Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır Yarime kavuşunca Allaha şükreyledim
Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır ...
Hadi ordan yalancı, dedim; acemi şair!!!
Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır
Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır
Yarime kavuşunca Allaha şükreyledim
Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır
Gurbet bu.
Evet o yıllarda gurbet hâlâ vardı.
Telefon yoktu ama mektup vardı.
Selamın bir değeri vardı. Sağlık haberi almanın.
Bilhassa erini gurbete gönderip bir daha haber alamayan gelinlerin yürek yakan türküleri yankılanır bağda, bostanda, dağlarda, boz-bulanık akan dere boylarında. Bunların en dokunaklı olanları asırlarca gurbet acısı çekmiş Eğin (Kemaliye) türküleridir.
Birkaçını buraya kaydedelim de "Bizim romanımız türkülerimizdir" diyen Tanpınar'a hak verin:
"Şu karşıki karlı dağlar var olsun
Selâmı gelmeyen ağam sağ olsun
Senden bana selâm gelmek âr ise
Benden sana çok çok selamlar olsun"
"Tabutumda örtmesinler yüzümü
Hasret ölsem yummasınlar gözümü
Sağ yanıma bir pencere koysunlar
Nazlı yâr geçerken görem yüzünü"
"Kurban olam gözlerinin içine
Ayrı düştüm o gidiyor gücüme
Elâ gözlerini sevdiğim ağam
Sığmadın mı bir Eğin'in içine"
Tek yol devrimdi, hayır İslâmdı, hayır milliyetçilikti. Kopya formüllerinde büyük bir uyum içinde sıraların üzerini süsleyen öğrenciler ülkenin kurtuluşuna çıkan yollar bakımından derin anlaşmazlıklar içindeydiler. Hepsi çok ciddi, hepsi asık suratlıydı bu yazılarda. Karşılıklı tehditler de eksik değildi. Çapraz yazılmış dört satır ilgimi çekti: Bu da ürkek bir yazıydı, daha da ince yazılmıştı:
Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır
Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır
Yarime kavuşunca Allaha şükreyledim
Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır
Bu daha ürkek bir yazıydı, daha da ince yazılmıştı:
Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır
Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır
Yarime kavuşunca Allaha şükreyledim
Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır
Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır
Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır
Yarime kavuşunca Allaha şükreyledim
Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır
Hadi oradan yalancı, dedim; acemi şair! Gurbete çıkışının tek nedeni sefaletten kurtulma içgüdüsüdür. Babanın kaderini yaşamak istemediğin için şimdi sıraların üstünü kirletiyorsun.
Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır
Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır
Yarime kavuşunca Allaha şükreyledim
Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır
SADIK BABA (v. 1839)
İmam Hüseyin Deyi
Pir sevdası ile düştüm gurbete
Eğlenirim İmam Hüseyin deyi
Can dayanmaz hasret ile firkate
Kölenirim İmam Hüseyin deyi
gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır
aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır
yarime kavuşunca allaha şükreyledim
doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır
.
hem saza mailim hem de sohbete
hem sana mailim hem de devlete
aşkın ile düştüm diyar gurbete
ne sen beni unut ne de ben seni
yarimin cemali güneşte mahı
sana aşık olan çekmez mi ahı
getir ant içelim kelamullahı
ne sen beni unut ne de ben seni
.