︎Bilenler bilir,(ya da benim gibi hayranı olanlar) Stefan Zweig'in cümleleri genelde karışık olur, kalemi sade olan yazarları okuduktan sonra Stefan'a geçince böyle bir beyniniz durur aynı sayfayı defalarca okursunuz.
■Kitap beş tane distopik tarzda kısa hikayelerden oluşuyor ama sonları hep aynı duygularla bitiyor. Her bir hikaye insana farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Hikayelerin tümünde karamsarlık duygusu hakim. Resmen Zweig hüznü iyice beynimize işleyelim diye beş hikayeye de işlemiş karamsarlığı. Ama güzel bir kitap mı? Evett. Betimlemelerini beğendiğim bir yazar zaten kendileri, yine bu kitabındada bolca betimlemeler yapmış. Zaten cümleleri anladıktan sonra o karamsarlığı hissedebiliyorsunuz. Yaşamadığım duyguları iyi yazarlar sayesinde hissedip öğrenmeyi hep sevmişimdir. Ve bazı duyguları hissetmek lazım her ne kadar kötü olursa olsun. Akıcı ve sonu nasıl bitiyor diye merak ettiren bir kitap.
■Hikayeler
︎Fransa'nın bir liman kentinin mahallesinde gezinirken kendi ülkesine ait dille şarkı söyleyen sesi izleyerek hiç tanımadığı insanların hayatına dahil olan bir gezgin.[Ay Işığı Sokağı]
︎Patronuna köle gibi bağlılığı ve birazda sevgisi yüzünden kötü bir eyleme neden olan çirkin, yabani ve itici bir hizmetinin hikayesi[Leporella]
︎Savaşın ortasında yaralanarak düşman ülkede unutulan albayın hayatta kalma mücadelesi.[Nişan]
︎Bir gölde bulunan yurt özlemi çeken bir Rus savaş esirinin hikayesi[Leman Gölü Kıyısında Olay]
︎Yaşıtları üniversiteye giderken kendisi hâlâ liseye devam eden bir gencin yaşadıklarını anlatan bir hikaye[Avare]