir yapmayı tasarlıyordu. (1)
Bir güney bir kuzeyden esen saba rüzgârı Yerinden etti incecik kumları ve sildi izlerini
Sayfa 94
«Buğday başakları olgunlaşmaya başlarken Kalmık bozkırından Güney Doğu rüzgârı esmeye başlamazsa, kuraklık buğdayı yakmazsa, kolhozun işi iş olacak, bol ekin, alacaklar. Şu kahrolası Sovyet hükümetinin de şansı yaver gidiyor, doğrusu.»
Sayfa 6 - Amaç YayınlarıKitabı okudu
Reklam
622 syf.
10/10 puan verdi
Oblomov'la Bir Hafta
OBLOMOV’LA BİR HAFTA Şeyda Apaydın Yarı aralık duran pencereden, yola dökülmüş kuru yaprakların hışırtısı geldiğinde, ürperdim. Pencereyi sonbahara kapattıktan sonra battaniyemi ve kitabımı alıp uzandım kanepeye. Kitap da kitap hani… Gerçekten tuğla gibi. Tam altı yüz on dokuz sayfa. Kendime “Korkma, Marcel Proust’un üç bin sayfalık Kayıp
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,2bin okunma
(Propertius) (Tanrı hangi sanatla, bizim evimiz olan dünyayı yönetiyor? Ay yükselerek nereden geliyor, nereye gidiyor, İki ayçasını nasıl bir araya getiriyor, Her ay nasıl kendi tam biçimini buluyor? Denizin tuzlu suyunu yöneten rüzgârın kaynağı nerede? Güney Rüzgârı'nın gücü ne? Nereden geliyor durmadan buluta dönüşen sular? Dünyanın kalelerini yıkacak o gün gelecek mi?)
Sayfa 16 - 1.cilt / Karbon KitaplarKitabı okudu
Jax eyerinde kıpırdandı ve tuzlu rüzgârı derin derin içine çekti. Gözleri başına buyruk bir arzuyla kırpışarak kapandı ve ruhu, Jax'e rağmen tanıdık havayı kucakladı. Bu, denizin su götürmez tek özelliğiydi – nereye giderseniz gidin aynıydı. Batı'nın beyaz kumlu sahillerine de, Doğu'nun sulak deltalarına da, Güney'in kayalıklarına da gitseniz sizi daima aynı şekilde selamlardı.
Sayfa 42 - Yabancı YayınlarıKitabı okuyor
Apollon'un şeceresi oldukça karmaşıktır. Yunanlar onun, Güney Filistin'de Lat adıyla bilinen Tanrıça Leto'nun oğlu olduğunu savururlar. Ancak Apollon aynı zamanda, Hekataios'un belirgin şekilde İngilizlerle özdeşleştirdiği Hyperborealıların da (Kuzey Rüzgârı'nın ardındaki insanlar) tapındığı tanrılardan biriydi. Pindaros ise Hyperborealıları Libyalı kabul eder Güneydoğuda Nabatiye ve Filistin'e, kuzeybatıda Britanya ve Atina'ya yayılan Hyperborea kültünün merkezinin Delos olduğu anlaşılır. Bu kült altında bir araya gelen ülkeler arasında daimi ilişki bulunduğu göze çarpar.
Sayfa 99
239 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.